×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Kolombiya Seçimleri: Tarihi Tercih

Eski bir gerilla olan Gustavo Petro, seçim kampanyası döneminde Kolombiya'nın ekonomik sistemini dönüştürme sözü vermişti. Şimdi Devlet Başkanı olarak sermaye ve iş dünyasını endişelendiriyor.
KOLOMBİYA'DA YAPILAN cumhurbaşkanlığı seçimlerini ülke tarihinde ilk solcu cumhurbaşkanı olacak olan Gustavo Petro kazandı. Eski bir gerilla olan Petro’nun zaferi, Kolombiya’nın muhafazakar seçkinleri için ağır bir yenilgiye işaret ediyor. Zira Gustavo Petro, Kolombiya tarihindeki ilk solcu başkan olurken Yardımcısı Francia Marquez ise ilk Afro-Kolombiyalı Başkan Yardımcısı olarak tarihe geçti.

Resmi sonuçlara göre Petro oyların % 50,5'ini alarak başkan seçildi. Rakibi 77 yaşındaki popülist işadamı Rodolfo Hernandez ise oyların % 47,3'ünü aldı. Hernández, birkaç saat içinde kısa bir video mesajıyla yenilgiyi kabul etti. Kolombiya Ulusal Sekreterliği, Petro'nun 11.248.779 oyla zaferini ve Hernández'in 10.532.578 oyla ikinci sırayı aldığını doğruladı. Böylelikle Petro’nun aldığı yaklaşık 11.3 milyon oy Kolombiya seçim tarihinin en yüksek oy oranı olmuş oldu. 

Petro’nun zaferi, Latin Amerika'nın en kalabalık 3. ülkesi olan, 50 milyon insanın yaşadığı ve 4. en büyük ekonomiye ev sahipliği yapan Kolombiya’da tarihi bir kırılmaya karşılık geliyor. Dolayısıyla bu durum, Kolombiya'nın daha önce gördüğü her şeyden farklı yeni bir hükümet modeli anlamına geliyor. Seçim sonucu, sadece bir başkanın tercih edilmesine işaret etmiyor. Aynı zamanda, onlarca yıldır çoğunlukla yerleşik seçkinlerden oluşan ılımlı ve muhafazakar politikacılar tarafından yönetilen Kolombiya için büyük bir değişimi temsil ediyor.

1980'lerde M-19 gerilla grubunun bir üyesi olan ve yasadışı silah bulundurmaktan tutuklanan Petro, sonrasında Bogota'da senatör, kongre üyesi ve belediye başkanı olarak görev yaptı.

Eski bir gerilla olan Gustavo Petro, seçim kampanyası döneminde Kolombiya'nın ekonomik sistemini dönüştürme sözü verdi. Bu bağlamda sermaye ve iş dünyasını endişelendiriyor. Petro'nun politika önerileri arasında, ihracat gelirinin yaklaşık yarısı petrol ve kömüre dayanan bir ülkede; petrol arama, açık ocak madenciliği ve hidrolik kırmanın yasaklanması yer alıyor. Ülkenin bunun yerine imalat ve tarıma odaklanması gerektiğini söylüyor.

Financial Times'a verdiği bir röportajda; yeni politika önerileri için “Kolombiya'da 4.000-5.000 kişiyi etkileyecek, ancak sosyal adaleti getirecek, üretimi teşvik edecek ve bize ihtiyacımız olan para kaynağını verecek” dedi. Yani ultra-zengin bir kesime özel bir servet vergisi tasarladığını açıkladı.

Elbette Petro'nun Kolombiya'nın ekonomik modelini elden geçirmeye yönelik radikal açıklamaları yatırımcıları korkutuyor. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl Peru'da yapılan seçimlerde olduğu gibi Kolombiya'dan da önemli bir sermaye kaçışı görebiliriz. Orta vadede, Moody's ve Fitch derecelendirme kuruluşları Kolombiya'nın notunu daha da düşürebilir.

Petro’ya göre ise bu radikal ekonomik uygulamalar sayesinde Vergi reformu planları, esas olarak şirket temettülerine, açık deniz varlıklarına ve büyük kırsal mülklere vergi uygulayarak yılda en az 10 milyar dolar artırmayı hedefliyor. 

Gençler, Muhafazakar Kolombiya’yı Solcu Petro’ya teslim etti

Gustavo Petro, Latin Amerika'daki politik olarak en muhafazakar toplumlardan biri olan Kolombiya’nın ilk solcu başkanı oldu.
Petro, Kolombiya tarihinin en büyük, en gürültülü ve muhtemelen en öfkeli genç seçmenleri tarafından seçildi. Özellikle Uribe ile yakın çalışan mevcut başkan Duque’ye karşı uzun zamandır derin sosyal ve ırksal eşitsizlikle bölünmüş Kolombiya’nın dönüştürülmesini talep eden kitleler tarafından desteklendi.

