×
AFRİKA

ANALİZ

Etiyopya Siyasi Krizinin Yansımaları

Mevcut yönetim üniter bir Etiyopya’nın inşasını hedeflerken etnik oluşumlar, federal yapıya dayalı özerkliğe vurgu yapıyor.
Etiyopya siyasetini anlamak, kimlik üzerinden değerlendirme yapmayı gerektiriyor. Zira 2021 yılına girerken Etiyopya’da ne oluyor sorusunun cevabı neden oluyor sorusunu beraberinde getiriyor ve geçmişten bugüne etnik temelli siyasete referansta bulunmayı elzem kılıyor. Kasım ayının başında Tigray’da başlayan çatışmalar ülke siyasetindeki çalkantıyı gün yüzüne çıkardı. Mayıs ayında yapılması planlanan seçimlerin koronavirüs sebebiyle önce Ağustos ayına daha sonra da 2021 yılına ertelenmesi, merkezi yönetim ve Tigray federal yönetimi arasındaki gerilimi artırdı. 

Siyasi krizin gelişiminde eylül ayında Tigray’ın yerel yönetim seçimlerini düzenlemesi ve merkezi yönetimin bu seçimi tanımaması etkili oldu. Bununla birlikte Tigray yönetimine tahsis edilen bütçe desteğinin merkezi yönetim tarafından kesilmesi de krizi tırmandıran bir diğer etkeni oluşturdu. Çatışmanın fitilini 3 Kasım 2020 tarihinde Etiyopya Milli Savunma Kuvvetleri’nin kuzey komutanlığına Tigray güvenlik güçleri tarafından düzenlenen saldırı ateşledi. Saldırı sonrasında merkezi yönetim tarafından Tigray Halkı Kurtuluş Cephesi (TPLF) terörist örgüt olarak ilan edildi. Ardından Etiyopya ordusu Tigray’ın başkenti Mekelle’de 28 Kasım 2020 tarihinde denetimi sağladı ve operasyonun sona erdiği açıklandı. TPLF yönetimi ise bu durumu bir işgal olarak değerlendirerek mücadeleye devam edeceğini beyan ederken bu husus “gerilla mücadelesi mi başlıyor” sorusunu gündeme taşıdı. Bu süreçte Birleşmiş Milletler’e göre 50 binden fazla insan Sudan’a sığınırken, 2.3 milyon insanın acil insani yardıma ihtiyacı olduğu ifade edilmektedir.

Etiyopya tarihine geriye doğru bakıldığında, 1974 yılına kadar imparatorlukla yönetilen ülkede, gerçekleşen askeri darbeyle 1991 yılına kadar sürecek olan sosyalist Derg rejimi kuruldu. 1991’de etnik temeldeki partilerin oluşturduğu Etiyopya Halkları Devrimci Demokrasi Cephesi (EPRDF), Derg rejimini sona erdirdi. Derg rejiminin yıkılmasında Tigraylılar’ın öncü bir rol oynaması, ülke yönetiminde süregelen etkinliklerinin bir nişanesiydi. 1993’te uzun mücadele sonucunda Eritre’nin Etiyopya’dan ayrılmasıyla birlikte Etiyopya’nın denize kıyısı kalmadı ve bugünkü sınırlar ortaya çıktı. Ülke bugün federal sistemle yönetiliyor. Federal sistem, Amhara, Oromo, Tigray, Afar, Benishangul-Gumuz, Harar, Somali, Gambela, Güney Ulusları ve Halkları Bölgesi ve Sidama’nın yer aldığı 10 ayrı eyalet; Addis Ababa ve Dire Dawa’da bulunan iki özel şehir yönetiminden oluşuyor.

Etiyopya’daki federal sistem etnik unsura dayanmaktadır. Federal yönetimi oluşturan koalisyonda etnik temelde kurulan partiler yer almaktadır. Bu durum ülke siyasetindeki etnik ayrışmayı yansıtıyor. Bu doğrultuda ülke siyasetinde zaman zaman etnik grupların politik hesaplaşmasının öne çıktığı söylenebilir. 2019 Refah Partisi (Prosperity Party) koalisyonu öncesinde ülkedeki iktidar koalisyonu EPRDF’ydi. Bu koalisyonu, TPLF, Amhara Milli Demokratik Hareketi (ANDM), Oromo Halklarının Demokratik Teşkilatı (OPDO) ve Güney Etiyopya Halkları Demokratik Hareketi (SEPDM) ile birlikte, koalisyonu destekleyen beş parti (Afar Ulusal Demokratik Partisi, Benishangul-Gumuz Demokratik Partisi, Somali Demokratik Partisi, Gambela Halkların Demokratik Hareketi ve Harar Ulusal Ligi) meydana getirmekteydi. 110 milyon nüfusa sahip Etiyopya’da etnik çeşitlilik oldukça fazla. Nüfusun %35’ini Oromolar, %27’sini Amharalar, %6’sını Tigraylılar oluşturmaktadır. Dini açından nüfusun %60’ını Hristiyanlar, %40’a yakınını Müslümanlar teşkil etmektedir. Şu hususun altı çizilmelidir ki, Etiyopya’da kimlik üzerindeki ayrışma din temelli değil, etnik temellidir.

2019’da EPRDF koalisyonu resmen sonlandırıldı; ANDM, OPDO ve SEPDM’nin birleşmesiyle Refah Partisi kuruldu. Tigray Halkı Kurtuluş Cephesi (TPLF) ise yeni koalisyon içerisinde yer almadı. Bu gelişme TPLF’in 1991’den itibaren ülke siyasetindeki belirleyiciliğinin azalmasına işaret etmekteydi. 1995-2012 arası dönemde Başbakanlık görevinde bulunan Tigraylı Meles Zenawi’den sonra 2012’de yardımcısı Hailemariam Desalegn göreve gelmişti. Ancak 2015 yılında başlayan Oromo protestoları sonucunda Desalegn 2018’de görevinden istifa etti. Sonrasında Oromo kökenli, mevcut Başbakan Abiy Ahmed Ali göreve geldi. Etiyopya siyaseti ve ekonomisinde reform söylemiyle yola çıkan Abiy Ahmed Ali, Eritre’yle barış anlaşması imzaladı ve serbest piyasa ekonomisine geçiş politikalarıyla öne çıktı. Özellikle Eritre’yle imzalanan barış anlaşması sonucunda Abiy Ahmed Ali’nin Nobel Barış Ödülü alması popülerliğini artırdı. TPLF’in bu barış anlaşmasını Tigray’a karşı bir hamle olarak değerlendirilmesinin bugünkü siyasi sürece etkisi yadsınamaz.

Etiyopya siyasetinde esas tartışma merkezileşme ve federalleşme üzerinedir. Mevcut yönetim üniter bir Etiyopya’nın inşasını hedeflerken, etnik temeldeki yaklaşımlar federalist minvalde özerkliğe vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla mevcut atmosfer içerisinde her bölgenin kendi sosyal ve kültürel yapısından hareketle eşitlik temelinde bir siyasi yaklaşımın inşası Etiyopya’nın siyasi geleceği için kritik bir önem taşıyor. Eşitlikçi anlayıştan uzak, etnik sistem odaklı bir federal yapının varlığı her daim ülke siyasetini kırılganlaştırma kapasitesi taşıyacak ve gelecekte Tigray’ın dışında diğer bölgelerde benzer siyasi krizlerin yaşanması ihtimalini barındıracaktır. Etiyopya anayasasının 39. maddesine göre eyaletlerin ayrılma ve özerklik hakkının bulunması da zaten yasal çerçevenin ayrılıkçı gelişmelere imkan tanıdığını göstermektedir.

Bu süreçte Etiyopya, Mısır ve Sudan arasında baraj sorunu ve Faşka bölgesindeki sınır anlaşmazlığının gündeme gelmesi manidar ve bu husus Etiyopya siyaseti üzerinde ayrı bir baskı oluşturuyor. Öte yandan Etiyopya’daki durumun bölge genelinde bir soruna dönüşme değerlendirmeleri de yapılıyor. Nitekim bu bağlamda Sudan yönetimi, söz konusu çatışmalar sonrasında Sudan’a yoğun sığınmacı akımı olduğundan tarafların soruna çözüm bulmasını beklemektedir. Dolayısıyla içerde yaşanan siyasi kriz, Etiyopya dış ilişkilerinin yönetimi için belirleyici bir etki niteliği taşımaktadır.

Sonuç olarak, ertelenen Etiyopya seçimlerinin 5 Haziran 2021 tarihinde gerçekleştirileceği açıklanmıştı. Tigray’daki durum halihazırda Etiyopya yönetimi açısından kontrol altına alınmış gözükse de ülke siyasetindeki gerilim, seçim sathında da devam edecek gibi görünüyor. Tarafların itidalli bir şekilde milli diyalog yaratma çabalarıyla birlikte çok açık bir şekilde Etiyopya, ilerleme yolunda kapsayıcı bir siyasete ve uzlaşmaya ihtiyaç duyuyor. Etiyopya Afrika’nın sömürgeleştirilmemiş kadim bir ülkesi. Tarihsel düzlemde kolonyal anlayışa karşı durabilen bir ülkenin, bugün devlet düzenini sarsan böyle bir krizle karşılaşması, kimlik üzerinden gelişen siyasi ayrışmaların ne denli ağır sonuçlar üretebildiğinin somut bir yansıması. Etiyopya’nın bu sancılı sürecinin ülke siyasetinde neyi nasıl değiştireceğini ise hiç şüphesiz zaman gösterecek.

HAKAN AYDIN

2011 yılında Beykent Üniversitesi İ.İ.B.F. Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2013’te Harp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisansını bitirdi. Doktora eğitimini Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Halen Kırklareli Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olan Aydın, Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevini yürütmektedir.