×
EKONOMİ

ANALİZ

Enflasyonist Ortamda Şekillenen Yeni Finansal Yapılar

İçinde bulunduğumuz dönemde enflasyon, etki düzeyleri farklı olmakla beraber, tüm ekonomileri etkisi altına almış durumda. Mevcut sistemin devamlılığının klasik yaklaşımlarla mümkün olmayacağı aşikar.
KRİPTO PARA ekosistemi mevcut katılımcıları göz önünde bulundurulduğunda oldukça yeni bir ekosistem. Bu durum katılımcıların çıkarlarının, ekosistemi şekillendirmesinde ağır bir yaptırım yükü doğurmamakta. Böylelikle emekleme aşamasında olan sistem dinamik bir şekilde her geçen gün yeni enstrüman veya yapılarla sistemin gelişim ve değişimine olanak sağlamakta. 

İçinde bulunduğumuz dönemde enflasyon, etki düzeyleri farklı olmakla beraber, tüm ekonomileri etkisi altına almış durumda. Mevcut sistemin devamlılığının klasik yaklaşımlarla mümkün olmadığı aşikar. Yaratıcı bir yıkımın arifesinde olduğumuz gözlemlenmekte. Bu şartlar altında enflasyon ve finansal getiriler arasındaki ilişki yeniden odak noktası. Birçok ülke klasik yaklaşımla yani faiz artışları ile ekonomik krizin etkilerini dizginleme yolunu tercih ediyor. Diğer taraftan her ne kadar FED şuan bir stagflasyondan söz edilemeyeceğini söylese de kitabi tanıma göre içinde bulunduğumuz dönem hem enflasyonda artış hem de iktisadi büyümedeki azalış bağlamında bir stagflasyon döneminin içerisinde bulunduğumuzu gösteriyor.

Kripto ekosistemi bu noktada yeni bir uygulama ile mevcut ekonomik sistemin kusurlarını gidermek için yine önemli bir fırsat kapısı aralamakta. “Real yield” yani reel getiri sistemi ile merkeziyetsiz finans uygulamaları hem enflasyonu hem de “getiri” oranlarını dikkate alan bir yöntem kullanmakta. 

Kısaca özetlemek gerekirse klasik uygulamalar, sınırsız arz kapasitesine sahip para birimleri üzerinden belirli faiz oranları ile getiri elde etme üzerine kurulu. Burada paranın nominal geliri her ne kadar bu belirli faiz oranı ile tespit edilmiş olsa da piyasadaki para miktarındaki artış veya azalışlara bağlı olarak paranın alım gücü artabilir ya da azalabilir; buna bağlı olarak da faiz geliri nominal getirisinden bağımsız olarak değişim gösterebilir. Özellikle içinden geçtiğimiz dönem gibi çalkantılı dönemlerde bu durum daha dikkat çekici hale gelebilir. Orta ve uzun vadeli belirsizlikler böyle dönemde sistemin işlevselliğini daha da sorgulanır hale getirebilmekte. 

Merkeziyetsiz finans uygulamalarındaki “gerçek getiri” sistemi ise mezkur klasik sistemden oldukça farklı. Burada öncelikle uygulamaya konu kripto para birimin arzının sabit olduğu bir durum söz konusu. Yani parasal genişleme veya daralmadan söz etmemiz mümkün değil veya mümkün olduğu durumlarda da parasal genişlemeden kaynaklı enflasyon miktarı önceden öngörülebilir ve hesaplanabilir. Örneğin bir kripto para birimine ait coinlerin ne kadarının piyasada kullanılabilir olduğu, toplam arz edilebilir coin miktarının ne kadar olduğu, kullanıma açılmayan coin miktarının hangi dönemlerde hangi miktarlarda kullanıma açık hale getirileceği önceden herkesin erişimine açık bir şekilde paylaşılmakta. Bu durum mevcut coinin yıllık enflasyon miktarını, herkes tarafından hesaplanabilir ve değiştirilemez şekilde sabit olarak gözlemlenebilir hale getirmektedir. 