Uzun yıllar sağcı hükümetlerin yönetimine şahit olan bugünün Kolombiya genç nesli, %10 yıllık enflasyon, %20 genç işsizlik oranı ve %40 yoksulluk oranıyla boğuşuyor. Birçoğu, fırsat vaat eden ancak çok az şey sunan onlarca yıllık liderlerle hayal kırıklığına uğradı. 

Şu anda 28 yaşında veya daha genç olan yaklaşık 9 milyon Kolombiyalı seçmen, oy kullanan seçmenlerin dörtte birine karşılık geliyor.  Huzursuzlar, yüksek öğrenim ve iyi iş vaatleri arasında büyüdüler, mevcut beklentilerle hayal kırıklığına uğradılar, dijital olarak daha bağlılar ve muhtemelen önceki nesillere göre daha güçlüler.

Kolombiya sokaklarını dolduran gençler 2021 yılında hükümet karşıtı protestolara öncülük etti ve haftalarca ülkedeki tartışmalara damgasını vurdu. “Ulusal grev” olarak bilinen olayda, çoğu genç en az 46 protestocu öldü.

Invamer şirketi tarafından hazırlanan ve Haziran ayında yapılan bir ankette, 18 ila 24 yaş arasındaki seçmenlerin %68'inden fazlası; ve 25 ila 34 yaş arasındaki seçmenlerin yaklaşık %61'i Petro'ya oy vermeyi düşündüğünü açıkladı. Buna karşılık, 18 ila 24 yaş arasındakilerin %30'dan biraz fazlası ve 25 ila 34 yaş arasındaki %36'dan biraz fazlası Hernandez'e oy vereceklerini söyledi.

Pazar günkü ikinci tur seçimlerde solcu aday olan Gustavo Petro, genç bir feminist bloğun oylarını da aldı. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına, kadınları orantısız bir şekilde etkileyen yoksulluk ve işsizlik konusundaki artan hoşnutsuzluğun körüklediği düzen karşıtı bir propaganda damgasını vurdu.

Petro, yoksul, bekar anneler için temel bir gelir vaat eden cinsiyet platformunu vurguladı; evde kalan anneler için emekli maaşları ve kürtaj için destek vaatlerinde bulundu. Petro'nun rakibi, Rodolfo Hernandez de kadın girişimciler için düşük faizli krediler ve kadınlar için eşit ücret ve kendi cinsiyet platformunu yayınladı.

Rodolfo Hernandez, popülerliğini TikTok videoları ve sıra dışı bir kampanya üzerine inşa etti. Belediye başkanı olarak kendisini “kral” ilan etti. Kampanya sırasında Hernandez tartışmalardan çoğunlukla kaçındı ve halka açık birkaç etkinlik düzenledi. Kendisine yakın medya ile röportaj ve canlı yayınları tercih etti.

The New York Times'a verdiği demeçte, "Kolombiya halkının gerçekten istediği şey, tüm kamu yönetimini politikacıların pençesinden kurtarmaktır," dedi. “Bunu somutlaştırıyorum.” Trump benzeri bir figür olan Hernandez, Venezuela kadınlarını “fakir çocuk yapma fabrikası” olarak adlandırırken kendisini “büyük Alman düşünür” Adolf Hitler'in takipçisi olarak ilan ederek tartışmalardan uzak durdu.  Hernandez, "Ne hissediyorsam onu söylüyorum," dedi. “Sonraki etkiyle ilgilenmiyorum” dedi.

ABD-Kolombiya ilişkilerinin seyri, Başkan Petro’nun son kullanım tarihini belirler

Kolombiya'da ‘solcu’ bir siyasi aktörün seçilmesi ABD'nin Latin Amerika'daki en güvenilir müttefiki ile ilişkisini test edebilir. Bu bağlamda ABD açısından hem Kolombiya’da hem Latin Amerika’da potansiyel olarak önemli sonuçlar doğurabilir. Çünkü Kolombiya, Washington'un Latin Amerika'daki güvenlik politikasının temel taşı ve bölgedeki en büyük Amerikan yardımı alıcısıdır. Özellikle Kolombiya Ordusu, ABD’ye göbekten bağlıdır.

Her iki cumhurbaşkanı adayı Gustavo Petro ve Rodolfo Hernandez, Kolombiya'da on yıllardır muhafazakar yönetimlerin ABD ile kurduğu özel ilişkileri yeniden şekillendireceklerini açıkladı. Her iki aday da uyuşturucu, ticaret ve Venezuela konusunda önemli işbirlikleri de dahil olmak üzere ilişkiyi yeniden değerlendirme sözü verdi.

