×
ABD

ANALİZ

Federalist Topluluk: Amerikan Distopyasının Mimarları

Federalist Hukuk ve Kamu Politikası Araştırmaları Derneği, nam-ı diğer Federalist Topluluk. Bir hane adı olmaktan uzak, ancak ABD hükümeti içinde neredeyse benzersiz bir güce sahip bir organizasyon.
HAZİRAN AYI, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’nin tarihi ve hatta ülkenin kendi tarihi açısından kritik aylardan biriydi. Birkaç gün içinde mahkeme, polis memurları hakkında Miranda ihlalleri nedeniyle dava açılmasına engel oldu; zaten geniş kapsamlı olan silah hakları yorumunu daha da genişletti; din eğitimi konusunda kilise ve devlet ayrımını daralttı. Son olarak da Roe & Wade kararını bozarak kürtaj hakkını ortadan kaldırmak suretiyle mahremiyet haklarını ve Roe kararının üzerine inşa edilen “kişinin kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkını” aşındırdı.

Yüksek Mahkeme'nin kararları karşısında çileden çıkan, ürken ve dehşete düşen milyonlarca insan, bu kararların sorumluluğunu farklı kişilere yükledi. Bazıları doğrudan, kendi gündemlerini hayata geçirmek için emsal yargı kararlarını bir kenara bırakan muhafazakar yargıçları suçladı. Bazıları Donald Trump, Mitch McConnell gibi bu yargıçları aday gösteren, onaylayan Cumhuriyetçileri suçladı. Kimileri de bu tür sonuçların ortaya çıkacağına dair uyarı işaretlerini dikkate almayan ve yaklaşan tehditleri önlemek için bir şeyler yapmayan etkisiz Demokratları sorumlu tuttu.

Tüm bu suçlamalar arasında, mahkemenin son kararlarına itiraz eden bazı çevreler, bu gelişmelerden özellikle bir örgütü sorumlu tuttu: Federalist Hukuk ve Kamu Politikası Araştırmaları Derneği. Bir hane adı olmaktan uzak, ancak ABD hükümeti içinde neredeyse benzersiz bir güce sahip bir organizasyon.

Federalist Topluluk, 1980'lerde Yale ve Chicago gibi üniversitelerdeki elit Amerikan hukuk fakültelerinde eğitim gören muhafazakar öğrenciler için bir münazara topluluğu olarak başladı.

Başlangıçta, örgütün temel amacı, üniversite kampüslerindeki muhafazakarlara, yasaların aşırı liberal yorumlarına karşı argümanlar geliştirmeleri için alan sağlamaktı. Federalist Topluluk, bu noktada “metinselcilik” veya “otantiklik” olarak adlandırılan bir yaklaşımı benimsedi. Bu yaklaşım, yasaları, ifadelerinin açık anlamına ve kabul edildikleri sıradaki anlaşılma biçimine dayanarak yorumlamayı savunuyordu.

Ancak başka birçok grup ve topluluğun da faaliyete başladığı Reagan döneminde, Federalist Topluluk hızla kampüs tabanlı muhafazakar bir tartışma grubu olmanın ötesine geçti. Birkaç on yıl içinde, NRA, Aile Araştırma Konseyi, Miras Vakfı ve diğerlerinin yanı sıra, Federalist Topluluk, üyeleri sayısız nüfuzlu yargıç, avukat ve akademisyenden oluşan, güçlü bir politik etkiye sahip, geniş bir toplumsal ağ haline geldi.

Kâğıt üzerinde, örgüt hala “yasama için lobi yapmayan, politik pozisyonlar almayan veya kamu hizmeti için adaylara referans desteği sunmayan,” sadece yasal bir münazara topluluğu olduğunu iddia ediyor. Gelinen noktada bu iddialar gerçekçi durmuyor. Yıllar geçtikçe, Federalist Topluluk Amerikan yargısını etkileyen tek ve en güçlü kurum haline geldi.

Federalist Topluluk, Ronald Reagan'dan başlayarak her Cumhuriyetçi yönetimle sıkı ve kapsamlı ilişkiler geliştirdi. Topluluk ve Cumhuriyetçiler, Cumhuriyetçi yönetim dönemlerinde Federalist Topluluk üyeliğini adli atama için neredeyse bir ön koşul haline getirerek yargı alanına uzanan siyasi bir koridor oluşturdu. Şu anda Yüksek Mahkemede bulunan ve Cumhuriyetçilerin atadığı altı yargıcın tamamı, tıpkı Trump tarafından atanan hemen tüm federal yargıçlar gibi Federalist Toplulukla bağlantılı isimler.

