×
İNGİLTERE
17.02.2021

ANALİZ

Britanya Devletini Yeniden Yapılandırmak

Britanya Hükümeti iyi işlemiyor. Ancak İngiliz Muhafazakar Partisi bunu düzeltmek için yanlış düşüncelere sahip.
SENE 1976’ydı ve havada devrim kokusu vardı. Punk müzik endüstrisindeki tutuculukları yok ediyordu. Sesten hızlı uçan Concorde ses bariyerini kırıyordu. Ekonomi başarısızlığa uğruyordu. Ve eski Muhafazakar Lordlar Kamarası Başkanı, aynı zamanda Eton Koleji, Oxford Üniversitesi mezunu ve Tüfek Tugayı eski üyesi Lord Hailsham, Britanya’nın parlamenter modelinde, gücü çoğu demokraside olduğu gibi mahkemeler ve yasama meclisinin denetleme ve dengelemesi ile kısıtlanmak yerine, hür bırakılan, kendisinin “seçilmiş diktatörlük” olarak adlandırdığı Britanya’nın kendinden fazla emin yürütmesinin devrilmesini arzuluyordu.

O günlerden bu yana, Britanya’da yürütme birçok şekilde kısıtlanmaktadır. Avrupa Birliği’nin güçleri artmış ve 90’lı yıllarda Tony Blair, hükümetin diğer kısımlarını güçlendirirken yürütmeyi zayıflatmıştı: Bir Yüksek Mahkeme oluşturmuş, Lordlar Kamarası’nın reformunu başlatmış, Westminster’ın güçlerinin bir kısmını devretmiş ve İngiltere Merkez Bankası’na bağımsızlık tanımıştı.

Şimdiyse, 10 Numara’daki ve etrafındaki radikallerin yönlendirdiği Muhafazakar Parti’de bir karşı devrim yürürlükte. Onlar yürütmenin Britanya halkının iradesinin bir ifadesi olduğunu inanıyor, yani onun gücüne getirilecek bir kısıtlamanın demokrasiyi susturmak olduğunu düşünüyorlar. Ve hükümetin çok çok yavaş olduğundan şikayet ediyorlar. Britanya’da Brexit’in yürürlüğe konmasındaki zorluğa dair düş kırıklığı, “hızlı hareket et ve işleri bitir” şeklindeki Silikon Vadisi mottosuyla kaynaşmakta ve hükümeti hızlandırmak yönündeki bir kararlılığa dönüşmektedir.

Bu doğrultuda, Britanya devletinin radikal bir şekilde ıslah edilmesine dair bir programı gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Brexit belki en cesur adım, ancak bu sadece ilk adım. Muhafazakar Parti’nin planı, yargı erkini kısıtlayarak yürütmeyi zincirlerinden kurtarmak, yetki devrini geri püskürtmek ve kamu hizmetini ıslah etmektir. Boris Johnson’ın yakın zamanda pencereden atılan baş danışmanı Dominic Cummings, bu dönüşümün mimarlarından biriydi; ancak bu dönüşüm onsuz devam edecek gibi.

Britanya hakkındaki pek çok şeyin değişmesi lazım, ancak reformcuların argümanları ve izledikleri yollar yanlış. Öncelikle, yetki devrini zayıflatmak, birliği daha güçlü hale getirmeyecek; aksine birliği baltalayacaktır. Birliğin daha küçük uluslarının parlamentoları, aslında bu halkların kendilerini Westminster hükümetinden daha çok ait hissedecekleri bir hükümete dönük gerçek taleplere karşılık olarak oluşturulmuştu. İkincisi, liberal demokrasi çoğunlukçuluk değildir. Bireylerin ve azınlıkların haklarını korumak ve iyi yönetimi teşvik etmek için dizayn edilmiş olan, yürütme üzerinde dengeleme ve denetlemeyi içerir. Şunu hesaba katmakta fayda var ki, reformcuların hiçbiri, İngiltere Merkez Bankası’nın özerkliğini kaldırmayı savunmamaktadır. Zira bu hususta zengin ölçüde kanıtlar şunu göstermektedir ki, siyasetçilerin para politikası üzerindeki gücünün kısıtlanması daha iyi ekonomik yönetime sebebiyet vermektedir.

Eğer yürütmenin zincirlerini kırmaya karşın kanıta ihtiyaç duyan varsa, Covid-19’un bunu sağladığını görebilir. Pandeminin başlangıcında, hükümet kendisine geniş yetki ve güç hakkı verilmesi gerektiğini savunmuştu ki bu normal zamanlarda düşünülemezdi bile. Bazı alanlarda da bu, işe yaramış gözüküyor.  Hazinenin yaptığı şeylerin çoğu etkin ve verimli bir şekilde tamamlandı. Diğer alanlarda ise para israf edildi; işler ahbap çavuş ilişkisi içerisinde dağıtıldı ve yakın dostlar en iyi sözleşmeleri aldı. Yine de, hükümet işi yapmak noktasında başarısız oldu. Bu arada, yetki devrinin etkinliğine dair kanıt için diğer ülkelere bakıldığında şu gözüküyor: Pandemiyi en iyi yöneten ülkelerden ikisi Almanya ve Güney Kore’de bu çabaların merkezinde güçlü ve iyi donanımlı yerel yetkililer vardı.

