×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Arjantin'in Ekonomik Krizi Artık Siyasi Krize Dönüştü

Arjantin'de düzenlenen ön seçimleri aşırı sağcı liberal Javier Milei kazandı. Bu zafer, ülkede hem Peronizm hem de onun gelenekçi muhafazakar muhalifleri için kriz anlamına geliyor. Şimdi ne olacağını kimse tam olarak kestiremiyor.
ARJANTİN'DE Ağustos ayında yapılan ön seçimler, Peronizm için tarihinin en kötü seçimiydi. Bu durum sadece iktidar koalisyonunda değil, aynı zamanda beklenen sonuçları elde edemeyen muhafazakar sağ koalisyon Juntos por el Cambio'da da krize yol açtı. Arjantin pesosunun o hafta başında devalüe edilmesiyle şiddetlenen derin ekonomik kriz düşünüldüğünde, aşırı sağcı liberal aday Javier Milei'in sürpriz zaferi, tüm tahminleri alt üst eden ve Ekim ayında yapılacak olan genel seçimler açısından yeni bir siyasi duruma yol açan bir gelişme. 

Bu ön seçimin yarattığı durumu, [radikal sağcı liberteryen aday] Milei’i yedi milyon kişinin desteklemesine neden olan saikleri ve seçimin olası sonuçlarını analiz etmek üzere Jacobin editörleri ekonomi Profesörü Claudio Katz ile konuştu.

Editörler: Javier Milei meselesini nasıl açıklayabiliriz?

Claudio Katz: Milei, ülkenin karşı karşıya olduğu felaket karşısında duyulan öfke ve hayal kırıklığını kanalize etmek için aşırı sağın mesajlarını kullandı. Benzer bir eğilim pek çok ülkede yaşandı fakat bu durum Milei örneğinde daha az tahmin edilebilirdi. Kendisi medya tarafından kurgulandı ve daha önce deneyimi olmadığı halde siyasete atıldı. Milei, Donald Trump gibi geleneksel bir partide, [Şili'deki] José Antonio Kast gibi sosyal-ideolojik bir tabanda ya da [Brezilya'daki] Jair Bolsonaro gibi askeri-evanjelik seçmen kitlesinde yer almıyor. Bu aykırılık ona zarar verebilir ya da onu zirveye taşıyabilir. Bunu hala bilmiyoruz.

Aşırı sağcı söylemleri olsa da duruşu ve çeşitli çıkışlarıyla başkalarının da desteğini aldı. Kendi seçmenlerinin çoğu, yapılan anketlerde, kamu eğitimini onayladı ve havayolu özelleştirmesini reddetti. Yüksek ücretleri dolarizasyon yoluyla telafi etmeye yönelik bir algı yarattı. Karakteri itibariyle diğer ülkelerdeki benzerlerinden daha kırılgan ya da daha tehlikeli biri olma potansiyeli taşıyor. Ancak bütün bunlar ucu açık meseleler.

Editörler: Milei'in neyi temsil ettiğine dair birçok açıklama gündemde.

Claudio Katz: Evet, gerçekten de öyle. Kimi yorumlarda öznellik, iletişim ve gençlerin davranışlarındaki önemli değişikliklerin esas başarı kaynağı olduğu vurgulanıyor. Bunların ise yaşam standardındaki muazzam düşüşten kaynaklandığını unutmamak gerekir. Ücretlerdeki düşüşün, güvencesiz iş ortamının ve artan eşitsizliğin sorumlusu da hükümettir. Milei, açıkça maddi bozulmanın yol açtığı huzursuzluktan yararlanıyor.

Editörler: Peki ya geleneksel sağ?

