×
AVRUPA

ANALİZ

Yasal Boşluklar Parlamentosu: Avrupa’da Yolsuzluk Skandalı Neden Kaçınılmazdı?

AB'nin doğrudan seçilmiş tek kurumunun kendi kendini denetleyemeyişi, kurumu ve Avrupa’yı şeffaflık, hesap verebilirlik ve bozulma konusunda ağır bir meydan okumayla yüz yüze getirdi.
ARALIK AYINDA patlayan yolsuzluk ve kara para aklama skandalı, Avrupa Parlamentosu'da bir başkan yardımcısının hapse girmesine neden olurken, Avrupa Birliği'nin doğrudan seçilmiş tek kurumundaki bozulmayı gözler önüne serdi. Şeffaflık savunucuları, Parlamento'da şeffaflık konusunda yıllardır var olan gevşek kurallar ve zayıf uygulamalar konusunda uyarıda bulunuyordu.  

Parlamento Başkanı Roberta Metsola'nın ifade ettiği gibi “Avrupa Parlamentosu saldırı altındaysa”, bu en azından kısmen, bu saldırılara kapıları kapatmaya yönelik daha önceki çabalara karşı şiddetli direnişin sonucudur. Parlamento üyeleri, çalışmalarını daha şeffaf hale getirme önerilerine sürekli olarak direndi ve halihazırda yürürlükte olan kuralların uygulanmayışını hiç umursamadı. 

Avrupa Parlamentosu Üyeleri ayda yaklaşık 9.400 € brüt maaş alıyorlar, ancak ikinci (üçüncü, dördüncü ve …) işlerde çalışmalarına da izin veriliyor. 2021 Uluslararası Şeffaflık Örgütü AB raporuna göre, Avrupa Parlamentosu üyelerinin yaklaşık dörtte biri tam da bunu yapıyor. O dönemde, bir milletvekili - İtalya'dan Sandro Gozi - gönüllü mali beyanlarına göre yılda en az 360.000 € (ve belki de bunun iki katı) komisyon sağlayan 20 yan iş yaptı. Gozi'nin bir yardımcısı daha sonra bu açıklamaların yanlış yapıldığını ve gösterilen sayıların doğru olmadığını söyledi. En son rakamlar, Gozi'nin Parlamento üyeliğine ilaveten 13 şapka daha taktığını ve bu ilave işlerden yılda yaklaşık 5.988 Euro kazandığını gösteriyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün kaydettiği bu durum, her türlü çıkar çatışmasına kapı aralıyor. Örneğin rapor, "Kendi ülkesindeki iki enerji şirketinin yönetim kurullarında ücretli pozisyonlara sahip olan ve aynı zamanda Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi Üyesi olarak görev yapan" Finlandiyalı bir Sosyalist olan Miapetra Kumpula-Natri'ya dikkat çekti.

Avrupa Parlamentosu Üyeleri, maaşlarına ek olarak aylık 4.700 € seyahat ödeneği ve 4.800 € “genel harcama ödeneği” alırlar. Bu ödenek, ofis kiralama, internet bağlantıları ve toplantı organizasyonu gibi işler için harcanmak üzere tasarlanmıştır. Ekim ayında, Parlamento liderliği artık Avrupa Parlamentosu Üyelerinden harcadıkları para için makbuz sağlamalarını istememe yönünde oy kullandı. O sırada bir Parlamento sözcüsü, bu karar  "kuralları gevşetmekle ilgili değil, şeffaflığı ve hesap verebilirliği geliştirmekle ilgili" dedi.

Milletvekilleri, dış lobicilerle yaptıkları toplantıları bildirme çağrılarına da direndiler. Bu bildirim yalnızca komite başkanları ve raportörler için gereklidir ve buna da çok fazla riayet edilmez.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü AB Kıdemli Politika Sorumlusu Vitor Teixeira, "Sistem çalışmıyor" dedi. “Özellikle, kural ihlallerinin tespit edilmesi ve bunlara yaptırım uygulanması konusunda sistemin çalışmadığını” söyledi. Makbuzlarla ilgili kurallarda yapılan değişikliğin bir gerekçesi, bu konuda en azından dürüst olunmasıdır. Ki çoğunlukla, zaten kimse kontrol etmiyor. 

Ek işler konusunu ele alalım. En azından Kumpula-Natri, işini enerji şirketlerinde kaydettirdi. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün işaret ettiği gibi, gönüllü açıklamaların çoğu "anlamsız.” Zira Avrupa Parlamentosu üyeleri iş unvanları olarak "ekonomik faaliyet", "serbest çalışan" veya "bir danışmanlık şirketinin sahibi" gibi tanımlamalar listeliyor.

Bir Avrupa Parlamentosu üyesi olan Polonyalı Radosław Sikorski'nin 2019 çıkar beyanı, iş ve danışmanlık faaliyetlerinden ayda 40.000 € kazandığını gösteriyor. Ancak Sikorski o zamandan beri bu rakamların doğru olmadığını söyledi. 2021'de danışmanlık, dersler ve makaleler için her ay brüt 5.000 ila 10.000 € kazandığına dair revize edilmiş bir beyan yayınladı. Ama deklarasyon ve danışmanlık hizmetleri hakkında ayrıntılar sunmadı.

