×
KÜRESEL
20.11.2021

ANALİZ

“Büyük Devletin” Dönüşü: Siyaset ve Bürokrasi Serbest

Dünya yeniden “büyük devlet” çağına giriyor. Bunun riskleriyle nasıl mücadele edilebilir?
MILTON FRIEDMAN bir zamanlar “Sadece ama sadece hükümetin ne kadar harcadığına dikkat edin” demişti. Bugün olsa her halde gözleri yerinden fırlardı. Hükümetler pandemide, küresel GSYİH'nin toplam %16'sı için krediler ve garantiler dahil olmak üzere toplam 17 trilyon dolar harcadı. Mevcut tahminlere göre, tüm gelişmiş ekonomilerde hükümet harcamaları 2026’da 2006'da olduğundan çok daha büyük olacak. Amerika refah devletini genişletmek için 1.8 trilyon dolar harcamak üzere; Avrupa 750 milyar euro (850 milyar dolar) yatırım fonu dağıtıyor ve Japonya, daha da fazla hükümet cömertliği ile “yeni bir kapitalizm” vaat ediyor.

Önümüzdeki on yıllarda devletin ekonomik ayak izi daha da genişleyecek gibi. Dünya ekonomisinin beşte dördü şu anda sıfır karbon salınımı hedefine tabi. Bu hedefin 2050 yılına kadar Britanya'da hükümet borçlarının GSYİH’ye oranını %21’e çıkarması bekleniyor. Birçok ülkede sağlık ve emekli maaşları için çok daha fazla harcama talep edecek yaşlı bir nüfus var.

Devlet pandemi sırasında büyüdükçe, başarısızlıkları da ortaya çıkıyor. Krizin başlarında Amerika'nın halk sağlığı yetkilileri, özel laboratuvarların virüs için kendi testlerini geliştirmelerini engelledi. Aylar boyunca Avrupa'nın aşı temini çok yavaştı. Çin ilk zamanlar virüse tepkisini güçlü devlet modelinin zaferi olarak kutlamıştı. Şimdiyse sıfır covid stratejisi, kontrolsüz merkezi gücün esnek olmadığını gösteriyor. İngiliz siyasetinin karşılaştığı skandallardan biri, liderlerinin dostlarına kazançlı sözleşmeler vermek için krizden yararlanıp yararlanmadığı.

Büyük devletin uzun vadeli tehlikesi, ülkede bürokrasi, kurumsal başarısızlık ve yozlaşmanın rutin hale gelmesi, yaygınlaşması; insanları daha fakir hale getirmesi ve bireysel özgürlüğü sınırlamasıdır. Ancak bu tehlikeler hep bir fırsatla iç içedir. Nasıl olduğunu anlamak için hükümetin neden büyüdüğünü düşünün.

Devletler her zaman kişi başı GSYİH’ye göre genişler. Bu noktada üç dinamik iş başındadır. Birincisi açıkça kötüdür. Atalet ve politika genişlemesi hükümetin geri adım atmasını zorlaştırır. Bir düzenlemeden veya harcama kaleminden yararlanan seçmenler / lobiciler, onu korumak üzere mücadele etmek için her türlü nedene sahipken kamu harcamalarına ödeme yapan birçok vergi mükellefinin, politikacılardan o harcamaları sonlandırmalarını istemek yerine yapacak daha iyi işleri vardır. Görevdeki bürokratlar kendi sahalarını ve kariyerlerini savunmak isterler. Bir program başarısız olduğunda, program destekçileri şunu söyler: “Daha fazla para verilseydi program başarılı olurdu.”

İkinci dinamik hayatın bir gerçeği. Refah devletlerinin sağladığı sağlık ve eğitim gibi hizmetlerin maliyeti, yüksek emek yoğunluğu ve düşük verimlilik oranları nedeniyle ekonomiden daha hızlı büyür. Hükümetin verimsizliği işleri daha da kötüleştirebilse de bu “maliyet hastalığı” hem özel hem de kamu sektörünü etkiler. Bu kaçınılmaz.

Üçüncü dinamik, bugün hükümetlerin yapması gereken daha çok şey var. 20. yüzyılda seçmenler zenginleştikçe daha fazla eğitim ve son bilimsel gelişmelerden yararlanan daha fazla sağlık hizmeti talep ettiler. Bugün, yaşlandıkça, yaşlılara harcama yapmaya devam edilmesini istiyorlar. Ve giderek hükümetlerin iklim değişikliği konusunda bir şeyler yapmasını istiyorlar.

Bu üç dinamik, halkın gözünde büyük hükümet karşıtı, serbest piyasa yanlısı Margaret Thatcher ve Ronald Reagan'ın geride bıraktıkları politik etkide açıkça görülebilir. İki liderin genellikle “neoliberal dönem”in temellerini attıkları söylenir. Fakat geride bir minimal hükümet mirası bırakmadılar. 2019'da Amerikan federal hükümeti, Reagan'ın başkanlığından önceki herhangi bir dönemde olduğundan daha yüksek bir GSYİH payını harcadı. Thatcher'ın görevden ayrılmasından otuz yıl sonra, İngiltere'de Muhafazakar hükümet, Thatcher öncesi dönemden bu yana ekonomide sürdürülebilir en yüksek harcamayı yönetecek.

