×
EKONOMİ
6.08.2023

ANALİZ

Dolar Hegemonyasına Karşı: Çoklu Para Sistemine Doğru mu?

"Dolar" sadece bir banknot yığını değildir. Aksine, mülkiyet haklarını güvence altına almak için yapılandırılmış yasalar, kurallar, takas sistemleri ve binlerce banka, finans kurumu, işletme arasındaki ilişkileri kapsayan karmaşık bir kurumsal ağdır.
ABD DOLARI yıllardır baskın küresel rezerv para birimi olurken, bu süre zarfında pek çok rakip ortaya çıktı ve sonrasında piyasadan silindi. Ayrıca, doların hakimiyetinin aşırı yaygın hale gelmesi nedeniyle pek çok kişi alternatif bir para birimi lehine dolardan vazgeçmenin olası sonuçları üzerinde hiç durmadı. Bununla birlikte son dönemlerde uluslararası düzendeki gelişmeler, ABD dolarının konumunun bu kez tehlikede olduğunu düşündürüyor. Siyasi eleştirmen Fareed Zakaria: "ABD Dolarının küresel üstünlüğü zayıflarsa, Amerika daha önce eşi benzeri görülmemiş büyük bir faturayla karşı karşıya kalacaktır" diyerek, ABD dolarının hakimiyetinin aşınmasına ilişkin endişelerini dile getirdi. Mevcut durum, uluslararası sistemdeki son gelişmelerin dolara yönelik bir tehdit oluşturduğuna işaret etmekle birlikte birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Göz ardı edilmemesi gereken soru şu: Bu gelişmeler küresel kapitalizm açısından ne gibi sonuçlar doğuracak?

Tarihsel olarak, İkinci Dünya Savaşı'nın en çetin zamanlarında ve ardından 1940'ların ortalarında uluslararası para sistemini istikrara kavuşturmak üzere oluşturulan Bretton Woods Sistemi'nin kurulmasından bu yana ABD doları finans dünyasında hüküm sürüyor. Bu sistem, ABD dolarına sabitlenmiş kolektif bir uluslararası döviz rejimi yarattı ve bu rejim de altın fiyatına sabitlendi. Ancak bu Bretton Woods sistemi, Avrupa ve Japonya'nın ihracatının ABD'nin ihracatı karşısında artan rekabet gücü nedeniyle çöktü, yani ABD ihraç ettiğinden daha fazlasını ithal etmeye başladı. Amerika’nın altın rezervlerinin düşmesi, yükselen enflasyonla birleşince doların altına sabitlendiği sistem üzerindeki baskı daha da arttı. Sonuçta 1971 yılında Başkan Nixon, ABD dolarının doğrudan altına endekslenmesini durduran ve hem altın standardını hem de basılabilecek para miktarı sınırını ortadan kaldıran "Nixon Şoku" adlı yeni ekonomi politikasını açıkladı.

Buna rağmen dolar, muhtemelen o dönemde rezerv para birimi olarak uygulanabilir bir alternatif olmadığı için, dünyanın rezerv para birimi olmaya devam etti. Bununla birlikte, Rusya, Çin, İran, Hindistan, Brezilya, Arjantin ve Suudi Arabistan gibi birçok ülkenin son aylarda dolara olan bağımlılıklarını azaltmak için düzenlemeler yapmaları ile mevcut senaryonun değişebileceği hissediliyor. Geçtiğimiz dönemde düzenlenen üç günlük zirvede Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşen Rusya Devlet Başkanı Putin, görüşmede "yuan" para birimini desteklediğini ifade etti. Putin konuşmasında: "Rusya ile Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki anlaşmalar için Çin yuanının kullanılmasından yanayız" dedi. Bunun dışında BRICS'in daha iyi bir alternatif rezerv para birimi olarak altına sabitlenecek "yeni bir para birimi" çıkaracağına dair spekülasyonlar yapılıyor. Bu hamlelerin arkasında birçok neden olabilir ancak göz ardı edilemeyecek olan bir neden şüphesiz Ukrayna savaşı. Ekonomistler ve ambargo analistlerine göre, ABD'nin küresel finans sistemi üzerindeki hakimiyeti ve bunu silah haline getirme kabiliyeti, küresel düzeyde, ABD'nin (Rusya'ya uygulanan ambargolarda olduğu gibi) doların gücünü istediği zaman kullanabileceği endişesini uyandırıyor. Bu da onları dolara olan bağımlılıklarını azaltmaya ve ardından doların hegemonyasını azaltmak için diğer alternatifleri test etmeye itiyor.

