×
ARAP DÜNYASI

ANALİZ

Fas Siyasetinin Dönüşümü -II

Fas AK Partisi için sonun başlangıcı, 2016 seçimlerinde elde ettiği zaferdi. 2002’den itibaren halkın önemli bir kesimi için bir umut kaynağı haline gelen parti, 2016 seçimleri sonrasında attığı adımlarla "yıllar geçtikçe sisteme uyum sağlayan bir parti" imajı çizmeye başladı.
FAS'TA İSLAMİ HAREKETLERİN 2011’de yaşanan Arap Baharı eylemlerine kadar yaşadığı tarihsel sürece baktığımızda; ilk olarak izin süreci, daha sonra hızlı bir sisteme kabul edilme ve hızlı bir yükseliş dönemleri birbirini takip etmiştir. Özellikle 2007 seçimlerinde Fas Ak Parti’sinin (PJD) gösterdiği başarı, dikkatleri kendi üstüne çekmesine neden oldu. Ancak tüm dünyanın Fas Ak Partisi’ne asıl ilgisi Fas’ta yaşanan Arap Baharı eylemleri sonrası, Anayasa değişikliği süreci ve ardından Parti'nin 2011’de yapılan seçimlerden büyük bir zaferle ayrılmasıyla başladı. Bu yazı serimizin birinci bölümünde 2007 seçimlerine kadar gelen süreçte Ak Parti’nin gelişimini inceledik. İkinci yazımızda ise Ak Parti’nin yükselişini ele alacağız.

2007 seçimleri sonrası PJD, kendisi için önemli bir siyasal karar verme eşiğiyle karşı karşıya kaldı. Bir tarafta az da olsa başarı kazanıldığını savunan partinin genel sekreteri Osmani, diğer tarafta ise partinin izole edilmeye çalışıldığı ve sistemin engellemeleri yüzünden beklenenden daha düşük oy aldıklarını savunan karizmatik lider Benkiran bulunmaktaydı. Parti bu karar sürecinden çok fazla zarar almadan çıktı ve tartışmalar sonrası partinin başına Benkiran geçti. 

Fas krallığı ise bu seçimlerden önemli bir ders çıkardı. PJD'nin önlenemez yükselişinin en önemli nedeni; insanların eski partilerden bir kaçış, bir umut olarak PJD'ye oy vermiş olmalarıydı. Bu durumun önüne geçmek amacıyla Krallık, PJD'nin karşısında yarışacak, insanların güvenebileceği yeni, modern, güçlü partilerin olması gerektiğine karar verdi. Bu doğrultuda eski İçişleri bakan yardımcısı ve kralın arkadaşı Fuad El Himma görevinden istifa ederek PAM'ı (Asalet ve Çağdaşlık Partisi) kurdu. Daha sonra da bağımsız adayları ve küçük partileri bünyesine katarak bir anda PJD'nin karşısında en büyük rakip olarak çalışmalarını yaptı. Aslında bu durum sadece PAM ile de sınırlı kalmadı. Fas’ın köklü partileri olan İstiklal Partisi ve VI. Muhammed’in babası Kral II. Hasan’ın eniştesi ve başbakanlığını yapan Ahmed Osman’ın kurucusu olduğu Milli Bağımsızlar Partisi (RNİ) gibi partilerin de eski gücünü kazanması; böylece bu partilerin devreye girmesiyle Krallık, siyasi arenada gücün dengelenmesi politikasını gerçekleştirdi. Sonuçta Fas’ta siyasi ortam 2012’de yapılması planlanan seçimlere hızlı bir şekilde hazırlık yapmaya yöneldi.

