×
FRANSA

ANALİZ

Seçimler Bitti Kriz Baki!: Fransa’da Merkezin Çöküşü

Herhangi bir koalisyon müzakeresinde iki büyük kırılma noktası olacak. İlki, 2025 devlet bütçesi ve bu bütçedeki açığı 2027 yılına kadar yüzde 3'e düşürme taahhüdü. İkincisi ve daha kritik kırılma noktası ise Başbakan'ın belirlenmesi olacak.
FRANSA, erken genel seçimlerin ikinci ve son turunda, aşırı sağın şok edici yenilgisine ve yeni bir siyaset türünün doğuşuna tanımlık ediyor. Aşırı sağ'ın pazar günü -yedi yılda üçüncü kez- kesin bir şekilde seçmen tarafından reddedilmesi, sıkça söylendiği gibi siyasal düzen seçkinlerinin entrikaları değildi. Marine Le Pen ve Jordan Bardella'nın partisi, halktan gelen tepki dalgası nedeniyle parlamento seçimlerinin ikinci turunda beklenmedik bir şekilde üçüncü sıraya geriledi. İnsanlar, nefret ettikleri politikacıları yenilgiye uğratmak için, hoşlanmadıkları politikacılara taktiksel olarak milyonlarca oy verdi.

Can çekiştiği ya da deliklerle dolu olduğu ilan edilen Cumhuriyetçi Cephe (merkez aktörler ve solun Yeni Halk Cephesi arasında aşırı sağa karşı geliştirilen ittifak), politikacıların ya da anketörlerin düşündüğünden çok daha etkili olduğunu gösterdi.

Sonuç olarak Fransa, ırkçı, Avrupa karşıtı, Rusya yanlısı ve popülist-milliyetçi bir sağın iktidar uçurumundan uzaklaştı. Ama buna karşılık ülke, kabaca eşit büyüklükteki üç blokla parlamentoda bir çıkmaza girdi: Sol ittifak (182 sandalye), Makronist merkez (162 sandalye) ve Aşırı Sağ Ulusal Birlik (143 sandalye).

Şimdi ne olacak? Belçika, Hollanda, İsviçre veya Almanya'nın aksine Fransa'nın geniş siyasi koalisyonlara dair parlak bir hafızası yok. Uzlaşma yerine çatışma ve gerilime dayalı bir parlamento kültürü var.

Sol ittifakın sert sol kanadı Boyun Eğmeyen Fransa’nın lideri Jean-Luc Mélenchon, yeni dönemde Başbakanlığın kendi partisine verilmesi gerektiğini açıkladı. Bu iddiasını desteklemek için, partisinin Halk Cephesi bloğundaki diğer sol partilerden daha fazla sandalye kazandığını öne sürdü. Ancak Mélenchon, sol ittifakın sahip olduğu sandalyelerin çoğunu merkezci seçmenlerin desteğiyle kazandığını unutuyor.

Boyun Eğmeyen Fransa ve seçim "zaferi"ni kutlayan genç solcular, parlamentoların nasıl çalıştığına dair tuhaf bir "çoğunluk" fikrine sahipler. Gerçekte Mélenchon, bir sonraki Başbakanı seçme veya bütçe açığını patlatan ekonomi politikalarını dayatma şansının olmadığını biliyor. Ancak partisinin beslendiği mağduriyet durumunu körüklüyor.

İstikrarlı, hatta istikrarsız bir hükümet koalisyonu için en iyi şans, ılımlı sol partiler, Macron ittifakı ve yeniden canlanan Gaullist merkez sağ arasında bir anlaşma olacaktır.

Pazar gecesi Sosyalistlerin, Yeşillerin ve Komünistlerin sözcüleri Makronist merkezle herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını söylüyordu. Merkez sağ da herhangi bir partiyle herhangi bir ittifaka karşı çıktı.

Ilımlı sol, hükümet kurabilir mi?