Bu ülkeler, küresel rezerv para birimi için başka alternatifler peşinde koşarken, bu durum küresel kapitalizme ne gibi bir avantaj sağlıyor?

Doların hakimiyeti 1990'lardan günümüze istikrarlı bir şekilde küçülüyor. Bugün IMF'nin COFER (Currency Composition of Official Foreign Reserves) verilerine göre, ABD doları dünyadaki rezerv para varlıklarının yüzde 60'ını elinde tutuyor. Bundan dolayı dolara bağımlılığı azaltma ya da ABD dolarının hakim küresel rezerv para birimi olmaktan çıkarılması, küresel kapitalizm için potansiyel olarak çok sayıda avantajı beraberinde getirebilir. Öncelikle, bu ilerleme ekonomik gücün tek bir ulusun, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin elinde merkezileşmesini azaltmaya yardımcı olabilir. Dahası, uluslararası ticaret ve finansta kullanılan para birimi ve finansal sistemlerin merkeziyetsizleştirilmesiyle uluslar, Rusya'ya yönelik yaptırımlarda kolayca fark edilen ABD yaptırımları ve piyasa kaprisleri gibi ABD dolarına bağlı ekonomik ve siyasi risklere karşı zafiyetlerini azaltabilirler. Ayrıca dolara bağımlılığın azalmasıyla, ABD dolarının ve ilgili diğer risklerin uluslararası finans sistemi üzerindeki etkisi hafifletilerek finansal istikrar ve dayanıklılık geliştirilebilir. 2008'deki finansal kriz sırasında görüldüğü gibi, küresel finans sisteminin birbirine bağlı olması finansal bulaşma ve istikrarsızlığa neden olabiliyor. Bu nedenle, dolarsızlaşma ve farklı para birimleriyle çeşitliliğin ve merkeziyetsizliğin teşvik edilmesi, gelecekteki finansal krizlerin olasılığını ve şiddetini azaltabilir. Ayrıca dolarsızlaştırma, ABD'nin hakim olduğu finansal sistemden dışlanmış olan ülkeler ve işletmeler için giriş engellerini azaltarak daha fazla ekonomik ve finansal kapsayıcılığı teşvik edebilir. Bu durum rekabet gücünün artmasına sebep olacak ve tüketiciler için daha düşük fiyatlarla daha iyi ürün ve hizmetlere ulaşma imkanını beraberinde getirecektir. Bu da özellikle gelişmekte olan piyasalarda ekonomik büyüme ve kalkınmanın artmasına sebep olabilir.

Şüphesiz, doları tahtından indirmeye yönelik geçmişteki çabalar hayal kırıklığıyla sonuçlandı ve bugün de bu dolarsızlaştırma hedefi, Fransız köşe yazarı Girard'ın haklı olarak savunduğu gibi, "bir gecede gerçekleşmeyecek." Ancak doları terk etmeye yönelik mevcut eğilim "açıkça geri döndürülemez" bir boyuta ulaşmış durumda. Dolarsızlaştırma süreci, karmaşık ve uzun bir süreci ifade ediyor. Buna rağmen bir ülkenin doları rezerv para birimi olarak kullanmaktan vazgeçmesi için birçok neden olabilir. Son gelişmeler ve etkenler, ABD dolarının hegemonyasının tehdit altında olabileceğini ve statüsüne yönelik artan zorlukların çok kutuplu bir küresel finans sistemine doğru kademeli bir kaymaya veya birçok para biriminden oluşan yeni bir küresel ekonomik modele geçiş gibi başka alternatiflere yol açabileceğini gösteriyor. Ayrıca, doların hegemonyasına yönelik tehdit yaklaşsa da bu küresel kapitalizmi etkilemeyecek, aksine geniş kapsamlı sonuçlarla küresel kapitalizmin büyümesini destekleyecektir. Dolayısıyla ABD, rakiplerinin yarattığı bu zorluklarla boğuşmaya devam ederken, bu gelişmelerin küresel kapitalizmin geleceğini nasıl dönüştürüp şekillendireceğini görmek ilginç olacak.

