×
EKONOMİ

ANALİZ

Enflasyon: İktidar ve Vatandaşlar Arasında Bir Sözleşme İhlali!

Tarihsel olarak, siyasal iktidar ile vatandaşlar arasındaki sosyal sözleşmenin ihlali anlamına gelen enflasyon hem demokratik hem de otoriter yönetimler için daima bir sınav niteliğinde olmuştur.
DÜNYA GENELİNDE son enflasyon artışı siyasi değişim yönünde baskı oluşturuyor. Bu noktada, bu köklü ekonomik sorunun hükümetleri devirmekte ne kadar etkili olduğunu hatırlamak gerekir. Fiyat dalgalanmaları demokratik ülkelerde seçim sonuçlarını büyük ölçüde etkilerken, otoriter ülkelerde ise bu etki daha az değildir. Çünkü enflasyon, iktidarın gücünün kaynağı olan sosyal sözleşmeyi zayıflatır.

Arjantin’de, kendi deyimiyle radikal bir anarko-kapitalist olan Javier Milei’nin seçilmesi, önceki Peronist rejimin yıllık %143’e ulaşan enflasyonla baş edememesinin doğrudan bir sonucuydu. Milei’nin en önemli seçim vaadi, fiyat istikrarını sağlamaktı. Bunun için de Merkez Bankası’nı kapatmayı ve Arjantin pesosu yerine ABD doları kullanmayı vadetti.

Parasal özerklikten vazgeçmek, kuşkusuz hükümetin hareket alanını önemli ölçüde sınırlayacak olan riskli ve cüretkar bir deneme. Ancak, bu vaadin anlamı tam da burada yatıyor. Neticede önceki hükümet çok fazla şey yapsa da başarısız oldu, bu yüzden seçmenler yanlış politikanın devamındansa herhangi bir alternatifin daha iyi olacağına karar vermiş oldu.

Rusya’daki durum ise ilk bakışta şaşırtıcı derecede istikrarlı görünüyor. Ülkede yıllık bazda enflasyon son zamanlarda %6’dan %7’ye yükseldi. Buna karşılık geçen yıl ABD ve Euro Bölgesi bile bir süre çift haneli enflasyon rakamlarının eşiğindeydi. Ancak sonrasında ABD, Euro Bölgesi ve İngiltere enflasyonu %5’in altına çekmeyi başarırken Rusya tam tersi yönde ilerledi.

2022 yılında, Ukrayna işgalinden hemen sonra, Rusya’da enflasyon hızla yükseldi. Aynı durum 2014 yılında Ukrayna’nın doğusu ve Kırım’ın ilhakından sonra da yaşanmıştı. Nisan 2022’den itibaren enflasyon oranı tüm yıl boyunca düşerek %2,5 gibi makul bir seviyeye inecek gibi göründü. Sonrasında tüm bu istikrarlı görünümün bir yanılsama olduğu ortaya çıktı. Bu yaz “Wagner Grubu” lideri Yevgeny Prigozhin’in darbe girişiminin ardından yükselişe geçen enflasyon şimdi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaş rejimi için ana risk haline geldi.

Moskova Şehir Hükümeti enflasyonla ilgili açıklamasında durumun riskli olduğunu kabul etti. Fakat daha önemlisi, genelde olumsuzluklara pek değinmeyen Putin’in kendisi bile kısa süre önce enflasyon ve bunun Rus aileler için oluşturduğu tehditle ilgili açıklamada bulundu. Ardından Rusya Merkez Bankası faiz oranını %15’e çıkarmak zorunda kaldı. Bu oran, ABD’deki mevcut faiz oranının neredeyse üç katına tekabül ediyor.

Putin, fiyatlardan duyulan memnuniyetsizliğin otoriter bir rejimin halk desteğini kaybetmesinin ilk işareti olduğunu muhtemelen biliyordur. Sıradan vatandaşlar hükümete karşı açıkça itiraz edemezler, çünkü bu durumda ya tutuklanır ya da ağır şekilde cezalandırılırlar. Ancak, özellikle enflasyonun hükümetin savaş harcamalarının doğrudan sonucu olduğu bir durumda fiyatlar konusunda homurdanabilirler. Üstelik bu sorun, sadece artan askeri harcamalar ve yaptırımlardan kaynaklanan tedarik kısıtlamaları nedeniyle değil, aynı zamanda Kremlin’in kamuoyu desteği satın alma çabasıyla da ortaya çıkmıştı. Örneğin, artık asker maaşları ülkedeki ortalama maaşın 2,5 katı ve cephede ölenlerin ailelerine 5 milyon rublelik (57.000 dolar) yüklü bir tazminat ödeniyor.

