×
ÇİN
10.04.2022

ANALİZ

Çin’in Fırtınalı Yılı: "İstikrarı Takip Edin ya da Lideri!"

Çin için 2022, Covid-19, Ukrayna ve ekonomi gündemleri arasında, ülkedeki liderlik yapısının yeniden şekillendiği fırtınalı bir yıl olacak.
TARİH HENÜZ belirlenmedi. Ancak her memur için talimatlar açık. Çalışmaların, yılın ikinci yarısında yapılacak çok önemli Komünist Parti kongresinin sorunsuz bir şekilde geçmesini sağlamaya odaklanması gerekiyor. Genel kurul toplantının Başkan Xi Jinping liderliğinde en az beş yıllık bir yönetimin daha habercisi olması bekleniyor. Liderler, resmi toplantılarda gelecek yıl hakkında “anahtar kelime 'istikrar'” diyor.

Çin yönetimi için bu yıl düşünülenden çok daha fırtınalı bir yolculuk olacağa benziyor. Son haftalarda Covid-19’un bulaşıcı varyantı olan Omicron'un hızla yayılmaya başlaması, Çin'in çok övülen o “sıfır-covid” politikasına eşi görülmemiş bir meydan okuma oluşturuyor. Yaygın karantinalar, hayli sarsılmış olan ekonomi üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. Daha mart ayında Başkan Xi, Çin Komünist Parti yönetimini “Batı kaosu” ile karşılaştırmıştı. Kısmen, Çin'in covid'i kontrol altına alma konusundaki iki yıllık başarısına (başarısız bir ilk dönemden sonra) atıfta bulunuyordu. Yetkililer ekonomi alanındaki koruma politikasını gevşetirlerse, Çin'in kırılgan halk sağlığı sistemini bunaltabilecek bir vaka artışı riskiyle karşı karşıya kalacaklar.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali de bir başka şiddetli baş ağrısı. Savaş, Başkan Xi ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in Şubat ayında iki ülke arasındaki dostluğun “sınırı olmadığını” ilan eden ortak bir bildiri imzalamasından hemen hemen üç hafta sonra başladı. Çinli diplomatlar şimdi, bu çok önemli ilişkiyi koruma arzusu ile Çin ve Batı arasında Çin'in ekonomik zorluklarını artırabilecek daha büyük bir gerilim riskini dengeleyebilmek için mücadele ediyor.

Kamuoyunu ölçmek güç, ancak Covid-19, Ukrayna veya ekonomi konusunda parti tarafından izlenen politikalardan rahatsızlık duyulduğuna dair pek fazla işaret yok. Çinlilerin çoğu, zorlu sıfır-covid yaklaşımına desteğini ifade ediyor. Bununla birlikte, sosyal medyada, her ne kadar hükümet tarafından sansürlenmeye çalışılsa da bazı rahatsızlıklar dolaşıyor. Devlet kontrolündeki basında bile, partinin ekonomi stratejisi üzerinde yer yer anlaşmazlıkların olduğuna dair işaretler var. Partinin söz konusu ekonomi stratejisinin ana omurgasını, teknoloji şirketlerine düzenleyici bir kısıtlama getirilmesi ve Başkan Xi'nin büyük yeniden dağıtım planını canlandırarak girişimcileri korkutan “ortak refah” çağrısı oluşturuyor. İlginç bir şekilde, Başbakan Li Keqiang, 5 Mart'ta ulusal yasama meclisinde yaptığı ulusun durumu konuşmasında ortak refahtan yalnızca bir kez bahsetti.

Çin gözlemcileri arasında, Çin siyasi elitleri arasında Devlet Başkanı Xi'ye yönelik muhalefetin boyutu ve bunun Xi’nin siyasi planları üzerindeki etkisine ilişkin çok fazla spekülasyon var. Ancak parti kongresi ve Merkez Komitesinin (-ki burada liderlik kadrosu açıklanacak) hemen ardından yapılacak toplantı için Xi’nin planlarının değişebileceğine dair ikna edici bir kanıt yok. (Bu planlara, yerleşik normları ihlal ederek, parti başkanlığına üçüncü bir dönem için tekrar atanması da dahil.) Tarih, normalde her beş yılda bir düzenlenen parti kongrelerinde partinin sürekli olarak “istikrar” gündemiyle meşgul olmasına bakıldığında, Çin siyasetinde büyük liderlerin, muazzam çalkantı dönemlerinden güçlerini koruyarak çıkabildiklerini gösteriyor.

