ANALİZ
Trump-Amerikan Popülizmi: Makbul Bir Siyaset Olarak Şiddete Övgü!
Amerika’da aşırı sağcı aktivist Charlie Kirk'ün öldürülmesi, ABD toplumunda Trump’la birlikte yeniden yükselen nefret, intikam ve şiddet sarmalını gözler önüne serdi. Amerikan siyasetinin bundan sonra nereye gideceğini kestirmek güç, ancak gidişat karanlık.
AŞIRI SAĞCI aktivist Charlie Kirk'ün korkunç şekilde öldürülmesi, siyasi yelpazenin her iki kanadında da sakinleştirici ve devlet adamı ağırlığında tepkilerle karşılandı. Ancak bu olay, çağdaş Amerikan siyasetinin temel asimetrisini bir kez daha gözler önüne serdi.
**
Kamusal alandaki söylemler, sosyal medyadaki sohbet odaları ve oralarda ateşli silahlara kolay erişimin körüklendiği bölücü yaklaşımlar, ülkede ayrışma, gerginlik ve kan dökülme potansiyelinin artma riskini besliyor. Hiç kimsenin güvende olmadığı duygusunun yaygınlaşması ve kamusal yaşamın kendisinin kanlı spor müsabakalarına dönüşme tehlikesi, Amerikan toplumu ve siyaseti üzerinde aşındırıcı ve bölücü bir etki üretebilir.
**
Suikastın hemen ardından, ABD Başkanı Donald Trump ve sağdan önde gelen pek çok isim, katil ve motivasyonu hakkında hiçbir kamusal bilgi olmamasına rağmen, "radikal sol"u hedef aldı ve sola karşı intikam talep etti. [Suikast sonrasında Trump, radikal sol grupların "iç terör grubu" olarak tanınmasını "yüzde 100" düşünebileceğini söyledi.]
Trump, yaklaşık on yıldır, destekçilerinin işlediği siyasi şiddetin kabul edilebilir olduğunu, hatta ödüllendirilebileceğini ima ediyor. 6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binası'ndaki ayaklanmaya katıldıkları için affettiği kişiler arasında şiddet suçlarından hüküm giymiş birçok kişi vardı. Ancak Trump ve birçok destekçisi, bu tür davranışları şiddet olarak değil, meşru, hatta vatansever bir öz savunma olarak görüyor; tıpkı diğer sağcı popülistler gibi, kendilerini sürekli mağdur olarak gösteriyor.
Sosyal medyada, Kirk'ün öldürülmesiyle ilgili olarak, görünürde solcu olan kişiler tarafından son derece tatsız paylaşımlar yapıldı. Bu paylaşımlarda, Kirk'ün “silah taşıma hakkı için silahlı ölümlerin kabul edilebilir bir bedel olduğunu” iddia ettiğine dair schadenfreude (başkasının acısını sıradanlaştırma) taraftarlığına vurgu yapıldı. Ancak genel olarak, liberal yorumcular sadece şiddeti kınamakla kalmayıp, Kirk'ü "anlaşmazlığa meraklı" iyi niyetli bir tartışmacı olarak gördü. Sağda ise, önde gelen sesler, FBI kurucusu J. Edgar Hoover'ın yasadışı uygulamalarını örnek göstererek, düpedüz "savaş" çağrısında bulundu.
Daha da endişe verici olanı, Trump'ın kendisi de bu fırsatı, hoşuna gitmeyen sivil toplum kuruluşlarına saldırmak için bir bahane ve fırsat olarak görmesiydi. Trump yönetiminde yer alan isimler, zaten Demokrat Parti'yi "iç terör örgütü" olarak ilan etmişti. Trump'ın federal hükümetin yetkilerini herhangi bir birey, grup veya kuruluşa karşı kullanmakta hiçbir sınırlama göstermediği göz önüne alındığında, muhalefeti yargılama tehdidi, tüm Demokratlar (sadece Demokratlar değil) için alarm zillerini çaldırmalı.
Trump, yasayı suistimal etmenin ötesinde, siyasi şiddeti sürekli olarak teşvik etti veya en azından açıkça hoş gördü: Kendisini Beşinci Cadde'de birini vururken hayal etmekten, destekçilerini insanlara saldırmaya teşvik etmeye; Virginia, Charlottesville'de yürüyen şiddet yanlısı ırkçıları "iyi insanlar" olarak tanımlamaya ve iktidarda kalabilmek için ilk başkan yardımcısı Mike Pence'in 6 Ocak 2021'de linç edilmesini istemeye kadar. Kazanmak ve haklı çıkmak için kendi taraftarlarını ve tabanını sürekli olarak şiddete teşvik etti.