Milletvekilleri suçüstü yakalansa bile, bundan bir şey çıkması muhtemel değil. Parlamentonun, Avrupa Parlamentosu Üyelerinin neleri yapıp neleri yapamayacaklarını ayrıntılarıyla açıklayan bir kurallar bütünü mevcut. Ancak kuralları uygulamakla görevli Avrupa Parlamentosu Üyeleri komitesi genellikle bunu yapmaz.

Parlamentonun 2014'ten 2019'a kadar olan son döneminde, bir danışma kurulu 24 milletvekilinin davranış kurallarını ihlal ettiğini belirledi ve başkana eylem tavsiyesi iletti. İhlaller, bir yurtdışı gezisini gerektiği gibi bildirmemekten Parlamento fonlarının zimmete geçirilmesine kadar uzanıyordu. Ancak sonuçta hiçbiri resmi olarak onaylanmadı. Yalnızca Parlamento başkanının elinde bir karar vardı. Resmi bir yaptırım süreci işleseydi, en büyük ceza, maaşlarının bir kısmını 30 gün süreyle iptal etmek olurdu.

Bu konulardaki düzenlemeler, ihlal ihbarlarını da teşvik etmiyor. 2019'da Parlamento, blok yasalarının ihlal edildiğini bildiren kişileri korumak üzere AB çapında standartların geliştirilmesi lehine oy kullandı. Ancak kendi koruma yöntemlerini uygulamaya koymayı kabul etmedi. Bir Parlamento asistanı bir ihlal durumunu bildirirse, işlerinde kalacakları garanti edilmez. Eğer bu ifşalar patronlarının görevden alınmasıyla sonuçlanırsa veya patron temize çıkarsa ve asistanı artık etrafta istemiyorsa, asistan tek başınadır. Ve Parlamento'da başka bir işveren bulması pek olası değildir.

Parlamento sekreterliğinin bir bütçe tasfiye prosedürüne verdiği yazılı yanıtlara göre, 2016 yılında üç muhbir vakası meydana geldi ve üçü de işini kaybetti. O zamandan beri, 2021'de yalnızca bir muhbir vakası yaşandı.

Bu nedenle Belçika Başbakanı Alexander De Croo, Katar skandalı söz konusu olduğunda gazetecilere “Belçika adaleti, Avrupa Parlamentosu'nun ilk başta yapmadığını yapıyor” derken haklıydı. 

De Croo, "Avrupa Parlamentosu'nun kendini düzenlemek için pek çok aracı var. Bu yolların büyük ölçüde gönüllü çabalara dayalı bir özdenetim sisteminden oluştuğu ve bunun da açıkça yeterli olmadığı ortaya çıktı." açıklamasında bulundu.

Parlamento Başkanı Metsola, yeni yolsuzluk skandalı konusunda, "olağan işlere" son verme sözü verdi. Yeni muhbir korumaları, yabancı aktörlerle doğrudan veya dolaylı temas konusunda daha fazla şeffaflık vaadinde bulundu. Ayrıca, çanta dolusu nakit kaçakçılığının sonunda adaletle karşı karşıya kalacağı gerçeğini vurguladı: “Her zaman bir çanta dolusu para için riski göze almayı tercih edenler olacaktır. Önemli olan bu insanların yakalanacaklarını anlamaları."

Önümüzdeki günlerde Avrupa Parlamentosu Üyeleri, lobicilerin, STK'ların, çıkar yapılarının ve bunların harcamalarının elektronik bir veri tabanında toparlanmasını içeren bir AB şeffaflık kaydı için daha fazla kaynak ayrılmasını ve Parlamento standartlarının muhbir korumalarıyla uyumlu hale getirilmesini görüşecek. Bu konuda alınacak kararlar bağlayıcı değil ve şüphesiz geçecektir. Avrupa Parlamentosu'nun savunucuları, onun dünyadaki en şeffaf parlamentolardan biri olduğunu söylemeyi seviyor. Bu arada, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, tüm AB kurumlarını denetleyecek bağımsız bir etik kurul oluşturma konusundaki kararlılığını dile getirdi. 

Metsola, AP ve daha genel olarak Avrupa vatandaşları için sorun şu ki: Parlamento ve üyelerinin defalarca kez gösterdiği üzere, şeffaflık mutlaka hesap verebilirlik anlamına gelmiyor ve kurallar her zaman yaptırıma dönüşmüyor.  

Metsola, Strasbourg'da toplanan Avrupa Parlamentosu üyelerine "Bu Parlamentoyu ve bu kasabayı sarsacağız" dedi ve ekledi: "Bunu yapmak için yardımınıza ihtiyacım var."  

Tarih bir ibretten ibaretse, Metsola’nın bunu alması pek olası görünmüyor.  


Bu yazı 15 Aralık 2022 tarihinde POLITICO’da “Parliament of loopholes: Why the Qatar scandal was inevitable” başlığıyla yayınlanmıştır. Kısaltılarak çevirilen metinde editoryal düzenleme yapılmıştır.