×
RUSYA

ANALİZ

Jeopolitik Değişirken: Asya-Pasifik’te Zayıflayan Rusya Etkisi

Asya-Pasifik’te Çin’in, Doğu Avrupa’da Rusya’nın ABD ve müttefiklerinin baskısıyla karşı karşıya kalması, Moskova-Pekin yakınlaşmasına siyasal bir zemin sunuyor. Fakat Ukrayna’daki savaş Rusya’nın Asya-Pasifik hattında elini zayıflatıyor.
16-19 NİSAN tarihleri arasında Çin Savunma Bakanı Li Shangfu, Rusya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Li, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le olmak üzere üst düzey Rus askeri yetkililerle bir araya geldi. Görüşmelerin ana konusu, Moskova ile Pekin arasındaki askeri işbirliği ve küresel güvenlik konularıydı. Putin’le görüşmesinde Li, iki ülkenin “güçlü ilişkilere sahip olduğunu, bu ilişkilerin Soğuk Savaş dönemindeki askeri ittifak niteliğine sahip olduğunu, bağlantısızlık ve üçüncü ülkelerle çatışmama ilkesine dayandığını” söyledi.
  
Rusya-Çin müzakerelerinin en önemli kısmı, resmi belge ve açıklamalara yansımayan yönleriydi. Elbette ki Rusya’yı ilgilendiren en öncelikli konu Pekin’in Moskova’ya silah yardımıyla ilgiliydi. Çin açısında temel gündem ve Li’nin de asıl ziyaret nedeni ise Rusya’nın Asya-Pasifikteki askeri durumu. Bu nedenle Li’nin ziyaretiyle eş zamanlı olarak Rusya Asya-Pasifik filosu bölgede askeri tatbikatlara başladı. 

Bugün Rusya-Çin ilişkilerinde en sancılı konuların başında Rusya’nın Çin’den silah desteği istemesi yer alıyor. Pekin’in elinde ciddi sayıda Rus yapımı silahlardan oluşan önemli bir cephane mevcut. NATO bu silahların Rusya’ya verilmesinden endişe duyuyor. Cephaneleri ve mühimmatları yetersiz olan Rusya’nın dışarıdan silah desteği almasının Ukrayna’daki savaşın gidişatını ve askeri planları değiştireceği düşünülüyor. 

Şubat ayının sonunda ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Washington'un Ukrayna'daki çatışmada Çin'in Rus ordusununa öldürücü olmayan silah tedarik ettiğine dair bilgisi olduğunu belirtti. Blinken ayrıca Pekin'in Rusya’ya silah ve mühimmat sağlamaya hazır olduğunu düşündüğünü söyledi. 

Diğer taraftan Avrupa cephesinden önemli bir adım geldi. 6 Nisan’da Emmanuel Macron ve Ursula von der Leyen, belirli ekonomik ayrıcalıklar karşılığında, Pekin’den Rusya'ya hiçbir şekilde yardım etmemesini istedi. Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Çin’in savaş konusunda tarafsız bir tutum sürdüreceğini ve Ukrayna'da çatışan taraflardan hiçbirine silah yardımı yapmayacağını açıkladı. 

Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Oleksiy Danilov da Ukrayna’da Çin’den edinilmiş türden silahlara rastlanmadığını söyledi. 

Çinliler, Ukrayna çatışması bağlamında mutlak tarafsızlık çizgisine dışarıdan bağlı kalacağını birçok kez dile getirdi. Ancak diğer yandan Pekin, Rusya'nın Ukrayna savaşında askeri olarak yıpratıldığının ve zayıfladığının da farkında. Ayrıca Rusya’nın yenilgiye uğramamak için (Uzak Doğu bölgesindekiler başta olmak üzere) ülkedeki askeri kaynaklarını Batı cephesine seferber etmeye başladığını da görüyor. Dolayısıyla Pekin, bu sürecin kaçınılmaz olarak Çin'i de ciddi şekilde etkileyeceğini düşünüyor. Ayrıca Pekin, Rusya’nın Asya-Pasifik’te güç dengesini korumasını önceliyor ve bu bölgeden Ukrayna’ya askeri güç kaydırmasını da istemiyor. 