Claudio Katz: Patricia Bullrich'in [kendisinden daha ılımlı olan Horacio Rodríguez Larreta'ya karşı] kazandığı zafer, koalisyonlarının sağa kaydığını teyit ediyor. Bu koalisyon, mali düzenlemeler uğruna, eski başkan Mauricio Macri'nin sahte refah vaatlerini feda etti. Rodríguez Larreta'nın başarısızlığı merkez sağ akımın etkisini kaybettiğini gösteriyor. Benzer bir düşüş Jair Bolsonaro döneminde Brezilya'da Fernando Henrique Cardoso'nun partisini de etkilemişti.

Milei'in çıkışı müesses nizam açısından iyice çelişkili bir tablo çizdi. Bir yanda iktidardakiler, kendi gündemlerini uygulamaya geçirme fırsatı bulacakları ilave kongre üyelerini sevinçle karşılıyor. Öte yanda gidişata bakılırsa ABD Büyükelçisi Marc Stanley'in sunduğu yapısal düzenlemeler nedeniyle kaçınmayı isteyecekleri tehlikeli çatışmalar mevzubahis. Bullrich ve Milei'in aynı muhafazakar seçmen kitlesi üzerindeki rekabetinden de rahatsızlar.

Editörler: Peronizm'e ne oldu?

Claudio Katz: Tahmin edilenden daha büyük bir çöküş yaşadı, tarihinin en kötü derecesini alarak üçüncü oldu ve hatta geçmişte hep kazandığı Santa Cruz valiliğini de kaybetti. İlerleyen aylarda karşımıza çıkabilecek iki ihtimal var. Mevcut ekonomi bakanı ve Peronist "birlik" adayı Sergio Massa, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) talep ettiği mali düzenlemeler konusunda diretirse, iktidar partisinin adayı olarak kendi mezarını kazmış olacak. Onun cenazesi, uzak durmaya söz verdiği ama sonunda kabul ettiği devalüasyon kararıyla çoktan gömülmeye başlandı. IMF'nin sağladığı krediyi elde etmek için Washington'un şantajını kabul etti. Arjantin, ulusal borç sahtekarlığını meşrulaştırdığı için sonu gelmeyen cezalara maruz kalacak.

Bu ay çift haneli rakamları geçmesi beklenen enflasyonun hızla yükseldiği şu günlerde Massa'nın kurnaz bir müzakereci olduğu imajı da yok oluyor. Hükümet fiyatları kontrol altında tutmak için gerekli müzakere yetkisini kaybetti ve doların yükselişinin görünüşe göre bir sınırı yok. İki arada bir derede kalan Massa, sözde mali uyum "programsızlığına" geri döndü. Pezoyu rezervsiz devalüe ederken, ekonomik krizi ve bunun sonucunda hükümetin felç olmasını ağırlaştıran doğaçlama önlemler alıyor.

Editörler: Bu durumun kötüleşmesi, eski başkan Raúl Alfonsín'in (1983-89) yaşadığı gibi erken bir iktidar değişikliğine yol açabilir mi?

Claudio Katz: Burada çifte bir gerilime tanık oluyoruz. Bazı sektörler bu tür bir fiyaskoyu adeta teşvik ediyor. Öte yandan, ekonomik elitin büyük bir kısmı, önemsediği büyük gaz, lityum ve gıda işletmelerini korumak istiyor. Bu yüzden Larreta ve Massa'nın öngörülebilir mali düzenlemelerini desteklediler.

Ön seçimlerin ardından bu çelişki su yüzüne çıktı. Sağa doğru yapılan ve kapitalistleri memnun etmesi gereken seçim hamlesi, Arjantin tahvillerinde keskin bir düşüşle tam tersi bir etki yarattı. Aşırı gergin bir ortam var ve hiperenflasyon önümüzdeki haftalara kadar uzarsa Ekim ayının akıbeti daha da belirsizleşecek.

Editörler: İktidar partisi Ekim'den önce yeniden toparlanabilir mi?

