1988 senesinde doğdu. Liseyi Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde okudu. Lise eğitimi sonrasında Sorbonne Hukuk Fakültesi’ne kabul aldı. İki yıl eğitim aldıktan sonra buradaki eğitimini yarıda bırakıp Marmara Üniversitesi İktisat bölümünde eğitimine devam etti. İktisat Tarihi anabilim dalında Osmanlı’daki ilk Fransız elçiliği üzerine yaptığı çalışması ile yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde halen devam ettiği doktora eğitiminde Osmanlı klasik döneminde kapitülasyon politikaları üzerine araştırma yapmakta.
Fransız hükümeti ile çiftçileri karşı karşıya getiren eylemler Fransa’nın birçok bölgesinde devam ediyor. Enflasyon, artan bürokrasi, sübvansiyon talepleri, hükümetin tarım alanında tanımladığı yeni standartlar ve büyükbaş hayvan salgını, hoşnutsuzluk listesinin başında geliyor.
İsrail-Filistin çatışmasının Fransız basını üzerinden incelenmesinde kullanılan dil aslında İsrail’in “öteki” ile münasebetine odaklanan tek taraflı bir perspektife dayanıyor.
İçinde bulunduğumuz dönemde enflasyon, etki düzeyleri farklı olmakla beraber, tüm ekonomileri etkisi altına almış durumda. Mevcut sistemin devamlılığının klasik yaklaşımlarla mümkün olmayacağı aşikar.
Web 3.0, kişi veya kurumların tekelinde olan bilgi paylaşım ağlarını “merkeziyetsizleştirme” ihtiyacına bir cevap olarak ortaya çıktı. Ve bilginin paylaşımını engelleyen mekanizmayı, bilgiyi saklama mekanizmasında değişikliğe giderek ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Milenyum çağının başat aktörlerinden biri olan dijital dünya, artık kendi değer aracını yaratma sancısı içerisindeyken bu dönüşüm kendi çıkmazında olan kapitalizm için yenilenmek adına muazzam bir fırsat sunuyor.
Gelecekte ülkelerin değil ürünlerin para birimlerinden bahsedeceğimiz bir noktaya doğru ilerliyoruz. Bu ürünlerin para birimlerinin bütçemizde kapladığı yer ise bizim o dönemde yapacağımız ürün ve hizmet tercihlerinde belirleyici ve düzenleyici olacak.
Blockchain teknolojisi beraberinde getirdiği fırsat ve tehditlerle sermaye grupları, halk ve siyasiler arasındaki dengeyi yeni bir yörüngeye oturtmaya çalışıyor.
Bitcoin ile başlayan kripto paralar ve blockchain teknolojisi, bugüne ait klasik kapitalist yapıların altlarına yerleştirilmiş bir dinamit gibi değişimin başlangıcını ateşlemiş durumda.
Buna rağmen Fransa’nın tüm dinamikleri, pandemi krizinin ateşlediği veyahut hızlandırdığı ekonomik ve sosyal problemlerin getirdiği zorunlulukların tehdidi altında.
Son zamanlarda yapılan haberler, görünen o ki, Afganistan yönetimini terör örgütü olarak kabul görmüş bir gruba teslim etmiş olma durumunu farklı şekillerde servis etme ve durumdaki değişimi meşru kılma çabalarından ibaret.
Fransa gündemindeki tüm bu gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde, yaşananları, başka bir şeye dönüşmesi kaçınılmaz olan eskimiş bir sistemin yenileşme sancıları olarak değerlendirmek yerinde olacaktır.
Demokratik yönetişim, yasayı anlayan ve onu suiistimal edenler yerine, sistem genelinde yasayı anlayan ve ona uyan sorumlu kişilere dayanır.
Günün sonunda Fransa’nın içinde bulunduğu durumu bir “Meksika açmazı” olarak tanımlamak mümkün.
Şubat ayında gerçekleşen fidye yazılım saldırıları ile işlemez hale gelen hastaneler, Fransa’da siber saldırıları en üst düzeyde gündem maddesi haline getirdi.
Covid salgınının kazananları ve kaybedenleri sıralamasında, geleneksel ticarete dayanan servet sahiplerinin yenilikçi iş fikirlerine karşı ciddi bir pozisyon kaybı yaşadıkları söylenebilir.
Ayrımcılık yasa taslağı üzerinden yapılan eleştiriler arasında, “geçmişi köklü problemlere yeni adlar verilerek o problemlerin çözülemeyeceği”, “yeni uygulamaların radikalleşmeye daha fazla kapı aralayabileceği” eleştirileri öne çıkıyor.
Eleştiriler; organizasyon yapısının dengesini bozarak daha otoriter bir yürütme inşa etmek, basın özgürlüğü başta olmak üzere “özgürlükleri” kısıtlamak, devleti polis devletine dönüştürmek gibi farklı başlıklar altında toparlanmaktadır.