Reel getiri sistemi içerisindeki bir diğer unsur ise paranın getirisinin faiz oranlarından farklı bir şekilde hesaplanıyor olması. Reel getiri oranları bu nedenle klasik finansal sistemden farklı olarak dinamik bir nitelik taşır. Getiri miktarını belirleyen iki temel unsur söz konusu. Bunlardan ilki klasik sistemden farksız. Coinin değişken bir oranla borç olarak verilip bunun getirisinin sisteme Coinini kilitleyen bir nevi “mudilere” dağıtılması. Şimdilik bu durum getiri miktarları için belirleyici bir unsur olsa da bunun mevcut sistemin bu yeni sisteme olan etki payının çok yüksek oluşundan kaynaklandığını unutmamak gerekir. Bu durumu katılım bankacılığı sistemine benzetmek de mümkün. Görüntüde mudarebe sistemi ile hem kar hem de zarara ortak olan katılım bankalarının oranlarını belirleyen, ekonomideki faiz oranları. Nihayetinde piyasadaki beklenti paranın asgari getirisini bu oranlar üzerinden hesaplamakta. Benzer bir durum burada da söz konusu. Buna karşın kripto ekosistemindeki gerçek getiri sisteminin asıl gelecek vaat eden kısmı onun ikinci özelliği. Bahse konu kripto uygulamasından elde edilen gelirin belli ve kayda değer bir kısmı, uygulamaya coinlerini kilitleyenler arasında paylaştırılmakta. Gerek farklı pariteler arasında yapılan al sat işlemlerinden yapılan komisyonlar gerekse para transferlerinden kaynaklanan komisyon gelirleri coinlerini reel getiri sistemine kilitleyen kişilere dağıtılarak getiri oranları belirlenmekte. Sistemdeki oranların dinamikliğini de aslında burası sağlamakta. Ne kadar çok işlem yapılırsa o kadar çok getiri elde edilebilir. Ne kadar büyük işlem hacimleri oluşursa o kadar komisyon elde edilir. Bu durumun bir sonucu olarak genişleyen piyasalar, para gelirinde de artışa neden olur. Böylelikle bir para birimi sadece itibari bir değeri olan takas aracı olmaktan çıkarak aynı zamanda bir uygulama ve bir emtia haline dönüştüğünü söylemek bile mümkün. Hatta bu durumun doğurduğu teorik kafa karışıklığını Amerika’daki tartışmalarda gözlemlemek mümkün. Birçok coinin para piyasaları regülasyonlarına mı yoksa emtia piyasası regülasyonlarına mı tabi olması gerektiği tartışılırken buna bağlı olarak olası ihlalleri hangi kurumun takip etmesi gerektiği yönünde kurumlar arasında fikir ayrılıkları yaşanmakta. 

Gerçek getiri uygulamasına dayanarak inşa edilebilecek yeni bir finansal düzenin ilk evrelerinin oldukça sancılı olabileceği aşikar; ancak sistem işlevsellik kazandıkça paranın özellikle teknolojik uygulamalar üzerinden doğrudan ekonominin genişlemesine olanak sağlayacak yatırımlara dönüşme potansiyelinin olduğunun altını çizmek gerekir. Bu potansiyel, belirli kısır döngüler içerisinde kalmış olan finansal piyasalar için de bir çıkış kapısı olarak değerlendirilebilir. 

Kripto para ekosisteminin halen daha emekleme aşamasında olan bir sistem olduğunu anlamak mevcut sistemin risk ve ödüllerini anlamak açısından oldukça önemli. Her yeni uygulama, gelecekte kilit rol üstlenme fırsatını doğursa da diğer taraftan süreç içerisinde yok olup gitme ihtimali de büyük bir risk barındırmakta. Bu nedenle özellikle bu teknolojinin ne olduğunu anlamak, bu ekosistemde zengin olma hayalleri kurmaktan çok daha önemli. Gelecekte dünya ekonomisinde önemli rol oynayacak insanların bu ekosistemden çıkma ihtimali büyük olasılık. Yine de bu insanlar, risklerini ve bu risklerin beraberinde getireceği ödülleri realist olarak hesaplayan insanlar olacak. 

ALİ SAFA KARTAL

1988 senesinde doğdu. Liseyi Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde okudu. Lise eğitimi sonrasında Sorbonne Hukuk Fakültesi’ne kabul aldı. İki yıl eğitim aldıktan sonra buradaki eğitimini yarıda bırakıp Marmara Üniversitesi İktisat bölümünde eğitimine devam etti. İktisat Tarihi anabilim dalında Osmanlı’daki ilk Fransız elçiliği üzerine yaptığı çalışması ile yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde halen devam ettiği doktora eğitiminde Osmanlı klasik döneminde kapitülasyon politikaları üzerine araştırma yapmakta.