Topluluğun başkan yardımcısı Leonard Leo, Yüksek Mahkemenin muhafazakar çoğunluğunu oluşturmaktan sorumlu belki de en etkili isim. Mahkemedeki altı muhafazakar yargıcın hepsinin onaylanmasında etkili bir rol üstlendi. Trump'ın üç Yüksek Mahkeme atamasının her biri için aday listelerini o hazırladı. Başkan Trump ve George W. Bush'un atamaların onaylanması konusunda strateji oluşturmalarına yardımcı oldu. Leo'nun Cumhuriyetçi adaylık süreci üzerindeki yetki ve inisiyatifi o kadar genişti ki, Beyaz Saray'ın süreç için Leo'ya “dış destek sağladığı” bile söylendi.

Federalist Topluluk, adını ülkede güçlü bir merkezi hükümeti savunan Amerika'nın kurucu isimlerinden almasına rağmen, orijinal Federalistlerin görüş ve felsefesine yalnızca gevşek bir bağlılık gösteriyor. Bu ilk Amerikan devlet adamları - James Madison, Alexander Hamilton ve John Jay - genellikle ABD Anayasasında önerildiği gibi güçlü bir federal hükümet için tartışmalar yürüttüler. Daha güçlü eyalet devletlerini ve nispeten zayıf bir federal hükümeti savunan Patrick Henry ve Thomas Jefferson gibi isimler onlara karşı çıktı.

Bu Federalist/Anti-Federalist ayrımı, günümüzün liberal-muhafazakar ayrımıyla tam olarak örtüşmez. Modern Federalist Topluluk, temel ilkelerden çok güncel siyasetin bir ürünüdür.

Federalist Topluluk ve üyeleri, muhafazakar gündeme uygun olduğunda, eyalet devletlerinin gücünü sınırlandırıyor. Ancak diğer zamanlarda, eyalet devletlerinin haklarının güçlü savunucuları olarak hareket ediyor. Bu, kadınların kürtaj hakkını fiilen ortadan kaldırmak pahasına yetkiyi devletlere geri verdikleri kürtaj konusundaki son kararlarda görülebilir.

Federalist Topluluğun sözde “metinselliğe” bağlılığı, tutarlı ve kapsayıcı bir siyasi ilkeler dizisinin bağımsız bir savunuculuğunu yapmaktan ziyade, büyük ölçüde muhafazakar çıkarların hayata geçirilmesine ilişkin bir yöntem olarak işlev görüyor. Topluluk, yargı erkini NRA, Dini Sağ ve Cumhuriyetçi koalisyonun mevcut diğer ortaklarının gündemlerini topluma dayatmak için kullanıyor. 

Senatör Sheldon Whitehouse (D-RI), büyük Cumhuriyetçi bağışçıların her yıl milyonlarca dolarlık “kara parayı” Federalist Topluluğa “düzenleme karşıtı, sendika karşıtı ve çevre karşıtı gündem” dediği şeyi zorlamak için nasıl akıttığını belgeledi. Dolayısıyla tüm gücü ve etkisine rağmen, Federalist Topluluk birçok açıdan bir dizi sağcı gündemi uygulamak için bir araç işlevi görüyor.

Bir araç olarak Topluluk, muhafazakarlar açısından son derece faydalı bir işlev üstlenmektedir. 2018’de Federalist Topluluğun yıllık Washington DC galasında konuşan Cumhuriyetçilerin Senato lideri Mitch McConnell, “yargıyı gelecek için mümkün olduğunca en iyi şekilde dönüştürme” konusunda kendisinin ve Federalist Topluluğun yaptığı çalışmalardan övgüyle söz etti.

Gittikçe daha otoriter ve komplocu bir noktaya savrulan Cumhuriyetçi Parti, (en açık şekilde geçen 6 Ocak'ta yaptığı gibi) çok savunduğu vatanseverliğin içini boşaltmaya ve onunla dalga geçmeye devam ederken Federalist Topluluk, güçlü bir federal hükümet savunuculuğu ile bireysel hakların sorgusuz kabulünü birleştirilen orijinal Federalistlerin ilkelerine ihanet ediyor. Federalist Topluluk, Cumhuriyetçilerin temel muhafazakar gündemini yargı sistemi aracılığıyla uygulamaya devam ettikçe, bireysel hakların devam eden erozyonu muhtemelen tarihe örgütün en önemli mirası olarak geçecek.


Bu yazı al-Jazeera’da 29 Haziran 2022 tarihinde “The Federalist Society: Architects of the American dystopia” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak çevirilen metinde editoryal düzenleme yapılmıştır.

CHRISTOPHER RHODES

Harvard Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi