Rusya’da iki şirket arasında yaşanan birleşme krizi ve sonrasında Kadırov-Kerimov klanları arasında tırmanan gerginlik, Rusya siyasetini ve Çeçenistan - Dağıstan özerk cumhuriyetleri arasındaki iktidar ilişkilerini sarsan kritik bir fay hattına dönüşmüş durumda.
Hroniki ve Extreme Scan araştırma merkezleri tarafından yürütülen bir anketin sonuçlarına göre, sayıları giderek artan Rus vatandaşı, birliklerinin Ukrayna'dan çekilmesini ve barış görüşmelerinin başlatılmasını destekliyor.
Rus yetkililerin, Fransa'da tutuklanan Durov’la ilgili iki endişesinin olduğu görülüyor. Birincisi, Durov’un Fransızlarla işbirliğine gidip gitmeyeceği. İkincisi de Fransızların bundan sonra Telegram üzerindeki etkisinin ne olacağı.
Seçim yarışından çekilen Biden, Rusların hafızasında Ukrayna savaşının başlamasına neden olan kişi olarak kaldı. Onun gidişi Ruslar için olumlu bir gelişme olarak görülüyor fakat Trump’ın seçilmesiyle nasıl bir Rus-Amerikan ilişkisinin şekilleneceği de kestirilemiyor.
Rusya’da Dağıstan Müftülüğü, Rus siyasetinde yükselen güvenlik baskılarının ardından, peçenin yasaklanmasına karar verdi. Kararın ardından Müslüman toplumları temsil eden kurumlar arasındaki ihtilaf, tartışmanın ötesine geçerek çatışmaya doğru evrilmeye başladı.
Rusya’da valilere yönelik olarak yaşanan son kitlesel tasfiyelerin aslında yolsuzluk veya halkın memnuniyetsizliklerinden ziyade, Kremlin’in bölge elitlerinin gücünü zayıflatma hamleleriyle bağlantılı olduğu söylenebilir.
Rusya’da son dönemde ordu seçkinleri ve savunma sanayii liderlerine yönelik bir yenilenme süreci yaşanıyor. Yeni Savunma Bakanının atanması da bakanlık içindeki mali işleyişle ilgili geniş çaplı bir yeniden yapılanmanın başlatılmasıyla ilgili.
Rus barış gücünün Karabağ’dan çekilmesi, Azerbaycan’ın Karabağ üzerindeki siyasi hakimiyetinin sonucu. Dolayısıyla da Kafkasya’daki jeopolitik değişimle ilişkili.
Rusya’da yaşanan sel felâketi ülkede güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Yaşanan felaketten Kazakistan’ı sorumlu tutan yaklaşımların yanı sıra, Rus devletinin ihmallerine dikkat çeken açıklamalar da var.
Bloomberg’in Kremlin’le bağlantılı dört yetkiliden aldığı bilgiye göre, Putin’in katılımıyla yapılan toplantıda birçok Rus yetkili, alışveriş merkezine saldıran teröristlerin Ukrayna ile hiçbir bağlantılarının olmadığı konusunda hemfikirdi.
Ukrayna’nın Rusya’ya karşı yeni bir savaş stratejisi geliştirdiği biliniyor. Ukrayna, Rusya’nın sadece enerji tesislerine değil aynı zamanda sivil yerleşim yerlerine de dron/İHA’larla saldırılar düzenliyor.
Navalnıy son yıllarda en fazla öne çıkan muhalif liderlerin başında geliyordu. Uluslararası ortam ve ülke içindeki siyasî gelişmeler göz önünde bulundurduğunda, yakın gelecekte benzeri bir siyasî şahsiyetin ortaya çıkma olasılığı, hayli zayıf görünüyor.
Rusya’nın iki önemli özerk Cumhuriyeti olan Başkurdistan ve Yakutistan’da hem yabancı karşıtlığı hem de sağ ulusalcı siyaset yükseliyor. Her iki bölge de göçmenlerin ortaya çıkardığı sorunlar ve etnik çatışmalarla karşı karşıya.
Son dönemde Rus ekonomisinin sivil ekonomiden seferberlik / savaş ekonomisine bilinçli bir dönüşümü söz konusu. Putin, ülke ekonomisini militarize etmeyeceğini söylemiş olsa da ülkenin karşılaştığı şartlar tam tersi bir gelişmenin yaşandığını gösteriyor.
Putin ve onu destekleyenlere göre: “Putin demek istikrar demek!” Ancak bazı muhalif görüşlere göre ise: “Putin’in getirdiği istikrar, istikrarlı bir çöküş” anlamına geliyor.