Reagan ve Thatcher'ın – ayrıca İsveç, Yeni Zelanda ve başka yerlerdeki diğer reformcuların- kalıcı zaferi, büyük hükümet dinamiklerinin ilkini yenmişti. Devletin kötü durumda olduğunu, yöneticilerin daha fazla kontrol amaçlayan çarpık teşvikleriyle şiştiğinde anladılar. Hükümetler haklı olarak kamulaştırılan firmaları sattı, düzenlemeleri azalttı, bazı vergileri basitleştirdi ve rekabeti teşvik etti. Liberal toplumlarda hükümetin sınırlı rolü hakkında bir fikir birliği ortaya çıktı. Taraftarları, piyasanın dönüşünü memnuniyetle karşıladılar, ancak dünyayı daha adil hale getirmek için yeniden dağıtıma ve kamu hizmetlerine yapılan harcamalara izin verdiler.

Bugün bu uzlaşı, en çok ihtiyaç duyulduğu dönemde tehdit altında. Yaşlanan nüfus ve iklim değişikliği hükümetin boyutunu karşı konulmaz bir şekilde artırırken, devletin neyi iyi yapıp neyi yapamayacağını anlamak ve Leviathan'ın, gücünü yöneticilerin ve ahbapların yararına kullanmasını önlemek hayati önem taşıyor. Bugün sınırlı hükümet tartışması, küresel ısınmanın sınırlandırılmasın veya yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanmasının gerekli olup olmadığı meselesi üzerine değil, devlet müdahalesinin doğası üzerine olmalıdır.

Görevlerden biri, piyasanın rolünü ve bireysel tercihi en üst düzeye çıkarmaktır. İklim değişikliğiyle mücadele, uçuşları paylaştırarak, yeşil ulusal şampiyonları teşvik ederek veya finans piyasalarını bozmak için merkez bankalarını görevlendirerek değil; karbon ücreti, Ar-ge sübvansiyonları ve dikkatle oluşturulmuş kamu yatırımları ile yapılmalı. Refah devleti, Başkan Joe Biden'ın önerdiği federal çocuk bakım sistemi gibi yeni bürokrasiler kurmaya değil, parayı yeniden dağıtmaya ve ihtiyacı olanların onunla ne yapacaklarını seçmelerine izin vermeye odaklanmalı. Vergiler geniş tabanlı ve yatırım dostu olmalı.

Büyük ölçekli devlet

Devlet ayrıca çevik ve verimli olmaya çalışmalı. Mali sektör daha dijital hale geldikçe, haneler için gelir desteği mümkün olduğunca otomatikleştirilmeli. Estonya'nın evrak işlerine karşı savaşının gösterdiği gibi, form doldurma işlemleri ortadan kaldırılabilir. Daha az sayıda ama daha iyi maaş alan bürokratlar olsaydı, kamu sektörü daha yetenekli personeli kendine çekebilirdi. Politikacılar, hantal departmanlara güvenmek yerine, yeni sorunlarla uğraşırken yeni oluşumlara istekli olmalı. Salgın sırasında hükümetlerin en büyük başarıları, Amerika'nın aşı geliştirmesine yardımcı olan Warp Speed Operasyonu gibi içerideki girişimlerden geldi.

Devlet tarafsız olmaya çalışmalı. Dar çıkarlar, (ister solun tercih ettiği sendikalar ve kutsanmış zayıf gruplarınki olsun, ister sağın iş dünyasındaki dostlarınınki olsun) her zaman devleti ele geçirmeye çalışacaktır. Buna karşı koymak için bürokratların şeffaflığa ve kamu hizmeti ahlakı için desteğe ihtiyacı var. Yoksa bürokratların dürüstlüklerine yönelik politikacıların amansız, alaycı, kendi çıkarlarına hizmet eden saldırılarına değil. Yaşlılara yapılan toplam harcamaların artması haklı olsa da tam ölçekli bir gerontokrasi haklı olmayabilir. Emeklilerin halka açık sadakalara ihtiyacı yok. Aksine, vergiler ücretlerden mülkiyete, mirasa ve tüketime kaydığı için daha ağır bir mali yükle karşılaşacaklar.

Ödül çok büyük. İyi hükümet ve kötü hükümet arasındaki fark, sadece sıfır karbon salınımına hızlı geçişle veya yaşlılar için sürdürülebilir bir güvenlik ağının sağlanmasıyla değil, aynı zamanda daha adil ve daha müreffeh bir toplumun geliştirilmesiyle ölçülecek. 20. yüzyılda klasik liberaller, hükümetin büyümesinin insanlığın ilerlemesine eşlik etmesini sağladılar. Aynı şey 21. yüzyılda da geçerli olabilir.


Bu yazı Economist’te 19 Kasım 2021 tarihinde “The triumph of big government” başlığıyla yayımlandı.