Claudio Katz: Öncelikle ekonominin raydan çıkmasını engelleme becerilerine bağlı. Eğer ön seçim sonuçlarını tersine çevirmek istiyorlarsa bu şart. Oy vermeyenleri ve Milei ve Bullrich'ten korkanları kazanmaları gerekecek. Ayrıca, yaklaşmakta olan sağ kanat tehdidine karşı defansif bir direniş göstermeleri gerek. Vox'un potansiyel yükselişinin sandıkta kontrol altına alındığı İspanya'da yakın zamanda olan buydu.

Editörler: Buenos Aires Eyaletinin Peronist valisi Axel Kicillof'un yapılan seçimlerde saygın bir yer edinmesi Milei'nin yükselişini frenledi.

Claudio Katz: Evet, ama bu "mor akımın" tek önemli istisnasıydı. 2015'in aksine, sağcı bir başkan Buenos Aires eyaletinde muhalefetin kalelerinden biriyle mücadele etmek durumunda kalacak. Bu sonuç aynı zamanda Milei'nin geleneksel muhafazakar projeye yaşattığı paradoksal gerilemeyi de gözler önüne seriyor.

Editörler: Öyle ya da böyle, Arjantin şimdi daha önce benzeri görülmemiş bir dönüşümle karşı karşıya.

Claudio Katz: Olup bitenlerin iki farklı şekilde okunabileceğini belirtmekte fayda var. İlkine göre siyasi sarkacın sallanmasıyla ilgili bir durum söz konusudur. Ön seçimlerde üçte bir oranında oy kullanıldı. Öncesinde ise çeşitli eyalet seçimleri gerçekleşmişti. Bu süreçte pek çok seçmen tercihlerini değiştirmiş görünüyor. Buradan hareketle aşırı sağ oyların sadece bir uyarı olduğu ve Ekim ayında zayıflayabileceği söylenebilir.

Diğer görüşe göre ise onlarca yıldır süregelen siyasi döngü sona eriyor ve başrol oyuncuları yorgun düşmüş durumda: Kirchnerizm ve Macrizm. Eşleşmenin aşırı sağ tarafından tetiklenen çöküşü, Peronizm kadar ona uzun yıllardır muhalif olanlar için de derin bir krize yol açacaktır.

Bu yaklaşım, bugünkü süreci hazırlayan çağrının hızla yeniden gündeme gelmesiyle de destekleniyor. Milei, "Hepsi defolsun" çağrısını, siyasi "kast"a karşı öfkeli bir meydan okumaya dönüştürdü. 2001'in harekete geçirici ve umut verici sloganını tamamen gerici bir slogana dönüştürdü.

Editörler: Sağın seçim zaferi, ekonomik elitlerin istediği mali düzenlemeyi kabul ettirmek için yeterli mi?

Claudio Katz: Hayır, bu sadece ilk adım. Mücadele, direnişin dinamiklerine göre şekillenecek. Kemer sıkmayı dayatanlar ile bunun etkisi altında yaşayanlar arasındaki çatışmadan bir sonuç çıkacaktır. Sağ kesimde bu istismara karşı oluşan halk tepkisi ciddi bir endişe kaynağı. Uzun zamandır eylemleri nasıl bertaraf edeceklerini, grevleri nasıl engelleyeceklerini ve seferberlikleri nasıl önleyeceklerini sorguluyorlar. İnsanlarımızın tarihten gelen direnme kabiliyetine kafayı takmış durumdalar.

Arjantin kıtadaki en büyük işçi hareketine ve en yüksek sendikalaşma oranına sahip. En büyük örgütlü işsiz grubu burada. Demokratik güçler, bu ülkede soykırımdan suçlu olanları hapiste tuttu. Sağ, bu toplumsal direnişle mücadele etmek zorunda kalacak. 

Bu kez tüm varlığımızı ele geçirmek için geliyorlar; toplu iş sözleşmelerimizi ve tazminatlarımızı ortadan kaldırmaya, askeri suçluları affetmeye ve kürtajı sınırlandırmaya çalışacaklar. Daha şimdiden Jujuy'da protestoların suç sayılmasını sağladılar.