***
Doları savunmak: Zaaflar ve gelecek 

Amerikan dolarının saldırı altında olduğu konusunda hiç şüphe yok.

Finansın heveslere dokunan bir tarafı var; son çılgınlığı da dolarsızlaşma: Bu fikre göre, dolar yakında dünyanın önde gelen rezerv para birimi olma konumunu kaybedecek. Bu dolarsızlaşma hikayesi, dip dalga şeklinde lanse edilse de büyük oranda sosyal medyadan yükseliyor gibi görünüyor. 

Çin, kısa süre önce ödemesi Çin'in Şangay Petrol ve Doğal Gaz Borsası üzerinden işlem gören bir LNG kargosunu yuan ile satın aldığını açıkladı. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ise BRIC ülkelerine (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) doları tahtından indirecek yeni bir para biriminin geliştirilmesi için çağrıda bulundu.

Bu tür olaylar elbette medyanın ilgisini çekiyor ancak bunlar sadece oyunun küçük birer parçaları olarak görülebilir.  Asıl Çin'in Deloitte'u denetim hataları iddiasıyla keyfi olarak cezalandırması, Mintz Group'un kurumsal durum tespit ekibinin Pekin'de tutuklanması ve Brezilya'yı uzun süredir rahatsız eden siyasi yolsuzluklar daha büyük önem taşıyor.
 
Özünde herkes şeytandan nefret edebilir ancak ölümüyle alakalı anlatılara rağmen ne rakamlar ne de hikayeler bu abartıyı destekliyor. ABD hükümeti gelişigüzel ekonomik yaptırımlar uygulayarak, savurganca harcama yaparak ve para basarak doların hakim konumuna zarar verse de mevcut durumda doların ve onunla birlikte gelen kurumların yerini alacak bir alternatifin olmadığı söylenebilir.

Açık olmak gerekirse, doların egemenliğine yönelik dikkate değer bir tehdit var ancak bu tehdit gerçek bir rakibin ortaya çıkmasından ziyade bölünmeden kaynaklanıyor. Amerika'nın rakiplerine göre, parçalanma dolar sistemine zarar verdiği için kendileri için iyi görünse de fark edilmeyen nokta bu durumun aslında çok maliyetli, bilgi ve esnekliği azaltacak, kırılganlığı teşvik edecek ve baskıyı artıracak sonuçlar doğurduğudur.

Buna ek olarak, teknoloji zaman içinde doları yerinden etmeye yardımcı olabilir. Merkeziyetsiz finans, kripto dünyasında skandallarla dolu son 12 ayın ardından şöhretini büyük ölçüde kaybetmesine rağmen "akıllı sözleşmeler" ve blokchain tabanlı genel defter teknolojileri, doların aracı olarak hizmet vermesini gerektirmeyen uzun vadede şeffaf ve uygulanabilir işlemler sunabilir.

Bununla birlikte, bu merkeziyetsiz nirvananın en büyük başarısızlığı, işler ters gittiğinde şikayet edecek kimsenin bulunmamasıdır. Bir sözleşme başarısız olduğunda tazminat için kime başvuracaksınız? Bu önemli sorun çözülene kadar, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Karalık’ta uygulanan sistemler güvenilir bir seçim olmaya devam edecektir.