Ancak süreç daha yeni başlıyor. Macron'un Başbakanı Gabriel Attal istifa etti ancak muhtemelen yeni Meclis Eylül ayında ilk tam oturumuna başlayana kadar geçici Başbakan olarak en az iki ay daha görevde kalacak. Macron ve Başbakan Attal, aşırı sağ ve muhtemelen Mélenchon'un Boyun Eğmeyen Fransa’sı hariç, Ulusal Meclis’teki tüm siyasi oluşumlarla keşif amaçlı görüşmeler yapacaklar. Potansiyel bir Başbakan belirlemeye çalışacaklar ve Fransız halkının gerçek şikayetlerini (hayat pahalılığı, düşük ücretler, kamu hizmetlerindeki zorluklar vs.) ele alacak bir programın ana hatlarını belirlemeye çalışacaklar.

Ilımlı Sol, eğer müzakere etmeyi kabul ederse, Boyun Eğmeyen Fransa’dan ayrılmak zorunda kalacak. Bu ihtimal masada. Dahası ılımlı sol, Macron'dan daha küçük bir milletvekili bloğuna sahip olsa bile bir sonraki Başbakan'ın kendisinden atanması gerektiği konusunda ısrar edecek. Ayrıca geçen yılki emeklilik reformunun geri çekilmesini, zenginlere ve iş dünyasına daha yüksek vergiler getirilmesini, asgari ücretin artırılmasını, sağlık ve eğitime daha fazla harcama yapılmasını talep edecek. Aynı zamanda başka bir şey daha talep edecek: Herhangi bir Sol merkez ittifakı ve iktidarı, genişletilmiş bir Macron ittifakı olmamalıdır. Yine ılımlı sol, Yeni Başbakan'ın iç politika üzerinde tam kontrole sahip olmasını ve Macron'un kenara çekilerek uluslararası politikaya ve savunma politikasına odaklanmasını talep edecektir.

Macron bunları kabul edebilir mi? Çok şüpheli. Ancak bu, Temmuz 2025’te mümkün olan yeni parlamento seçimlerine kadar en az 12 aylık siyasi felce engel olacak bir koalisyon üzerinde anlaşmanın bedeli olacak.

Herhangi bir koalisyon müzakeresinde iki büyük kırılma noktası olacak. İlki, 2025 devlet bütçesi ve Fransa'nın bütçe açığını 2027 yılına kadar yüzde 3'e düşürme taahhüdü olacak. İkincisi ve daha kritik kırılma noktası ise Başbakan'ın seçimi olacak.

Koalisyon müzakerelerinde ılımlı sol, son derece haklı bir şekilde kendi başbakan adayını desteklemek isteyecektir. Ancak taraflar arasındaki herhangi bir anlaşma, Meclis'teki Macron ve Macron birlikleri tarafından kabul edilebilir bir isim üzerinde mutabakat sağlayabilme kapasitelerine bağlı olacak.

Özetle, seçimlerin ardından, Fransa siyasetinde bir koalisyon anlaşması, neredeyse imkansız iki veya üç şeye bağlı olacak:

Birincisi, Emmanuel Macron'un, sırf Fransız halkını Ulusal Birlik'e karşı çıkmaya zorladığı için bu seçimlerin kazananı değil, en büyük kaybedenlerinden biri olduğunu kabul etmesi.

İkincisi, ılımlı sol'un Boyun Eğmeyen Fransa'dan ayrılması ve Yeni Halk Cephesi programında bütçe açığını artıran kısımlarından vazgeçmesi gerektiğini kabul ederek tavizler vermesi.

Üçüncüsü, Macron ve Merkez’in, Sol programın zenginlere yönelik vergi artışları, daha fazla kamu harcaması, daha yüksek asgari ücret gibi bazı bölümlerini kabul etmesi ve bu sol programın bir şekilde Brüksel'e ve finans piyasalarına satılması gerektiğini onaylaması.

***

Gelinen noktada, Macron’un Makronizmin saf ve sert döneminin sona erdiğini kabul etmesi gerekiyor. Yeni bir hükümet -eğer kurulabilirse- dikkatli bir şekilde ve gereksiz bir zafer havasına kapılmadan sola doğru ilerlemelidir.


Bu yazı The Local France sayfasında 08 Temmuz 2024 tarihinde “France has stepped away from the far-right abyss, but into a political morass” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak çevirilen yazıda editoryal düzenleme yapılmıştır.