×
RUSYA

ANALİZ

Gazze Saldırılarının Rusya’ya Etkileri: Rusya Müslümanları İşgale Tepkili!

Gazze’de yaşanan insani dram, bölgesel gelişme olmaktan çıkarak küresel bir boyut kazanmış ve Rusya’nın iç güvenliğini tehdit etmeye başlamış durumda.
29 EKİM Pazar akşamı yaklaşık bin beş yüz kişi, Dağıstan’ın başkentindeki Mahaçkale Uluslararası Havalimanı'nı ele geçirdi. Huzursuzluk, Gazze’de yaşanan gelişmelerle ilgiliydi.  Kalabalık, Telegram kanallarında yayılan, “Yahudilerin bulunduğu bir uçağın Tel Aviv'den Mahaçkale’ye geldiği” haberinden hareketle, ülkeye gelen İsrailli Yahudilere karşı eylem yapmayı amaçlıyordu. Yoğun kalabalık, havalimanından çıkan araçları durdurarak orada bulunanların pasaportlarını kontrol ediyordu. İsrailli Yahudilere yönelik olaylar sadece Mahaçkale’yle sınırlı kalmadı. 29-30 Ekim tarihlerinde Kuzey Kafkasya'da bir dizi eylem gerçekleşti. Dağıstan'ın Hasavyurt kentindeki otellerden birinde, İsrail'den gelen mültecilerin orada kaldığına dair söylentiler nedeniyle kalabalık toplandı. Polis, kalabalığı durumun böyle olmadığına ikna etmek için toplananlardan bazılarının içeri girmesine izin verdi. Karaçay-Çerkesya'nın başkentinde İsrail’den gelen Yahudilerin “tahliye/sürgün edilmesinin” talep edildiği bir miting düzenlendi. İçişleri Bakanlığı daha sonra 80 katılımcıdan 34'ünün gözaltına alındığını ve haklarında, izinsiz mitinglere katılmaktan tutanak tutulduğunu açıkladı. Kabardey-Balkar'ın başkenti Nalçik'te ise kimliği belirsiz kişiler, inşaat halindeki bir Yahudi kültür merkezini ateşe verdi ve duvarlarına Yahudi karşıtı bir yazı bıraktılar.

Bölgede yaşanan olaylarla ilgili uzun süre yorum yapmayan Rus yetkililer daha sonra yaptıkları açıklamalarda olayların arkasında Batı’nın olduğunu belirttiler. Eylemcilerin “kitlesel isyana teşebbüs etme” maddesi gereğinde cezalandırılacaklarını dile getiren Dağıstan'ın başkanı Sergei Melikov, Ukrayna’yı işaret ederek bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışanların Rusya'nın yabancı “düşmanlarının" olduğunun altını çizdi. Benzeri bir açıklama Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova’dan da geldi. Ona göre olayların sorumlusu Kiev idi. Kremlin Sözcüsü Dmirti Peskov da Mahaçkale havaalanındaki olayları büyük ölçüde dış müdahalenin sonucu ortaya çıktığını belirtti. Kuzey Kafkasya müftüleri ise Yahudi karşıtı eylemlere karşı çıkarak bunların provokatörler tarafından kışkırtıldığını beyan etti. 

Çeçenistan lideri Ramzan Kadırov, Mahaçkale havaalanında yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada benzeri olaylarla mücadelede kendi yaklaşımı önerdi. Kadırov, kolluk kuvvetlerinin isyan başlatanları derhal gözaltına alması gerektiğini söyleyerek eğer bir kişi üç uyarı atışına yanıt vermeyi reddederse “alnından vurma” emrinin verilebileceğini açıkladı. Olayların ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin “Yahudi karşısı eylemlerle” ilgili güvenlik toplantısı gerçekleştirdi. Putin, eylem yapanlara seslenerek “eğer Filistin'e yardım etmek istiyorsanız, bu trajedinin arkasında duranlarla mücadele etmeniz gerekiyor. Rusya, Ukrayna'da ‘özel askeri operasyonla’ onlarla mücadele ediyor” yorumunda bulunarak, Rusya’daki olayların arkasında ABD’nin olduğunu belirtti. Ayrıca bu konuşmasında ABD’ye yönelik “pislikler” ifadesini de kullandı. 

Rusya’dan yapılan açıklamalara ABD’den cevap gecikmedi. ABD yetkilileri “Batı'nın olaylarla hiçbir ilgisi olmadığını, Putin 'delil olmadan' suçlayarak Kremlin'i aklamaya çalıştığını, Mahaçkale havaalanındaki isyancıların adalet önüne çıkarılması çağrısında bulunarak Rusya'daki İsraillilerin ve Yahudilerin güvenliğinin sağlanmasını” talep etti. Hatta ABD Dışişleri Bakanlığı, Rusya’daki olayları Çarlık Rusya’sında Yahudilere karşı yapılan pogromlara (dinsel, etnik veya siyasi nedenlerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketlerine) benzediğini söyledi.