Brexit esasında bir yeniden konumlandırma için iyi bir zaman. Reformcular, devlet memuriyetinin daha çok uzmanlık ve hükümetin uygulamalarını sayılara dökmek için teknisyenlerden oluşan güçlü bir topluluk gerektirdiğini savunmakta haklılar. Ancak devlet memurlarına “hayır bakanım” diyebilme noktasında kendine güveni sağlayan siyasal bağımsızlığı baltalayan eylemler, yönetişimi daha kötü hale getirecektir, daha iyi hale değil. 

İşleri yapmanın önündeki temel engel, yürütmenin üzerindeki kısıtlamalar değil, yürütmeyi yürüten kimselerdir. Bay Blair, yürütmenin güçlerini kısıtlamış olmasına rağmen yüksek derecede etkili bir başbakandı. Bunun sebebi şuydu: Odaklanmış ve enerjikti; etrafını zeki ve çalışkan bir bakan ekibiyle donatmıştı. Bay Johnson’ın ona bu bakımdan öykünmesi gerekir. Yetersiz ideologların yerine sadece Brexit’i desteklemedikleri için kabine dışında bırakılan tecrübeli ve yetenekli milletvekillerinden bazılarını yerleştirmeye başlaması gerekir.

Muhafazakar parti anayasal reformu savunmakta da haklı, ancak onların teklifleri ülkeyi tam da yanlış yöne sürükleyecek nitelikte. Bay Johnson’ın önümüzdeki yıl yüzleşeceği en büyük mesele İskoçya’nın bağımsızlığı meselesidir. Bay Johnson İskoçları yabancılaştırmak yerine – yetki devrini 16 Kasım’da “felaket” olarak tanımlamıştı – ilişkinin daha iyi yürümesini sağlamaya odaklanmalı. Pandemi şunu gösterdi ki Birleşik Krallığın dört parçası ortak sorunlarda işbirliği yapmakta zorlanıyor. Bu görevin dört ulusun müşterek bakanlık encümenliğine düşmesi gerekir. Gerçek bir federasyon gibi hareket etmesi için güce ve statüye ihtiyacı bulunmaktadır.  

Britanya’da daha çok yetki devri olmalıdır, daha az değil. Belediye başkanları iyi bir pandemi süreci geçirdiler: Onların bu popüler konumları, kaynaklar ve sorumlulukla da eşleştirilmeli. Hükümetin şubeleri arasındaki güç dengesinin yürütmeden uzaklaşması gerekir, yürütmeye yanaşması değil. Parlamentonun daha itibarlı bir ikinci meclise sahip olması gerekir ki bu da şu manaya gelir: Feodalizm ve ahbap çavuş ilişkisini kombine eden bir Lordlar Kamarası’nın seçimle gelen bir Kamara ile ikame edilmesi. Lordlar Kamarası’nı yetkinin devredildiği bir uluslar ve bölgeler senatosuna dönüştürmek ona gayet kullanışlı bir çifte rol verecektir. Yargıçların bakanları yasal olmayan şekillerde hareket etmekten men etme gücü cesaretlendirilmelidir, kısıtlanmak yerine. İş dünyasını bakanlık heveslerinden izole etmek için özerkliğe sahip regülatörler oluşturulmalı ki Brüksel’den geri dönen güçler uygun bir şekilde yönlendirilebilsin.

L’état, c’est eux / Devlet mi, devlet onlardır

Yürütmenin ve anayasanın çalışma şekillerine dair yapılacak bu değişiklikler hem Britanya demokrasisini güçlendirecek hem de hükümetin iş yapma kabiliyetini arttıracaktır. Yarım yüzyıl öncesinin seçilmiş diktatörlüğünü geri getirmekse bunu sağlamayacaktır.

1976 yılının en hatırda kalan yadigarı: Concorde uçağı güzel bir şeydi, ancak aynı zamanda vergi ödeyenlerin parasından neredeyse herhangi bir gözetim olmaksızın büyük miktarlar harcanarak ortaya çıkan bir ticari felaketti. Bu tarz bir gözetim yokluğu tam da kısıtlanmamış güç isteyen bir başbakana uygun bir şeydir. Bay Johnson bunu çok severdi.

Bu yazı ilk kez Economist dergisinin 19 Kasım 2020 tarihli sayısında “A misguided counter-revolution: Remaking the British state” başlığıyla yayımlandı.