Bu dolarsızlaştırma anlatısı kendi başına bir hayat süren pek çok hikâye misali sanki halk tabanından organik olarak fışkırıyormuş hissi uyandırsa da sosyal medyadan çıkıyor gibi görünüyor. Ancak daha büyük bir olasılıkla, Amerika'nın ekonomik ve jeopolitik rakiplerinin çıkarlarıyla örtüşecek kalıcı bir etki yaratmak amacıyla sınırlı sayıda münferit "gerçekleri" büyütmeyi amaçlayan kapsamlı bir sahte kampanya yürütülüyor.

Bununla birlikte yakından incelendiğinde, ticaretin dolar cinsinden yapılması nedeniyle doların baskın olduğu ancak doların ticaretteki rolünün giderek azaldığı şeklindeki başlangıç hikayesi ciddi biçimde kusurludur. Bu hikâye sadece ticaret hacmi konusunda değil, doların neden bu kadar faydalı olduğu konusunda bazı şeyleri tersinden anlamaktadır.

Öncelikle ticaret hacimlerindeki dolar kullanımında herhangi bir erozyon belirtisi görülmüyor. Şanghay'daki sofistike yeni emtia ve menkul kıymet borsaları hakkındaki hikayeler etkileyici görünebilir ancak çoğunun uzun vadede sınırlı bir etkisi olacaktır. Şunu da göz önünde bulundurmak lazım: 2022'de küresel ticaret hacmi toplam 32 trilyon dolarken, bu işlemlerin yüzde 72'den biraz fazlası dolarla yapıldı ve bu oran 30 yıldır değişmedi.

Fakat daha dikkat çekici olan nokta, doların öneminin doğru ölçütünün uluslararası ticaret olmadığıdır, buradaki asıl olan altın standart ölçütüdür. Dahası 2022'de ABD sermaye piyasaları ayda ortalama 32 trilyon dolara ulaşırken, bu miktar yıllık küresel ticaret cirosuna eşdeğerdir.

Bu rakama repo ve kredi, fonlama piyasaları ya da vadeli işlemler, faiz ve opsiyon sözleşmeleri gibi türev ürünler dahil değildir. Uluslararası Ödemeler Bankası, 2022 yılı sonunda türev sözleşmelerin toplam değerinin 638 trilyon doların üzerinde olduğunu bildirmiştir. %88’i dolar ile yapılan döviz türevlerinin hacmi günde 7 trilyon dolardır, ayrıca faiz dışı türevlerle günde ortalama 5 trilyon dolara daha bu miktara eklenmektedir.

Gerçek şu ki, ticaret ve finansal işlemlerde doların yaygın kullanımın nedeni dolara duyulan güvendir. Bu güven kazanılmış bir güvendir. Çünkü sözleşmeler ABD (ve İngiltere) hukuku tarafından uygulanan teamül hukuk sistemi ile yüzyıllar boyunca geliştirilmiş, test edilmiş yasal ve sosyal normları içermektedir. Rakiplerin mevcut altyapıları doların kazanılmış bu güvenine yaklaşamayacak seviyedir. 

Aslında ABD ve Birleşik Krallık mahkemelerinde uygulanabilen bu teamül hukuku, sadece doların değerini desteklemekle kalmayıp, bizzat bir rezerv para birimi olarak karşılığı olduğunu gösterdiği için gündeme getirilmektedir. Jeopolitik sorunlar ve çekişmeler arttıkça doların ve onu tanımlayan yasal sistemin etkisi ve faydası da artacaktır.

"Dolar" sadece bir banknot yığını değildir, basitçe ifade etmek gerekirse: Mülkiyet haklarını güvence altına almak için yapılandırılmış yasalar, kurallar, takas sistemleri, mesajlaşma sistemleri, binlerce merkezi ve ticari banka, finans kurumu ve işletmeler arasındaki ilişkiler gibi karmaşık bir kurumlar ağının kısaltmasıdır. Belki de en önemlisi, teamül hukuku dürüstlük, şeffaflık ve esneklikle işleyen mahkeme sistemleri üzerine inşa edilmiştir.