Örneğin Mao Zedong, kendi yarattığı bir kıtlıkta milyonlarca kişinin ölümüne, parti içindeki sert siyasi mücadelelere ve en az bir darbe girişimine rağmen Çin'i yaklaşık 27 yıl yönetti. Deng Xiaoping, 1989'daki Tiananmen Meydanı protestolarını kanlı bir şekilde bastırmasının ardından kamuoyunda oluşan öfkeye ve partideki muhafazakarların açık eleştirilerine rağmen, emekli olduktan sonra da otoritesini sürdürdü. Benzer şekilde, devlete ait firmalardan (milyonlarca işçiyi ve muhafazakarları kızdıran) toplu işten çıkarmalara nezaret eden Jiang Zemin, 2004'te görevden ayrıldıktan çok sonra dahi gücü elinde tuttu.

Devlet başkanı Xi'nin iktidarını uzatma teklifi partideki bazı isimleri rahatsız edebilir. Parti yetkililerine yönelik en prestijli eğitim merkezinde eski bir akademisyen olan Cai Xia (şu anda Amerika'da yaşıyor), Başkan Xi'yi 2018'de Merkez Komitesine kendisiyle ilgili bir anayasa değişikliği talimatı vermek suretiyle aslında partiyi "köpek pisliği yemeye" zorlamakla suçladı. Ancak bugün, Başkan Xi'nin 2012'de parti başkanı olarak atanmasına damgasını vuran elitler arası mücadeleye ilişkin pek az işaret var. O yıl parti içinde Başkan Xi'nin, siyasi rakibi ve sonradan iktidarı ele geçirmek için komploya karışmakla suçladığı Politbüro üyesi Bo Xilai'yi hedef alan açık bir çatışma yaşandı.

Tasfiyeler devam etti. İçerde güvenlik güçlerinin partiye ve Başkan Xi'ye sadakat göstermeyenleri bütünüyle temizlemeye yönelik 18 aylık “tasfiye” kampanyası geçen yılın sonlarında sona erdi. En güçlü hedefler arasında, polis içinde bir “siyasi çeteye” liderlik etmekle suçlanan (Ocak ayında ise resmen yolsuzlukla suçlanan) Kamu Güvenliği Bakan Yardımcısı Sun Lijun ve eski Adalet Bakanı Fu Zhenghua vardı. Ayrıca 21 Mart'ta, yüksek mahkeme eski başkan yardımcısı Shen Deyong'un dayanağı belirsiz suçlardan soruşturma altında olduğu açıklandı.

Başkan Xi'nin yolsuzluğa karşı amansız saldırısının - bazen siyasi düşmanlarına saldırmak için bir sis perdesi - parti hiyerarşisine bugün hayal edilmesi zor bir korku saldığı söylenebilir. Richard McGregor ve Jude Blanchette, Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi ve Sydney'deki Lowy Enstitüsü tarafından geçen yıl yayınlanan Xi sonrası liderlik senaryolarına ilişkin bir raporda, Xi’ye karşı örgütlenmenin önündeki engellerin "aşılmaz" olduğunu belirtti.

Pandemi yönetimi konusunda Başkan Xi, hiçbir tereddüt belirtisi göstermiyor. Politbüro'nun yedi üyeli Daimi Komitesinin 17 Mart'taki toplantısında “azim zaferdir” dedi. Mevcut salgın dalgasıyla mücadele etmek için seferberlik ve "aralıksız çaba" konusunda "adım atılması" çağrısında bulundu. Xi ayrıca ekonomiye ve topluma verilen zararı en aza indirmek için "maksimum" çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. Ancak benzer ifadeler geçtiğimiz iki yıl içinde yetkililer tarafından da kullanılmıştı.

En önemlisi, Covid’in yayılmasına izin veren yetkililerin cezalarında herhangi bir gevşemeye dair çok az işaret var. Hong Kong'da yayın yapan South China Morning Post gazetesi, bu dalga sırasında görevden alınan veya cezalandırılan 70'den fazla yetkilinin ismini zikretti. Hong Kong deneyimi, anakara yetkililerini tetikte olmaya teşvik edebilir. Bu şehirde günlük olarak tespit edilen vaka sayısı, anakaradaki toplamı çok aşıyor.

Bu ayki parlamento toplantısında, Başbakan Li, gidişatın zor olacağını kabul etti. Bu yıl, Çin'in "tehlikelerde ve zorluklarda bariz bir artış" ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Ancak konuşmasını her zamanki emriyle bitirdi: "Çekirdeğinde Xi Jinping’in yer aldığı parti merkezi etrafında daha fazla toparlanmalıyız." Aksini yapmak cesaret isterdi.


Bu yazı The Economist’te 26 Mart 2022 tarihinde, "Xi’s stormy year" başlığıyla yayımlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.