×
AVRUPA

ANALİZ

İtalya'daki Siyasi Kaos Avrupa İçin Ne Anlama Geliyor?

İtalya Başbakanı Mario Draghi önceki Perşembe günü istifa ederek görevi Cumhurbaşkanına teslim etti ve 17 aylık bir görevden sonra ulusal birlik hükümetine son verdi.
İTALYA ŞİMDİ BELİRSİZ bir siyasi geleceğe doğru ilerliyor. Başbakan Mario Draghi, (neredeyse tam on yıl önce Avrupa'yı egemen borç krizinden çıkarmak için "ne gerekiyorsa" yapma sözü vererek Euro Bölgesi'ni kurtaran Avrupa Merkez Bankası eski başkanı) İtalya'yı şu anki sıkıntılı dönemden kurtarma umudunu yitirdi. İtalya, şimdi pandemi döneminden kalan insani ve ekonomik kayıpların yarattığı fırtınaları ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin yol açtığı enerji ve güvenlik krizlerini artık başka bir sorumluyla aşmak zorunda. Draghi, İtalya’da Eylül ayı sonunda düzenlenecek ulusal seçimlere kadar görevde kalacak.

Ernest Hemingway'in sözleriyle, Draghi koalisyonunun düşüşü önce yavaş yavaş, sonra aniden geldi. Şubat 2021'de hem sol hem de sağın desteğiyle bir hükümet kurmayı kabul etti. Büyük partilerin çoğu, COVID-19'un yarattığı krizi ve AB'den acil yardım ihtiyacını kabul etti. Merkez sol Demokrat Parti, düzen karşıtı popülist Beş Yıldız Hareketi, popülist ateşli Matteo Salvini'nin sert çekirdekli milliyetçi Lig’i ve eski başbakan Silvio Berlusconi'nin Haydi İtalya'sı koalisyona imza attı.

Geçtiğimiz 17 ay boyunca koalisyon içinde keskin nişancılık, Draghi'nin yönetimini zorlaştırdı, ancak Brüksel'den yardım fonu alma ihtiyacı ve yeni seçimlerin kaosa yol açacağı korkusu işleri yolunda tuttu. Gelecekteki bir seçimi kazanabileceklerine inanan sağcı partilerin liderleri, ulusal bir seçimin en geç bahara kadar yapılması gerektiğini biliyorlardı.

Ancak Haziran ayında koalisyon dağılmaya başladı. Beş Yıldız Hareketi içinde ve ardından Beş Yıldız ile Lig arasında giderek artan çatlak, karşılıklı ültimatomlara yol açtı. Beş Yıldız, hükümeti terk etmekle tehdit ettiğinde, Draghi'nin daha dar bir koalisyonla başbakan olarak devam edeceği umudu vardı. Ancak Lig ve Haydi İtalya, devam eden desteklerinin karşılığının bir ulusal birlik koalisyonu yerine daha sağcı bir hükümet olması gerektiği konusunda ısrar edince Draghi istifa etti.

Bu karışıklık İtalya için korkunç bir zamanda geldi. Eylül’deki seçimler, uzun yıllardır ilk kez genellikle bütçeyi geçirmek için ayrılan bir dönem olan sonbaharda gerçekleşecek. Öte yandan aynı dönemde İtalya'nın, AB'nin pandemi yardım fonundan vaat edilen 200 milyar avroluk hibe ve kredi karşılığında talep ettiği reformları uygulayabilmesi için bütçeyi geçirmesi gerekiyor. İtalya Cumhurbaşkanı, Eylül seçimleri öncesinde parlamentoyu feshettiği için bu süreç artık ertelenecek. Enflasyonla mücadele etmek, Rusya'nın enerji kaynakları olmadan zorlu bir kışı atlatmanın yollarını aramak ve enflasyonla mücadele ederek tüketicilere yardım etmek yerine, İtalya'nın liderleri siyaset yapacak, hakaretlerde bulunacak ve siyasi tehditler savuracak. Oylar sayıldıktan sonra bile yeni hükümeti kurmak ve işler hale getirmek haftalar alacak.