Esneklik, teamül hukukunun alışılmadık bir özelliğidir; değişen sosyal normları özümsemesini ve bunlara uyum sağlamasını mümkün kılar. Teamül hukuk sistemlerinde, kanun, yasama organları, medeni hukuk ve toplum arasında (tabii ki otoriter ülkelerde mümkün olmayan bir şekilde) sürekli bir etkileşim vardır. Teamül hukukunun gücü en çok yasal işlemleri yönlendiren tam şeffaflık ilkesi ile kendini gösterir.

Bu durum bir davayla ilgili eldeki herhangi bir bilginin eksiksiz ve genellikle izine gerek kalmayacak şekilde kamuya açıklanmasının zorunlu olduğu, bu da yasal süreci güçlü menfaatlere karşı daha elverişli ve sahtekarlığa karşı daha duyarlı hale getirdiği anlamına gelir. Teamül hukuku, mobil işlemler, denizcilik, emtia ticareti, takas ve türevleri, uluslararası sigorta sözleşmeleri ve giderek artan bir şekilde dijital varlıklar için küresel yasal standart haline gelerek yeni işlere ve yeni iş yürütme yöntemlerine benzersiz bir şekilde uyarlanabilir olduğunu kanıtlamıştır.

Böyle bir fayda göz önüne alındığında, akıllı bir iktidarın bu teamül hukukunu taklit ederek doların yerini almaya çalışması şaşırtıcı olmamalıdır. İşte Abu Dabi, çevresel konular, sanal varlıklar, emtialar ve hisse senedi listeleri için bir teamül hukuk sistemi getirmeyi amaçlayan bir girişimde bulmaktadır. Suudi Arabistan ve Vietnam da teamül hukukuna benzer bir sistem getirmeyi düşünürken, Ukrayna’nın bir kısmında ise ülkenin yeniden inşası için teamül hukukunun getirilmesi yönünde çeşitli argümanlar üretilmektedir.

İşin sonunda bunların bir kısmı ya da tamamı işe yarayabilir ancak yatırımcılar, yeni varlıklara önemli meblağlar yatırmadan önce birkaç nesil beklemek isteyebilir. Benzer şekilde bekle ve gör yaklaşımı, hukuk üstünlüğünün belirsiz olduğu yerlerde yerleşik yeni emtia borsalarında çok fazla risk almadan önce de geçerli olacaktır.

İnsanlar balık hafızalıdır, bu nedenle üç yıldan kısa bir süre önce, Çin'in Ulusal Güvenlik Yasası'nın yürürlüğe girmesinin ardından, uluslararası hukuk firmalarının ve küresel fon yönetim şirketlerinin Hong Kong'dan kaçmaya başladığını, Hong Kong hukukunun çoğu sözleşmeden çıkarıldığını hatırlatmakta fayda var. 

Çin hukuk sisteminin şeffaflığa uygun olmadığına dair daha fazla kanıta ihtiyaç duyuluyorsa, Çin ile Kuşak ve Yol Girişimi katılımcıları arasında yakın zamanda yapılan ve hepsi birer tezgâhtan ibaret olan, borçluların haklarını sınırlayan, kriz yönetimini ve borçların yeniden müzakere edilmesini zorlaştıran, uygulanabilirlik konusunda hiçbir netlik sunmayan 100 kredi sözleşmesi üzerine yapılan bir araştırmaya bakmak yeterli olacaktır. Çin hukuk sistemindeki bu açıklar bizi tekrar doların nispeten güvenli limanına doğru yönlendirmektedir.

Bir kurum olarak dolar, beceriksiz politikacılar ve çoğu zaman yürütme organının bir kolu gibi çalışan ABD Merkez Bankası tarafından yönetilmesi gibi nedenlerden dolayı mükemmel değildir. Fakat bütün zaaflarına rağmen, ufuktaki hiçbir şey doların sunduklarının yanından geçemez.

Doların alternatifleri elbette varlığını sürdürecektir ancak çoğunlukla daha riskli, daha yüksek işlem maliyetleri gerektiren ve saklayacak bir şeyleri olan kişi ve ülkeler için cazip olacaktır.
Yine de bunlar, doların hakimiyetinin sonsuza dek devam edeceği anlamına gelmemektedir.

ABD ekonomisi bir yenilik ve üretkenlik harikası olmaya devam ediyor ancak buradaki en büyük risk jeopolitik rekabet gücünden ziyade ABD hükümetinin kendisi. Dizginlenemeyen harcamalar, azaltılmayan bürokratik işlemler, önlenemeyen enflasyon ve ekonomik yaptırımların savurganca kullanılması doların üstünlüğüne zarar verecektir.

Bugünün şartlarında, bazı cesur ya da gözü kara kişilerin ve kurumların dolara alternatif para birimlerini deneyeceğini ancak çoğunun neticede doları kullanmaya devam edeceğini tahmin etmek güç değildir.

***
Amerikan dolarının limitleri ve gücü 

Zaman zaman alternatif bir rezerv para birimine yönelik iştahlar kabarırken, doların yakın zamanda yok olacağına dair öngörülerde bulunan bir piyasa oluşuyor. Neredeyse bir asıra yakın dolar, küresel ölçekte ticaret, finans ve merkez bankalarının kara günler için rezerv portföylerinde saklanan para birimi. Ancak son dönemlerde yüksek enflasyon, çalkantılı jeopolitik ortam ve Amerika ile müttefiklerinin Rusya gibi ülkelere uyguladığı yaptırımlar, dolardan şüphe duyanların seslerini yeniden yükseltmesine neden oldu.

Genellikle bu dönemlerde bir dünya liderinin dolara karşı hareketi tetiklediği görülmektedir. 1965 yılında dönemin Fransa Maliye Bakanı Valéry Giscard d'Estaing, doların Amerika'ya bahşettiği "fahiş ayrıcalığa" karşı çıktı. Bugün ise Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva dolar katşıyı hareketin sözcüsü olmuştur. Silva, Çin'e yaptığı son ziyaretinde gelişmekte olan ülkelere kendi para birimleriyle ticaret yapmaları konusunda çağrıda bulundu. Bu sırada, altın fiyatlarının yükselmesi, doların küresel rezervlerdeki payının düşmesi ve Amerikan Hazine Bakanı Janet Yellen'in bu ay yaptığı, ambargoların zaman içinde doların "hegemonyasını zayıflatabileceği" yönündeki itirafına dikkat çeken diğer şüphecileri de harekete geçirdi. Bu durumlar değerlendirilirken ABD Kongresi’nin hükümetin ne kadar borç alabileceğini sınırlayan limitleri artırmaması halinde Amerika'nın yakında mali bir krizle karşı karşıya kalabileceği ihtimali de göz ardı edilmemeli.

Ancak şüphecilerin heyecanı onları gerçeklikten koparmış durumdadır. Her ne kadar Amerika son zamanlarda doların üstünlüğünden faydalanmanın önünde gerçek engeller olduğunu keşfetmiş olsa da doların dünya ekonomisi üzerindeki gücü maddi olarak azalmamış aksine halen büyük bir cazibeye sahiptir.