Normal takvime göre 2012 yılında yapılması planlanan genel seçimler, Arap Baharı protestolarının Fas’ta etkisini göstermesi nedeniyle erkene çekildi ve 2011 yılında gerçekleşti. 2011 yılının başında başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Kuzey Afrika’da etkisini gösterdi ve Arap Baharı protesto gösterilerinin Fas’ta 20 Şubat Hareketi altında karşılık bulmasına neden oldu. Bu protesto gösterileri ve protestocuların taleplerine Fas Krallığı yönetimi hızlı cevap verdi. Kral, yaptığı açıklamalarla halka gerekli çalışmaların başlatıldığını belirtti. Hazırlanan yeni anayasa değişiklikleriyle birlikte, güçler ayrılığı ilkesini daha kalıcı hale getirdi ve yargının bağımsızlığını güçlendirdi. Ayrıca, Kral hükümet yetkilerinin önemli kısmını Başbakanlığa devretti ve Başbakan’ın yetkilerini arttırdı. Burada önemli olan nokta, protesto gösterilerinin de ana noktası, seçilmiş kişilerin yetkilerinin artırılmasıydı. Çünkü daha önce birçok kez Kral, atanmış kişileri Başbakanlık görevine getirerek seçilmiş kişileri pasifize etti.

Yeni anayasanın kabul edildiği referandum sonrası değişen kurumların yeni sistemle yönetilmesi amacıyla Kasım’da yapılmak üzere seçim kararı alındı. 25 Kasım’da yapılan bu seçimlerde Fas’ın İslamcı partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi büyük bir zafer elde etti. İslamcı bir partinin seçimleri kazanması ve hükümeti kurma görevini almasının ardından, ikinci bir Fas istisnası mı oluyor? tartışmaları başlattı. Bu istisnaya göre, uzun yıllar yasaklı olan İslami hareket hükümeti kurma görevi aldı ve Fas’ı beş yıl yönetme gücüne kavuştu. Adalet ve Kalkınma partisi oyların 27.08’i alarak, 395 sandalyeye sahip mecliste sandalyelerin 107’sini kazandı. Bu süreçte seçimlere katılım anayasa referandumu sonrası düştü ve 45.40’a kadar geriledi. Değişen Anayasa ile Kralın hükümeti kurma görevini Adalet ve Kalkınma partisi liderine vermesi büyük bir değişimin göstergesiydi. Fas siyasi tarihinde bu bir ilkti.

PJD'nin seçilmesiyle birlikte, Benkiran'in ismi de çok fazla duyulmaya ve ön plana çıkmaya başladı. Krallık bu esnada PJD ile çalışma stratejisini, partiye direkt olarak bir engel koymamaya çalışarak planladı. Ancak, PJD’nin popülaritesini artıracak faaliyetlere de çok fazla alan açmadı. Özellikle de Benkiran'in kendisine avantaj ve popülarite sağlayacağı çalışmaları da kendi hanesine yazmasının önüne geçti. Bu nedenle, direkt olarak halka olumlu etki yapacak faaliyetler krallık yönetimi tarafından organize edildi ve faaliyete geçirildi. Bu faaliyetlerin en başında kalkınma projeleri, yatırımlar ve diplomatik başarılar geliyordu.

Krallıkla PJD'nin bu ortak yönetimi altında PJD'nin stratejisi, ellerine gelen hükümeti kurma ve dolayısıyla devleti yönetme fırsatını değerlendirmek ve yapılacak olumlu çalışmaları kendi hanesine yazdırmak oldu. Bu nedenle Benkiran konuşmalarında, Krallıkla herhangi bir sorunlarının olmadığı, ülkede bazı şeylerin yavaş ilerlediği ancak olumlu yönde gittiği şeklinde mesajlar verdi. Ancak Krallık tarafına bakıldığında, Kralın özellikle de 2013 yılından sonra PJD'yi çok açık bir şekilde eleştirmeye başladı; PJD'nin hem gündeminin ve faaliyetlerinin yanlış olduğunu hem de kaynakların yanlış kullanıldığını birçok kez belirtti. Ek olarak Kral VI. Muhammed’in, hükümetin odaklanması gereken meselelerin ekonomi ve eğitimle ilgili meseleler olduğunu kamuoyuna yansıtıp, hükümetten memnun olmadığı ve eski hükümeti övdüğü de görüldü. PJD aynı zamanda koalisyon ortağı olan İstiklal Partisi ile de sorunlar yaşadı; İstiklal Partisi’nin hükümetten çekilmesiyle de sıkıntıya düştü ve ülkede yaşanan problemlerin üstesinden gelemiyormuş izlenimiyle karşı karşıya kaldı.

Benkiran iktidara geldiğinde önüne hedef olarak yolsuzlukla mücadele ve yüksek işsizlik oranını düşürmek gibi insanlara umut olacak konuları koydu. Ne var ki bu hedefler konusunda kayda değer bir başarı gösteremeyince toplum nezdinde sosyal konulara çözüm üretemeyen, işsizlik konusunda ve yolsuzluk konusunda ilerleme kaydedemeyen bir hükümet izlenimi verdi. Aslında Benkiran yönetiminde her şey olumsuz da değildi. Örneğin, 2015 yılında tarımda yaşanan bolluk ve petrol fiyatlarındaki düşüşün avantajını kullanmasını bildi. Bu avantajlar kendisine 2016 yılında yapılacak seçim sürecine umutlu bir şekilde girmesini sağladı. Bu koşullar altında Adalet ve Kalkınma Partisi 7 Ekim 2016’da yapılan genel seçimlerde oy oranını artırarak seçmen desteğini yüzde 31,65’e çıkardı, milletvekili sayısını da 125’e yükseltti. Bu sonuçlarla yeni anayasa gereği Kral, hükümeti kurma görevini Adalet ve Kalkınma partisi lideri Benkiran’e vermek zorunda kaldı. Ancak Benkiran’ın yükselen profilinden ve devamlı oy oranını artıran partisinden rahatsızlık duyan Kral hükümeti onun kurmasını istemiyordu. 

Bu sebeple saraya yakınlığıyla bilinen ve güçlü muhalif partileri bölmek amacıyla kurulan PAM, PJD’nin hükümeti kuramaması için Benkiran ile hiçbir şekilde ittifak yapmayacağını açıkladı. Fas’ta hükümetin kurulması ve güvenoyu alabilmesi için 198 sandalyeye ihtiyaç duyulmaktaydı. Krala yakınlığıyla tanınan Faslı milyarder siyasetçi Aziz Ahannuş (Akhannouch)’un partisi RNI (Rassemblement National des Indépendants / Milli Bağımsızlar Birliği) de Benkiran ile hükümet kurma çalışmalarına katılmayacağını belirtince sistem tıkandı. Sonuçta 6 ay içerisinde hükümeti kuramayan Benkiran’dan hükümeti kurma görevi geri alındı. Ardından bu görev Adalet ve Kalkınma Partisinin diğer önemli bir ismi Saadettin Osmani’ye verildi. Benkiran ile hükümet kurma çalışmalarına katılmayan diğer partiler, Osmani’yi desteklediklerini açıklamalarıyla yeni hükümet kurulabildi.

Bu durum PJD içinde iki türlü sıkıntı doğurdu. İlk olarak Benkirane gibi siyasi karizma sahibi, parti içinde önemli bir ismin pasifize edilmesi ve Osmani’nin de bu görevi direkt olarak kabul etmesi parti içinde çatlak sese neden oldu. İkinci olaraksa, 2002’den itibaren halkın önemli bir kesimi için PJD farklı ve yeni bir parti olarak bir umut kaynağı haline gelmişken yıllar geçtikçe sisteme uyum sağlayan bir parti olarak görülmeye başladı ve insanların umudunu kırdı. PJD’nin de diğer partilerden herhangi bir farkının olmadığını, sadece iktidar olabilmek adına diğer partilerle ortaklık kurduğunu görmeleri, halk nezdinde Adalet ve Kalkınma Partisine karşı bir mesafe ve soğukluk oluşmasına neden oldu. 

BURAK YETİMOĞLU

1991 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitim hayatına 2014 yılına kadar İstanbul’da devam etti. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bitirdi. YLSY bursu kapsamında Fransa'da 1.5 yıl dil eğitimi aldı. Yüksek Lisans için Fas'ta bulundu. Çift diploma programı kapsamında Sciences-Po Aix Fakültesi'nde Yüksek Lisansını tamamladı. Halen Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam ediyor. İlgi alanları, Kuzey Afrika, Fas , Dini Kurumlar, Fransa İslamı ve Fransa’da yaşayan müslüman azınlıklardan oluşmaktadır.