Bu kaostan en çok kim yararlanacak? Şimdilik anketler, İtalya’da bir sonraki hükümeti, sağcı partilerinden oluşan bir ittifakın kuracağını gösteriyor. Salvini'nin Lig'i ve Berlusconi'nin Haydi İtalya'sı masada olacak. Ancak en büyük kazanan, muhtemelen, Draghi'nin hükümetini desteklemeyi baştan reddeden milliyetçi parti İtalya’nın Kardeşleri olacak.

Bu da İtalyanların Giorgia Meloni'yi ilk kadın başbakan olarak seçmenin eşiğinde oldukları anlamına geliyor. 45 yaşındaki Meloni, başbakan olarak yerini almayı umduğu adamdan neredeyse 30 yaş daha genç ve hükümet deneyimi sınırlı, ancak sağcı fikirleri derinlere kök salmış durumda. Bir genç olarak, faşist lider Benito Mussolini'den ilham alan bir parti olan İtalyan Sosyal Hareketi'ne katıldı. Sağcı Ulusal İttifak'ın bir üyesi olarak 2008'de Berlusconi liderliğindeki hükümette Gençlik Bakanı oldu. Devlette sahip olduğu tek görev olan bu bakanlığı üç yıl boyunca sürdürdü.

2014 yılında yoğun göçmen karşıtı İtalya’nın Kardeşleri’nin kurucu üyesi oldu. “Tanrı, anavatan ve aile” savunması ve göçmenleri dışarıda tutma vaatleri muhtemelen kampanya konuşmalarında yer alacak. Avrupa'daki konumu çok daha nüanslı olacak. Geçmişte, AB anlaşmalarının değiştirilmesi ve İtalyan yasalarının AB kurallarının yerine geçmesi gerektiği konusunda ısrar etti. Ancak İtalya'nın AB'den çıkmasını hiçbir zaman desteklemedi. Avrupa parasının İtalya'nın toparlanması için çok önemli olduğu bir zamanda, “Brüksel bürokratlarına” ara sıra yaptığı tanıdık atıflara rağmen, partisinin Avrupa şüpheciliğine karşı çıkması muhtemel. Draghi, Avrupa'ya hükümetinin rekabet yasalarını serbestleştireceğine ve vergi kurallarını yeniden yazacağına söz verdi. Meloni, bir sonraki hükümetin bu sözlerin bazılarını yerine getirmeye istekli olmaması halinde, İtalya'nın AB fonlarında büyük kesintilerle karşılaşacağını biliyor. Meloni'nin de AB'nin Ukrayna'yı destekleyen fikir birliğini bozması olası değil. O da Rusya'nın işgalini kınadı ve Draghi'nin Ukrayna'ya silah ve silah dışında başka destek sağlama çabalarını destekledi.

Giorgia Meloni'nin başbakan olma hedefi kesin değil. Sağ partiler arasındaki iç çekişmeler ve kamuoyundaki keskin seçim dönemi dalgalanmaları hala işleri alt üst edebilir. Ancak İtalya'nın bir sonraki başbakanı, Mario Draghi'nin kriz yönetimi deneyimine veya problem çözmenin parti siyasetini aşması gerektiğine dair eğilimine sahip olmayacak. Bu, siyasi kargaşaya fazlasıyla aşina olan bir ülke için kötü haber.


Bu analiz, TIME’da, 23 Temmuz 2022 tarihinde, “What Italy's Political Chaos Means for Europe” başlığıyla yayımlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.

IAN BREMMER

TIME'da dış ilişkiler yazarı ve genel yayın yönetmeni. Siyasi risk danışmanlığı yapan Eurasia Group'un ve ayrıca GZERO Media'nın başkanı. Columbia Üniversitesi Uluslararası ve Halkla İlişkiler Okulu'nda uygulamalı jeopolitik dersleri veriyor. En son yayınlanan kitabı Krizin Gücü.