Dağıstan’da meydana gelen olayların sorumlusunun dış güçler olduğunu öne sürerek dikkatleri farklı yönlere yöneltmeye çalışan Rus yetkililer, aynı zamanda bu tür olayların bir daha yaşanmaması için katı ve ciddi önlemler alıyor durumda. 

Kuzey Kafkasya’da yaşananların nedenleri arasında iki faktör öne çıkıyor. Birincisi, bölge içi dinamiklerle ilişkili. Bu bölgeyi Rusya’nın diğer Müslüman bölgelerinden ayıran da bu faktördür. Dağıstan, Kuzey Kafkasya’nın en kalabalık Müslüman bölgesi konumunda. Onlarca farklı etnisiteye sahip olan Dağıstan’da etnik gruplar arasında bazı sürtüşmeler söz konusu. Diğer yandan bu farklı etnisiteleri bir arada tutan önemli unsurlardan biri de Dağıstanlı olmanın yanında Müslüman kimliği. Bölge insanı, başta İslami değerler olmak üzere, geleneklerine giderek daha çok bağlı bir toplum haline dönüşüyor. Dinamik ve özgüveni yüksek genç nüfus, karşılaştığı ekonomik zorluklar nedeniyle idarecilerine olan tepkisini daha da artırarak devlet-toplum uyuşmazlığını/ayrışmasını ortaya çıkarıyor. 

Bu genç nüfus nezdinde, hem bölgede hem de dünyada Müslümanların karşılaştığı zorlukların nedenleri, ülkelerin ya İslami değerlerden yoksun ya da gayrimüslimler tarafından yönetiliyor olmasında aranıyor. Dahası dünyanın Müslümanlara zulmeden İsrail (veya Siyonistler) tarafından kontrol ediliyor olduğuna inananların sayısı da az değil. Böylelikle “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıların neden durdurulamıyor” sorununun cevabı da burada yatıyor. Bu durum bölgedeki Müslüman nüfusun duygularını etkiliyor ve bu nedenle Gazze’de yaşananların önüne geçilmesi gerektiği düşünülüyor.

Dağıstan’da Yahudilere yönelik eylemleri tetikleyen ikinci bir faktör de Rusya’nın İsrail karşıtı tutumu. Resmiyette İsrail-Hamas çatışmasında Rusya tarafsızlık politikası izliyor. Pratikte ise Hamas’ın yanında duruyor. Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik saldırısında Rus yetkilileri İsrail’le temasa geçmedi. BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’in politikalarına ters fakat Hamas’ın çıkarlarına uygun karar tasarıları sundu, Hamas’ı eleştirmezken İsrail’in saldırıları durdurmasını istedi. Hamas ise Rusya’ya teşekkür etti. 27 Ekim’de Rusya, Hamas ve İran temsilcileri Moskova’da bir araya geldi. Moskova’ya gelen Hamas temsilcileri Rus gazeteci ve medya temsilcileri tarafından büyük ilgi gördü ve dostane bir biçimde karşılandı. Rus medyası İsrail-Hamas çatışmalarından ve Gazze’deki yaşananlardan Tel Aviv’i sorumlu tuttu ve eleştirdi. Rus medyasının sergilediği İsrail karşıtı tutum özellikle Rusya’daki Müslümanlar olmak üzere Rusya halklarının İsrail ve Yahudilere yönelik düşüncelerini etkiledi.  

Yaşanan eylemlerin ardından Rusya, Dağıstan gibi bölgelerde önlemler almaya başladı. Alınan bu önlemler benzeri girişimleri önlemek için bir araç niteliğinde ancak bölge insanının düşüncelerine etki yapması oldukça düşük ihtimal. Daha önce Myanmar tarafından Arakan Müslümanlarına karşı uygulanan şiddet ve katliam karşısında Rusya Müslümanları Rusya iktidarının tutumunu yetersiz bularak farklı şehirlerde mitingler düzenlemişti. Rusya’nın daha cesur davranmasını istemişti. Bu kez Gazze’de yaşananlar Rusya Müslümanlarını harekete geçirdi. Fakat Arakan’da yaşananlar ile Gazze’de yaşananların Rusya Müslümanlarına etkisi ve sonuçları farklı oldu. Öncelikli olarak Rusya’daki siyasi tepkiler, barışçıl gösterilerin ötesine geçerek şiddet kullanma eylemine dönüşmüş durumda. İkincisi ise Myanmar’dan farklı olarak Rusya’da ve Dağıstan gibi Kafkasya’nın çeşitli bölgelerinde yüz yıllardır kayda değer sayıda Yahudi yaşıyor olması Müslümanlarla Yahudiler arasında çatışmaların çıkma riskini artırmış görünüyor.

Sonuç olarak Gazze’de yaşanan insani dram, bölgesel gelişme olmaktan çıkarak küresel bir boyut kazanmış ve Rusya’nın iç güvenliğini tehdit etmeye başlamıştır. Bununla birlikte İsrail dışındaki Yahudiler için de bir endişe ve can güvenliği meselesi haline gelmiştir.

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.