Bunun yanı sıra, ülkede enflasyon emareleri her yerde hissediliyor. Askerlik ve seferberlik riskini göze almak istemeyen 800-900 bin gencin ülkeyi terk etmesi, Rusya’da işgücü piyasasındaki durumun hızlı bir şekilde kötüleşmesine yol açtı. Yeterli sayıda nitelikli işçi olmadığından, işverenler işçi bulabilmek için daha yüksek ücretler teklif etmek zorunda kalıyor. Bu yöntem bir süreliğine işe yarasa da çok geçmeden insanlar artan ücretlerle hala ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını fark edecektir.

Bu noktada tarih bize önemli bir ders sunuyor. 1910’larda Çarlık otokrasisi ile Rus halkı arasındaki sosyal sözleşmeyi zayıflatan en etkili dinamik enflasyondu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus İmparatorluğu, bütçesini dengeleyemediği için para basma yoluna gitti. Savaş öncesi yıllarda önemli bir tahıl ihracatçısı olan Rusya’da köylüler fazla tahıllarını yüksek ücret ödeyen askeri alıcılara satabiliyorlardı. Ancak, 1916 yılının sonunda enflasyonun yükselmesiyle köylüler artık kâğıt ruble karşılığında fazla bir şey satın alamayacaklarını fark etmişlerdi. Bu yüzden, tahıllarını satmak yerine hayvanlarına yedirmeye başladılar.

Burada belirtmek gerekir ki dönemin kâğıt paraları doğrudan imparatorluk hanedanlığı ile ilişkiliydi. Nitekim, Büyük Petro 500 rublelik banknotun üzerinde, Büyük Katerina ise 100 rublelik banknotun üzerine resmedilmişti. Ancak, bu büyük tarihi figürler artık eskisi kadar harika görünmüyordu. Portrelerin bulunduğu banknotlar değerini kaybederken köylüler de ödeme için bunları kabul etmemeye başladı. Tahıl stoklarının erimesiyle birlikte şehirlerde ortaya çıkan gıda kıtlığı 1917’de iki devrimle sonuçlanan ayaklanmalara neden oldu. Askerler savaşmayı bıraktı, çünkü artık maaşlarıyla hiçbir şey satın alamıyorlardı. Sonuç olarak, en azından karınlarını doyurabilecekleri köylerine dönmeyi tercih ettiler.

İktidara geldiklerinde Bolşevikler, fiyat istikrarını yeniden sağlamak için radikal bir adım atmak zorundaydı. Bu yüzden, altın para anlamına gelen yeni para birimi “chervonets” ismiyle açıkça altını referans alma fikrini benimsediler. Hatta sonrasında bir miktar altın para da bastılar.

Diğer taraftan, Rus para tarihinde inanılmaz düzeyde bir süreklilik görülmektedir. 1997’den kalma 500 rublelik banknotun üzerinde bu defa Arkhangelsk limanındaki bir anıt şeklinde yine Büyük Petro bulunuyor. Dahası, artık bu banknotun enflasyondan dolayı gözden düşmesi bekleniyor.

Sonuç olarak insanlar, vaatlerini yerine getirmedikleri zaman yetkililere açıkça kızmaya başlarlar. Bu bağlamda para, en köklü vaatlerden biri. Rusya’nın parasal entrikaları bugün sistemin vaatlerini gerçekleştirememesinin en somut işaretlerinden biri olarak ortaya çıkıyor. Böyle bir sistem ise eninde sonunda değiştirilir, çünkü halkın güvenini sağlamamaktadır. [Enflasyon, toplumsal sözleşmeyi ve hukuku göz ardı eden yozlaşmış hükümetler için yıkıcıdır.]


Bu yazı, Project Syndicate’de 23 Kasım 2023 tarihinde “Inflation Destroys Rotten Governments” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.