Brezilya gibi demokrasiler, eski Başkan Jair Bolsonaro'nun yargılanıp mahkûm edilmesinin de gösterdiği gibi, darbe yapmaya hazır bir başkanı yaptırımlarla cezalandırabildi. ABD ise 6 Ocak'tan sonra eylemlerin sonuçları olduğunu kanıtlamakta başarısız olmakla kalmadı; Trump'ın iktidara geri dönmesine izin verdi. Trump da bunu, Trump yanlısı şiddete karışanların cezasız kalacağı yönündeki en açık mesajı vermek için kullandı. Hatta yüceltilebilir ve askeri bir cenaze töreniyle onurlandırılabilirler bile. Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi Başkanı Mike Johnson, iki partili bir yasa tasarısında zorunlu kılındığı gibi, 6 Ocak’ta Kongre Binası'nı savunan polisler için bir plaket sunmayı fiilen reddetti.
Trump'ın ilk dönemi gösterişli haydutluk gösterileriyle doluyken, yönetimi şimdi bir şiddet kültü yaratmak için önemli miktarda kaynak ayırıyor. Venezuela açıklarında 11 kişinin - görünürde hiçbir yasal gerekçe olmaksızın - öldürülmesi sosyal medyada sevinçle paylaşılıyor. İç Güvenlik Bakanlığı, sevdikleri acımasızca alınan göçmen ailelerin acısını kutlamak için sosyal medyayı düzenli olarak kullanıyor. Bir paylaşımda, Nazi Wehrmacht miğferli maskeli ICE personeli bile görülüyor.
Elbette Trump her zaman gösterilerden hoşlanmış ve insanları önemli bir şey yaptığına ikna etmek için desteklere güvenmiştir (var olmayan sağlık planının varlığını kanıtlamak için televizyonda sergilenen büyük dosyaları hatırlayın). Ancak şimdi, destekçilerini memnun etmek ve giderek daha az popüler hale gelen başkanlığını desteklemek için gerçek acı görüntüleri kullanılıyor.
Bazıları bu tür acı gösterilerinin caydırıcı olmayı sağlayacağını söyleyecektir. Ancak, suçu azaltacağına inandığımız için mahkumların işkenceye maruz kaldığını göstermiyoruz; ancak, düşününce, Kirk bir zamanlar televizyonda canlı yayınlanacak ve ideal olarak “Coca-Cola'nın sponsorluğunda” gerçekleştirilecek halka açık infazlar talep etmişti.
Trump, takipçileri üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırabilir. Sonuçta kendisi de ikinci döneminde kendini tamamen serbest hissetmişti. Hatta yasalara ve demokratik ortamda siyasi rakiplerin davranışlarını düzenleyen normlara bağlı kalma iddiasında bile bulunmamıştı. Muhtemelen, karşı tarafın, onu hapse atmak için Adalet Bakanlığı'nı silaha dönüştürdüğü iddiasıyla, bu gayri demokratik davranışının haklı olduğuna inanıyor. Ki bu yüzden şimdi rakiplerini "ipotek dolandırıcılığı" gibi suçlamalarla cezalandırmaya çalışması, kendisine adil görünüyor.
Ancak Amerikan kamuoyunda Trump hep bir fail değil, kurban rolüne oynuyor. Üstelik yanında koca bir şikayet ve mağduriyet endüstrisi kompleksi var. Fox News'dan radyo programlarına kadar, Trump’ın propagandacıları, dinleyicilerine kin ve nefret duymakta haklı olduklarını söylüyor. Mağduriyet, şiddet için bir gerekçeye dönüştürülüyor.
Bu, ABD'nin iç savaşa doğru kaydığı anlamına gelmiyor. Bazıları bunu arzuluyor ve kendisini hazırlıklı hissediyor. Ancak anketler, ezici bir çoğunluğun siyasi şiddete karşı olduğunu gösteriyor. Siyaset bilimci Brendan Nyhan'ın da işaret ettiği gibi, Temmuz 2024'te Trump'a yönelik suikast girişiminin ardından bu tür şiddete verilen destek azaldı.
Trump'ın başkanlık görevini üstlenip birlik arayışına gireceği umudu her zaman var olsa da, Kirk'ün öldürüldüğü gece sergilediği davranışların devam edeceğine inanmak için pek çok neden var: Kutuplaşma her zaman onun siyasi iş modeli oldu. Ne yazık ki, Trump yönetiminin "başkalarının acısına sevinmek"ten ziyade şiddet ve linç zevkini beslediği bir dönemde, bazı Amerikalılar ondan ders alabilir.
Bu yazı, Project Syndicate, 12 Eylül 2025 tarihinde “Violence As Policy in Trump’s America” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.