Eski Başbakan Kasyanov, birçok muhalif gibi, ülkede artık siyaset yapılamayacağını düşünüyor. Ukrayna müdahalesinden sonra baskıların daha da arttığını öne sürüyor. "Yabancı ajan yasası" da ülkede gelinen noktaya işaret ediyor.
Gazze’de yaşanan insani dram, bölgesel gelişme olmaktan çıkarak küresel bir boyut kazanmış ve Rusya’nın iç güvenliğini tehdit etmeye başlamış durumda.
Uzmanlar, rublenin değer kabının hükümetin işine yaradığı görüşünde. Finansal kaynak sorunu yaşayan hükümetin kamu harcamalarını ruble üzerinden daha rahat gerçekleştirebilmek için rublenin değer kaybına göz yumduğu söylenebilir.
Göçmen sorunu Rusya’da en az 20 yıldan beri devam ediyor ve bu konuda iddialı tartışmalar yaşanıyor; ancak Rusya’nın bu soruna karşı kayda değer bir çözüm ürettiği söylenemez.
Wagner’in isyan bayrağını kaldırması, Prigojin’in önüne iki seçenek bırakmıştı. Ya sonuna kadar Moskova’ya gitmek ya da geri adım atarak kendi kaderini Rusya’daki gerçek siyasi aktörlerin ve kurumların eline teslim etmek. Prigojin ikincisini seçti.
Strelkov gibi toplum tarafından yakından takip edilen ve savaş sürecinde Rusya’nın radikal ve sert adımlar atılmasını talep eden milliyetçi figürler, gelinen noktada Rusya iktidarı için kritik bir sorun teşkil ediyor.
Son dönemde Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerini daha üst seviyelere taşıma isteği, Rus kamuoyunda Türkiye’nin Rusya’dan uzaklaşarak Batı’ya dönme politikasının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Prigojin’i “adalet için yürüyüşü”nden geri adım atmaya zorlayan temel faktör, başlatmış olduğu isyanın yol açacağı sonuçları kestiremeyişiydi. Putin de benzer duyguları taşıyordu. Bu nedenle her iki taraf da anlaşmak durumunda kaldı.
Son aylarda Rusya’da özel güvenlik şirketi Wagner ile Rus Savunma Bakanlığı arasında artan gerilim, Rus güvenlik birimleri arasında kurumsal bir ayrışma ve rekabetin yaşandığını gösteriyor.
Çin, Orta Asya’da ekonomi ve ticaret alanında tesis ettiği gücü, siyasi bir üstünlüğe ve liderliğe tahvil etmeyi ve bölge ülkelerini kendisine daha fazla bağımlı kılmayı hedefliyor.
İHA saldırılarıyla Kremlin’in vurulabileceğinin açık hale gelmesi, Rusya için güvenlik açısından olduğu kadar psikolojik açıdan, imaj/prestij bakımından büyük maliyetler oluşturuyor.
Asya-Pasifik’te Çin’in, Doğu Avrupa’da Rusya’nın ABD ve müttefiklerinin baskısıyla karşı karşıya kalması, Moskova-Pekin yakınlaşmasına siyasal bir zemin sunuyor. Fakat Ukrayna’daki savaş Rusya’nın Asya-Pasifik hattında elini zayıflatıyor.
Belarus lideri Lukaşenko, nükleer silahlanma adımları arasında hem “Üçüncü Dünya Savaşı’nın nükleer yangınlarla ufukta göründüğünü” ifade ederken hem de savaşın koşulsuz ateşkesle noktalanması gerektiğini savunuyor.
Lahey’in Putin’i tutuklama kararının, psikolojik ve siyasi bir anlamı var. Batı, bu kararla bir taraftan Rusya üzerinde baskı uyguluyor, diğer taraftan Putin’i artık eşit ve meşru bir siyasi aktör olarak görmediğini gösteriyor.
Çin, Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin sorumluluk almak istemiyor. Zira Ukrayna krizi bazı bakımlardan Çin’in çıkarına işliyor; Rusya-Batı ilişkilerinin kötüleşmesi, Rusya’yı Çin’e daha fazla bağımlı hale getirirken Avrupa’yı da ticari olarak Çin’e yaklaştırıyor.
Rusya ile savaşın ortasında Ukrayna’da siyasi ve iktisadi elitler arasında var olan yerleşik ittifak bozulurken Zelensky hem iktidarını genişletmek hem de Batı’yla ilişkilerini güçlendirmek üzere ülkedeki oligarşik yapıyı hedef alıyor.
Çeçen asıllı ekonomist ve siyasetçi Ruslan Hasbulatov, Sovyet Rusya’sından bugünkü Rusya’ya geçiş sürecinde yaşanan yapısal dönüşüm ve o dönüşümü biçimlendiren siyasi elitler arası iktidar mücadelesi açısından tarihsel bir figürdür.