Başkan Alberto Fernández döneminde halk direnişinin kısıtlandığı açık. Ancak Brezilya'dakinin aksine, Sağ burada bir çöküş ve halkın dağılması sonucunda iktidara gelmeyecek. Üstelik şimdilik Milei ve Bullrich'in seçimlerde önemli bir desteği var ama sokaklarda yok. Onlara ne pandeminin tencere-tava sesleri ne de Alberto Nisman döneminin yürüyüşleri eşlik ediyor.

Editörler: Sol'un durumunu nasıl görüyorsunuz?

Claudio Katz: Sol İşçi Cephesi-Birlik (FIT-U) son seçimlerde elde ettiği orana benzer bir oran elde etti. Rakamları düşüktü, ancak Ekim ayındaki seçim süreci için oy pusulasında kalmaya devam etti. Diğer gruplar barajı geçemedi. Küçük ama sağlam tabanı ile FIT-U seçim kasırgasına dayandı. Yine de aşırı sağın tepki oylarını ele geçirmesi nedeniyle zorluklarla karşılaşacaktır. Dahası, Peronizmin yarattığı hoşnutsuzluklar Massa'ya bir alternatif [sol Peronist Juan Grabois'nın çıkışı] çıkmasıyla ötelendi ve FIT-U'nun talihsiz iç durumu kendi takipçileri tarafından bile anlaşılamadı.

Editörler: Şu anda aşırı gruplar için ne tür seçenekler var?

Claudio Katz: Peronizm, Sol ve ilerlemeci gruplar için tartışılmayı bekleyen çeşitli konular var. Bunlardan ilki seçim günündeki katılım oranı. Bazı kesimler, boş oy kullanmayı tercih ederken, bu seçeneğin taşıdığı anlamın değişebileceğini düşünmüyor. Bu seçenek 2001'de halk isyanının bir parçasını oluştururken, şimdi kayıtsızlık ve depolitizasyonu ifade ediyor. Yapısal düzenlemeye karşı pasif bir tepki. Üstelik direniş için zemin de hazırlamıyor. Aksine, umutsuzluğu pekiştiriyor ve "tüm politikacılar aynıdır" şeklindeki yanlış mesajı güçlendiriyor.

İkinci mesele ise sırada bekleyen kongre üyeleri. Sol görüşlü milletvekillerinin sayısının artmasının gayet olumlu bir gelişme olacağını düşünüyorum. Madem mali düzenlemeler geliyor ve buna direnmek zorundayız, o halde bu destek çok avantajlı olacaktır. Aynısı Peronizm tarafından önerilen adaylar için söylenemez, çok sayıda muhafazakar isim var ve bunların protestolar karşısında şüpheli davranışları söz konusu. Sol ittifak FIT-U'nun yaşadığı stratejik sorunlar devam edecek, ancak gücünü koruması önümüzdeki zorlu mücadele için gerekli desteği sağlayacaktır.

Son olarak, Grabois'ın kendi adaylığını açıklarken söz verdiği gibi Massa'ya oy verme kampanyasını yürütmesi kabul edilmesi zor bir durum. Grabois kendisine IMF ile yapılan anlaşmanın iptal edilmesi yönünde bir öneri sundu. Bir gün sonra, bakan IMF'nin emriyle pesoyu devalüe etti. Grabois sessiz kalmak ve bu tür hareketleri kınamak arasında bir karar vermeli.

Seçimlerde sağı kontrol altına almanın yolu, ayrıntılı ve açık tartışmalardan geçiyor, özellikle de ikinci tura kalınması durumunda. Ancak kongreye solcuların seçilmesi gerekliliği acil bir öncelik taşıyor.


Bu yazı, Politico’da 23 Ağustos 2023 tarihinde “Argentina’s Economic Crisis Has Become a Political Crisis” başlığıyla Alex Caring-Lobel’in İngilizce çevirisiyle yayımlanmıştır. İngilizce’den Türkçe’ye çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.