×
KÜLTÜR

ANALİZ

Dijital Teknoloji ve Demokrasi İçin Riskler

Sistematik mahremiyet ihlalleri, kişisel özgürlüklerin ciddi şekilde kısıtlanacağı en az iki farklı senaryoya yol açabilir. Birincisi, gözetim kapitalizmi. İkinci senaryo ise gözetim devleti.
DEMOKRASİLERİN yeni teknolojilerin yıkıcı etkileriyle sarsılması, bireysel özgürlük ve siyasi öznelik üzerine kurulu siyasi sistemlerin geleceği konusunda karamsar bir atmosfer oluşturuyor. Ancak yine de demokratik ülkeler hangi teknolojileri isteyip istemediklerine karar verme gücüne sahiptir.

Başkan Joe Biden, [Kongre baskınının birinci yılında] “Amerika'nın ruhu” için bir savaş verildiğini söyledi. Giderek daha belirgin hale gelen şey, bunun uluslararası düzen için de geçerli olduğu: Küresel düzenin ruhu tehlikede. Çin yükseliyor ve kendini giderek daha fazla gösteriyor. Popülizm Batı'da ve diğer yükselen ekonomilerde yaygınlaşıyor. Şovenist milliyetçilik Avrupa'nın bazı bölgelerinde yeniden yükselişte. Tüm gelişmeler, dünya genelinde artan illiberalizm ve anti-demokratik eğilime işaret ediyor.

ABD Aralık ayında yüzlerce ulusal ve sivil toplum liderinin katıldığı (sanal) bir “Demokrasi Zirvesi”ne ev sahipliği yaptı. Toplantının mesajı açıktı: Demokrasiler kendilerini kararlı ve proaktif bir şekilde ortaya koymalı.

Gelişen teknolojiler, demokrasiler için en az üç büyük risk oluşturuyor. İlki, kamusal tartışmayı yapılandırma biçimleriyle ilgili. Sosyal ağlar, kullanıcıları benzer düşünceye sahip daha küçük topluluklara bölerek kamusal söylemi balkanlaştırıyor. [Başka bir ifadeyle kamusal söylemi, birbirine düşman küçük grupların rakip söylemlerinden oluşan parçalı bir karaktere büründürüyor.] Algoritmik olarak yönlendirilen bilgi yankı odaları, sosyal fikir birliği oluşturmayı zorlaştırıyor. Daha da kötüsü, sosyal medya platformları yayınladıkları içerikten sorumlu değil ve bu da cezai yaptırım olmaksızın yanlış bilgilerin platformlarında yayılmasına izin verebilecekleri anlamına geliyor.

Ayrıca, yeni dijital teknolojilerin reklama bağlı iş modelleri, geleneksel haber kuruluşlarınınkilerle doğrudan rekabet ettiğinden, bir zamanlar yüksek kaliteli gazeteciliği ve kamusal tartışmayı destekleyen klasik medya mimarisini baltalıyor. Bu yeni dijital oyuncuların açık/dijital yapıları, onları hem dış müdahaleye hem de seçimleri ve diğer demokratik süreçleri manipüle etmeyi amaçlayan kötü niyetli aktörlerin kötüye kullanımlarına karşı hayli savunmasız bırakıyor.

Yeni teknolojilerin oluşturduğu ikinci büyük risk, mahremiyet. Gelişmiş izleme ve gözetim teknolojileri sayesinde hem kamu hem de özel sektör aktörleri, vatandaşlar ve tüketici davranışları hakkında ayrıntılı bilgilere erişebiliyor. Büyük Veri ve yapay zekanın yakınsaması ile birlikte, toplu ve bireysel davranışlara ilişkin kavrayışlar giderek daha öngörülebilir hale geliyor.

Sistematik mahremiyet ihlalleri, kişisel özgürlüğün ciddi şekilde kısıtlanacağı en az iki farklı senaryoya yol açabilir. Birincisi, gözetim kapitalizmidir: Tüketiciler hakkındaki bilgileri, kendi kârlarına hizmet edecek şekilde manipüle etmek için kullanan şirketler. İkinci senaryo ise gözetim devletidir: Kamu yetkilileri, muhalifleri bastırmak için vatandaşların en özel, samimi davranışlarına ilişkin bilgileri kullanır.

Üçüncü büyük risk siyasi temsil ve aracılıkla ilgili. Demokrasi özünde büyük bir bilgi sistemidir. İfade ve örgütlenme özgürlüğü, genel oy hakkı ile birlikte, vatandaşların görüşlerini dile getirmelerini ve siyasi girişimlere rıza göstermelerini veya karşı çıkmalarını sağlar. Günümüz gözetleme ve veri madenciliği teknolojileri, vatandaşların özgürce ifade ettikleri tercihleri anlamanın artık gerekli olmadığı; aksine, tercihlerin, izlenen davranışlardan hareketle tespit edilebildiği alternatif bir siyasi sistem için uygun koşullar oluşturuyor.

Böyle bir senaryoda, bireysel öznelik ve özgürlük, siyasi sistemin temel taşları olmaktan çıkıyor. Zira bunların yerini, veriler ve kamu denetimi almaya başlıyor. Nöro ve davranış bilimlerindeki ilerlemeler, bir kişinin nasıl davrandığını bilmek ile bu davranışı şekillendirebilmek arasındaki çizgiyi bulanıklaştırırken son derece baskıcı bir siyasi sistemin - teknolojik bir Leviathan'ın – nasıl ortaya çıkabileceğini de göstermiş oluyor. Çin, bazılarının “teknolojik bürokrasi yönetimi” olarak adlandırdığı şeyi zaten uygulamaya koymuş gibi görünüyor.

Bu riskler gerçek olsa da yeni gerçekliğimiz olmaları zorunlu değil. Bazı teknolojik gelişmeleri benimsemek ve diğerlerini kısıtlamak tamamen demokrasinin yetkileri dahilinde. …

Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde, çalıştığım IE Üniversitesi ve diğer zirve ortakları, “demokrasiyi doğrulayıcı teknolojiler” üzerinde çalışan girişimcileri belirlemek için bir dizi başlangıç ve ölçek büyütme yarışması düzenleyecek. Proje beş ana alana odaklanacak: Dezenformasyonla mücadele etmek ve kamuoyundaki tartışmaları güçlendirmek için tasarlanmış doğrulama teknolojileri; mahremiyete saygı duyan veri analizi araçları; bireysel ve kamusal verileri yönetmek için dijital kimlik sistemleri ve güven çerçeveleri; kamu hizmetlerini iyileştirmek için şeffaflık teknolojileri ve tarafsız AI sistemleri.

Demokrasi Zirvesi, yirmi birinci yüzyılda demokratik sistemlerin hem güçlü hem de zayıf yönlerini incelemenin aciliyetine işaret ediyor. Yeni teknolojilerin rolünün analizlerin merkezinde yer alması gerektiğini gösteriyor. Washington DC'deki 6 Ocak olaylarının anılması ise yenilikçi imkanları demokrasilerin sağlığını desteklemek için yönlendirmenin ne kadar acil bir konu olduğuna ilişkin iyi bir hatırlatmaydı. Zira siyasi sistemlerimizin ve uluslararası düzenin ruhu tehlikede.


Bu yazı, 10 Ocak 2022 tarihinde Project Syndicate’te “Technology and the Global Struggle for Democracy” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak çevrilen yazıda editoryal düzenleme yapılmıştır.