Dolar bu gücünü koruması için muazzam bir avantaja sahiptir. Küresel ticaretin üçte biri ile yarısı arasında bir kısmı dolar üzerinden faturalandırılmaktadır ve bu oran uzun vadede oldukça istikrarlı bir seyir izlemiştir. Döviz işlemlerinin yaklaşık %90'ında dolar kullanılıyor; doların likiditesi o kadar yüksek ki, euroyu İsviçre frankıyla takas etmek istediğinizde, bunu doğrudan yapmak yerine dolar üzerinden işlem yapmak daha ucuza gelebiliyor. Uluslararası borçların yaklaşık yarısı dolar cinsinden oluşmaktadır. Merkez bankalarındaki dolar rezervlerinin payı zamanla düşmüş olsa da, hala banka rezervlerin yaklaşık %60'ını oluşturuyor. Merkez bankalarının döviz kuru hareketlerini ve Amerika'daki yüksek faiz oranlarını dikkate almak için portföylerini yeniden değerlendirmeleri nedeniyle yaşanan teknik değişim dışında, yakın zamanda dramatik bir değişim olacağına dair bir işaret söz konusu değildir.

Başka hiçbir para birimi yakın zamanda bu ekosistemin büyüklüğüne veya dolar yatırımcılarına sunulan güvenli varlıkların arzı gibi enstrümanların gücüne yaklaşamaz. Euro bölgesi oldukça kırılgan ve kamu borçları çoğunlukla üye devletler arasında bölünmüş durumdadır. Çin, hem sermaye akışını sıkı bir şekilde kontrol ettiği hem de cari hesap fazlası verdiği sürece (yani  dünyanın geri kalanı üzerinde net olarak finansal alacaklar biriktirdiği sürece) güvenli varlıklara yönelik küresel talebi karşılayamaz. Bu sebeplerden ötürü insanlar piyasaya hakim para birimi olarak doları kullanarak onun yaygın etkilerinden faydalanmayı tercih ediyor.

Yine de giderek daha bariz hale gelen şey, tek tek ülkeler gerçekten istedikleri takdirde egemen sistemin tekerine çomak sokabilirler. Rusya'nın savaş ekonomisi ambargolardan yara almış olsa da, ihracatının %16'sını, Ukrayna'yı işgal etmeden önce neredeyse hiç işlem yapmadığı şekilde yuan cinsinden ödediği için ekonomisi tamamen çökme noktasına gelmedi.

Çin'in bankalar arası SWİFT sistemine alternatif olarak ürettiği sistem hızla büyümektedir. Ayrıca Çin, diğer ülkelerle olan ticaretinin büyük bir bölümünü dolar yerine yuanla gerçekleştirmeye başladı. Batı'daki pek çok firma bile artık Çin ile ticarette yuan kullanmaktadır. Çin'in yeni dijital ödeme teknolojileri ve merkez bankası dijital para birimleri, Amerika'yı dahil etmeden dünya çapında para taşımayı daha kolay hale getirmesi öngörülmektedir.  

Güç dengesi 

ABD Hazine Bakanı Yellen’in haklı olduğu bir konu rakip ülkeleri itip kakmak için veya müttefik edinmek için doların kullanılmaması gerektiğidir. Amerika, ikincil yaptırım uygulamanın yaratacağı ters etkiden korktuğu için Hindistan gibi hala Rusya ile ticaret yapan ülkelere ikincil yaptırımlar uygulamamıştır. Çok kutuplu döviz sistemine geçişin yakın zamanda gerçekleşmesi mümkün görünmese de Amerika'nın dünya ekonomisindeki payı azaldıkça yüzyılın ilerleyen zamanlarında bu durum gerçekleşebilir. Böyle bir sistem doğası gereği dolar merkezli bir sisteme göre daha az istikrarlı olacaktır; dolayısıyla bu değişimi hızlandırmak ne Amerika'nın ne de dünyanın yararına olmayacaktır.


Bu analiz, Umais Ahmed’in 15 Nisan 2023 tarihinde Moderndiplomacy’de yayınlanan “A looming threat to Dollar’s hegemony but an edge to Global Capitalism?” başlıklı yazısı ile Jay Newman ve Meyrick Chapman’ın 24 Nisan 2023 tarihinde POLITICO’da yayınlanan “In defense of the dollar” başlıklı yazısı ve ayrıca The Economist’te 27 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan “The power and the limits of the American dollar” yazının çevirisidir. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.