Amerika Birleşik Devletleri son yirmi yılda hükümetlerin kokain üretimini ve ihracatını durdurmasına yardımcı olmak için Kolombiya'ya milyarlarca dolar akıttı. (Ancak başarılı olmadı). Petro, koka'nın kökünü kazımaktan ziyade koka yetiştiren kırsal toplulukların kalkınmasına daha fazla odaklanmak istediğini söyledi. Dolayısıyla Petro, koka ve diğer ticari konularda ABD'lilerle çatışabilir.

Nitekim Petro, gazetecilere verdiği demeçte, “Kolombiya veya Amerika Birleşik Devletleri için verimli olmayan atalet ve ticari çıkarlar nedeniyle iki ülke arasında mevcut politikayı sürdüremiyoruz” ve “Şüphesiz başarısız olan bu politikayı değiştirmeliyiz” dedi. Buna ek olarak hem Petro hem de Hernández Kolombiya'ya daha iyi fayda sağlayacağını söyleyerek ABD ile mevcut ticaret anlaşmasını yeniden gözden geçireceklerini söylediler.

Kolombiya, Amerika'nın Venezuela’da Maduro yönetiminin küresel ekonomiden tecrit edilmesine, üst düzey Venezuelalı yetkililere yaptırım uygulanmasına ve Washington'un muhalif lider Juan Guaido'yu tanımasına dayalı “azami baskı” politikasını tam uygulayan tek Güney Amerika ülkesi. 

Fakat Petro, Venezuela ile 2019'da durdurulan diplomatik ilişkileri yeniden başlatmaya istekli. Ayrıca bir serbest ticaret anlaşmasının yeniden müzakere edilmesini ve uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadelede yeni çözümler geliştirilmesini hedefleyerek Kolombiya'nın ABD ile ilişkilerinde değişiklik yapmak istiyor.

Petro, Kolombiya işletmelerinin sınır ötesi ticareti yeniden başlatmasına izin vermek için Kolombiya'nın Venezuela ile diplomatik ilişkilere sahip olması gerektiğini savunuyor. Tüm bu gelişmelere rağmen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı bir açıklamada Biden yönetiminin Petro ile çalışmayı dört gözle beklediğini söyledi. Dolayısıyla ABD yönetimi Petro’ya şimdilik bir tebessüm gösteriyor. İlişkilerin seyrini tartışmalı konular ve ordunun tavrı belirleyecektir.

Çünkü Kolombiya seçim sonucu, ABD'nin bölgedeki etkisi bir süredir azalmakta olan ilişkisini alt üst edebilir. Kolombiya'nın önceki cumhurbaşkanları siyasete girmeden önce ABD'de okudular ve görevdeyken Washington ile dostane ilişkiler geliştirdiler. Ancak hem Petro hem de Hernandez bu kalıbı kırıyor.

Petro’nun seçim zaferi, Latin Amerika'da bir sol rüzgarı da oluşturuyor. Gabriel Boric'in Şili başkanlığını kazanması ve Lula da Silva'nın Ekim'de yapılacak Brezilya seçimlerinde büyük olasılıkla iktidara geri dönecek olması, Latin Amerika hükümetlerinde siyasi olarak sola doğru bir kayma olarak değerlendiriliyor.  Bu yüzden de Petro'nun bölgedeki sol hükümetlerle Washington'a daha az dost olabilecek geniş bir ittifak arayışında olacağı tahmin ediliyor.

Bir başka kırılma noktası da Kolombiya ordusu olabilir. ABD, Soğuk Savaş sırasında Batı yarımküredeki komünist hareketleri bastırmak için onlarca yıl Kolombiya ordusuna eğitim, yatırım ve destek sağladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Kolombiya ordusu, ülkede on yıllardır devam eden çatışmalar sırasında aşırı sol gerillalara karşı mücadelede aşırı sağcı paramiliter gruplarla gizlice işbirliği yaptı.

Dolayısıyla ABD, Kolombiyalı sol gruplara karşı muhafazakar siyaseti tercih ediyordu. Bu nedenle Petro ile Biden ilişkisinin seyri büyük bir merak konusu oluşturuyor. Her ne kadar Şili, Peru, Guetemela, Bolivya ve Honduras’ta 2021'de seçilen solcu başkanlar; ABD açısından sorun teşkil etmemiş; Brezilya'da bu yıl yapılacak seçimlerde favori olan solcu Lula da Silva’nın önüne bir engel konulmamış olsa da; ABD’nin Latin Amerika politikasında Ordu, bir emniyet supabıdır.

Bu yüzden Petro'nun Latin Amerika'nın en kalabalık 3. ülkesindeki zaferi, bir seçim sonucundan daha fazlasını teşkil ediyor. Petro’nun seçimi kazanması, aynı zamanda, yarım asırdır Kolombiya solunun silahlı mücadele ile anılmasına son veriyor.

HÜSAMETTİN ASLAN

Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.