Çin’in endişesinin ana nedeni Asya-Pasifikteki gelişmeler. Japonya'nın yeniden silahlanması, Filipinler'de yeni Amerikan üslerinin konuşlandırılması, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in Vietnam'a kışkırtıcı ziyareti, bölgedeki güç dengesinin Çin aleyhine değiştiğini gösteriyor. Kuzey Kore ile Güney Kore, Kore yarımadasında belli bir askeri denge sağlamış durumda. Japonya-ABD ittifakı ve artı ABD’nin bölgede giderek güçlendirdiği müttefikler zinciriyle Çin, Pasifiklerde açık bir farkla zayıf duruma düşüyor. Dolayısıyla Rusya’nın hem Ukrayna’da askeri olarak kayda değer bir performans göstermemiş olması hem de Uzak Doğu bölgesindeki kuvvetlerini Ukrayna’ya kaydırması Çin’i zor durumda bırakıyor. 

Rusya’nın askeri ağırlığını batı cephesine kaydırması ikinci bir sonuca daha yol açıyor: Rusya’yla toprak sorunu olan Japonya’nın ihtiraslarını daha da artırıyor. Tokyo için “tarihsel kuzey toprakları” üzerinde “yeniden egemenlik” için fırsat doğuruyor. Bu emeller Japonya’yı daha fazla silahlanmaya ve bölgede ciddi bir güç yığınağına sevk ediyor.  

Bütün bu gelişmeler üzerinden bakıldığında Çin Savunma Bakanı Li’nin Moskova ziyaretiyle Çinliler, esas olarak Rus ordusunun kayıplarının ne kadar büyük olduğunu ve ne kadar zayıfladığını değerlendirmeye çalışıyor. Rusya’nın bölgede hâlâ “etkili bir müttefik” olup olmadığını ölçmek istiyor. Buna karşılık Rusya, Çinli Savunma Bakanı'nın ziyaretinden hemen önce Pasifik Filosunun tatbikatlarıyla bölgenin hâlâ ciddi bir gücü olduğunu göstermeyi hedefliyor.  

Dahası, gerektiğinde Çin’e bölgesel bir destek sağlayabileceği veya en azından bölgede bir savaş olması durumunda, Çin'e askeri destek amacıyla Japonya, ABD veya diğer bölge güçlerine karşı ek askeri güç sevk edebileceği imajını yaratmak istiyor. 

Ukrayna başarısızlığından sonra, Rusya’nın Asya-Pasifik’teki güçlü imajının Pekin’in Rusya’yla ilgili düşüncelerini değiştirebileceği umuluyor. Zayıf bir Rusya’nın yanında durmak ve desteklemek boşa yapılmış bir yatırım olarak algılanıyor. Güçlü bir Rusya ise saygı duyulan bir müttefik imajı yaratabilir. 

Diğer yandan Rusya’nın Asya-Pasifik’te Çin’e destek vaadi karşılığında Çin’in de Rusya’ya destek vermesini talep edeceği söylenebilir. ABD ve Japonya baskısı karşısında Çin, Rusya’nın Asya-Pasifik bölgesinde daha aktif olmasını bekleyebilir. Buna karşılık olarak da Rusya’nın Ukrayna konusundaki isteklerini o kadar da kolay göz ardı etmeyebilir. Rusya’nın esas olarak bunun pazarlığını yapmış olması yüksek olasılık. Bu bağlamda Çin’in Rusya’ya olan ihtiyacı yeniden gündeme gelmiş oldu. 

Asya-Pasikif’te Çin’in, Doğu Avrupa’da da Rusya’nın ABD ve müttefiklerinin baskısıyla karşı karşıya kalması, Moskova-Pekin yakınlaşmasını gündeme getiriyor. Bu durum Moskova için bir “fırsat”a dönüşebilir. Ancak Pekin’in bu durumda daha seçici davranacağı söylenebilir. Asya-Pasifik’te zayıflayan bir Rusya, Japonya’nın doğrudan hedefi haline gelme ihtimalinin ardından Moskova’yı yeniden Asya-Pasifik’de güçlenmeye zorlayabilir. Li’nin Putin’e iletmek istediği uyarı da tam olarak bununla ilgili. Çin, Rusya’ya Asya’daki gelişmeleri göz ardı ederek siyasi ve askeri ağırlığının tamamını batı sınırlarındaki gelişmelere yönlendirmemesi gerektiğini, güçlü bir Asya politikasından yoksun olmanın, Rusya için kötü sonuçlara yol açacağını hatırlatmaya çalışıyor. Çin, Rusya’ya yol göstererek bölgede hem Rusya’nın hem de kendisinin karşılaştığı sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor. Asya-Pasifik’te güç dengesini kendi lehine değiştirmek için Rusya’yı yeniden bölgeye yönlendirmeye çalışıyor. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.