Rus yönetimi, Genelkurmay Başkanı Gerasimov’u cephe komutanlığına atayarak hem ordu içerisindeki güç dengelerini yeniden kurmayı hem de cephede askeri birlikler arasındaki koordinasyonu güçlendirmeyi hedefliyor.
Savaş sonrasında Rusya’nın yaptırımlarla izole edilmesi ve dünya ekonomisinin periferisine itilmesi, ülkede hem ekonomi politikalarının değişimini hem de liberal ve küreselci görüşe sahip siyasi kadroların sistemin kenarına çekilişini beraberinde getiriyor.
Rus askeri birliklerinin Herson’dan çekilmesinin ardından ülkede yaşanan tartışmalar, savaşın gidişatı konusunda Rusya’daki milliyetçi çevreler ile bazı finans grupları arasında ayrışmaların olduğunu gösteriyor.
Rusya’nın almış olduğu kısmi seferberlik kararının hem ülke ekonomisini hem toplumu ve genç/kalifiye nüfusu hem de merkez ile bölgeler arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkileyeceği söylenebilir.
Putin’in yapmış olduğu iki önemli atama, Ukrayna müdahalesi sonrasında ülkenin karşılaştığı zorluklara ayak uydurma planıyla bağlantılı. Dünyadan izole olan Rusya daha fazla zayıflama tehlikesine karşı ekonomisini askeri sanayisi temelinde yeniden kurmaya çalışıyor.
Savaş dördüncü ayında. Batı’dan gelen yaptırımlar, ülkeden çekilen yabancı şirketler ve savaşın uzaması, Rusya toplumu ve ekonomisi için büyük maliyetler çıkarıyor. Ülkede bir savaş toplumu ve bir savaş ekonomisinden söz etmek mümkün.
Rusya’nın üst düzey yetkilileri ve özellikle de Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinin Ukrayna’yla savaşa karşı olmalarına rağmen Putin’in bu kararını onaylamak zorunda kaldıkları söylenebilir.
Rusya’da iktidar, var olan düzenin korunmasını ülkedeki istikrarın korunması olarak görürken Rusya halkı da iktidar partisini destekleyen Putin’in iktidarda kalmasını bir istikrar unsuru olarak görüyor.
Afganistan’da yaşanan geçiş döneminde Moskova’nın asıl hedefi, kendisini ve müttefiklerini Afganistan iç sorunlarından uzak tutmak ve Taliban’ın daha kapsayıcı bir hükümet kurmak gibi iç sorunlara yönelmesini sağlamak olacak.
Rusya 1992’de ilan ettiği yakın çevre doktriniyle eski Sovyetler Birliği coğrafyasını kendi jeopolitik etki alanı olarak kabul etmiş; bu coğrafyanın askerî, ekonomik, siyasî lideri olmayı ve bu ülkeleri kendi etrafında çeşitli örgütler üzerinden birleştirmeyi amaçlamıştır.
Rusya bir taraftan Taliban'ın güvenlik garantileri karşısında onu meşru aktör olarak tanımaya hazırlanırken diğer taraftan da Taliban’a olan güvensizlik ve bölgede artan rekabet nedeniyle Orta Asya’nın güney sınırlarını güçlendirmenin yollarını aramaktadır.
Kremlin’deki karar vericiler bir yandan Çin’in Sovyetler Birliği’nin yıkılmasına nasıl destek verdiğini akıllarında tutarken, diğer yandan ABD’nin Çin stratejisine alet olmak istemiyor.
Putin’in iktidara gelmesiyle Rusya iktidarındaki gruplar arasında ilişkiler yeniden yapılandı ve Batıcı liberaller ile devletçi muhafazakârlar arasında bir denge kuruldu.
Rusya, Paşinyan'ın politikasının kendisine karşı olduğunu ve Ermenistan’da Rusya etkisini kırmak istediğini düşünüyordu.
Rusya iktidarı için, Rusya’nın zayıflamasının asıl sorumlusu Gorbaçov değildi.
Gelinen noktada, önceki yıllarda Kremlin’in Navalnıy politikası ile Navalnıy’ın hassas bir çizgide yürüttüğü faaliyetler arasındaki dengenin bozulduğu görülüyor.
Rusya’nın bütçe gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturan petrol üretimi ve ihracatı, aynı zamanda Rusya’nın zayıf noktasını oluşturuyor.
Bugün mevcut Rusya siyasi sistemi 1993 yılında kabul edilen Rusya Federasyon Anayasası üzerinde inşa edilmiştir.