×
RUSYA

ANALİZ

Rusya Göçmen Politikasını Değiştiriyor mu?

Göçmen sorunu Rusya’da en az 20 yıldan beri devam ediyor ve bu konuda iddialı tartışmalar yaşanıyor; ancak Rusya’nın bu soruna karşı kayda değer bir çözüm ürettiği söylenemez.
21 EYLÜL'DE Devlet Duma Çalışma, Sosyal Politika ve Gaziler İşleri Komitesi Başkanı Yaroslav Nilov, Devlet Duma Bölgesel Politika ve Yerel Öz Yönetim Komitesi Başkanı Aleksey Didenko ve diğer bazı milletvekilleri, “göç kurallarını ihlal eden göçmenlerin tartışmasız sınır dışı edilmeleri” için Devlet Duma’sına yasa tasarısı sundu. Göçmenlere karşı sert tutum sergileyen ve parlamentonun sağ kanadını temsil eden Rusya Liberal Demokratik Parti (LDPR) grubunun bu girişimi birçok soruyu tekrar gündeme getirdi ve ülkede tartışmalara yol açtı. Bazı parlamenterler ise çok daha sert önlemler alınması gerektiğini öne sürdü.

Milletvekilleri, Rusya'nın ABD dışında göçmen sayısı açısından bugün en büyük ülke olduğunu, 1 Ocak 2022 itibarıyla Rusya’da 5,9 milyon yabancı bulunduğunu öne sürdü. Bu göçmenlerin kendi ülkelerine yılda 11,4 milyar dolara kadar para gönderdikleri belirtildi. Öneriyi hazırlayanlar “ekonomik kalkınma için göçün olumlu önemine rağmen, yasadışı kısmı bunu önemli ölçüde etkisiz hale getiriyor, bölgelerin ekonomik güvenliğini kötüleştiriyor, sermayenin yasadışı dolaşımını artırıyor ve böylece yasadışı ekonomik kuruluşlara kaynak sağlanmasını artırıyor ve bölge veya bir bütün olarak ülkenin bütçesini yoksullaştırıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Milletvekilleri tarafından önerilen tasarıda "sözleşmesiz işe alım" veya "gri" kayıt dışı istihdamın özellikle tehlikeli olduğunun altı çizilirken, bu durumun "yalnızca suç alanının değil, aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı ve silah kaçakçılığının geliştiği gölge işgücü piyasasının da gelişmesine yol açtığı” değerlendirmesi yapıldı. Sunulan tasarı ile Rusya Federasyonu vatandaşlarının haklarının ve ekonomik çıkarlarının korunmasının amaçlandığı belirtilerek, "kayıt dışı ekonominin ülke kalkınması üzerindeki negatif etkisinin azalacağı” beklentisi vurgulandı.
 
Rusya’da hâlihazırda göçmenler işledikleri suçlardan dolayı ülkeden sınır dışı ediliyor; ancak bu mahkemenin kararına bağlı olarak hayata geçiriliyor. Bazı durumlarda bu kişiler sınır dışı edilmeyerek para cezasıyla cezalandırılıyor. Ancak tasarıyı öne süren Rus milletvekilleri idari ihraç işleminin zorunlu hale getirilmesini talep ediyorlar. 

Rusya zaten uzun süredir kaçak göçmenleri sınır dışı etmek için geniş çaplı operasyonlar yapıyor. Örneğin, Rusya İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre 2023’de sınır dışı edilen göçmen sayısı 100 bini geçmiş durumda. Daha önceki yıllarda da benzeri uygulamalar yapılarak 2019’de 120 bin, 2020’de 140 bin, 2021’de 160 bin, 2022’de 180 bin göçmen sınır dışı edildi. Rusya’ya göre bu uygulamalar sonucunda göçmenlerin işlediği suç sayısında %30 oranında azalma meydana geldi.

“Adil Rusya-Hakikat İçin” fraksiyon başkanı Sergei Mironov göçmenlerle ilgili değerlendirmelerinde daha ileri giderek sadece göçmenleri değil, aynı zamanda [yasaları ihlal edenlerin] tüm akrabalarının da ihlal nedeniyle sınır dışı edilmesini önerdi. Mironov, “bir kişi suç işlerse tüm aile, tüm klanın (aşiretin) sınır dışı edilmesi gerekir” açıklamasında bulundu. 

Mironov ayrıca Orta Asya ülkeleriyle vize rejimini savunan kanatta da yer alıyor. Hâlihazırda Rusya ile Orta Asya olmak üzere eski Sovyetler Birliği ülkeler arasında vizesiz geçiş söz konusu. Böyle bir önerinin kabul edilmesi durumunda Orta Asya ülkeleriyle ilişkiler kötü etkileneceği gibi, Rusya’da bir siyasi kesimin Orta Asya ülkeleriyle zaten soğuk olan ilişkileri daha da kötü hale gelecektir.

Mironov ayrıca “Rus yasalarını, kültürünü ve dilini bilmeyenlerin ülkede kalışının engellenmesi gerektiğini, daha ziyade nitelikli uzmanları ülkeye çekmeye odaklanılması gerektiğini” de savunuyor. Bu bağlamda Rus siyasetçiler arasında kültürel sorunlar yaşandığını belirterek göçmenlerin Rus toplumuna entegrasyonu sorunu yaşandığını da iddia ediyor. 

Bundan dolayı tartışma ve sorun sadece suç işledikleri iddia edilen yetişkinlerle sınırlı tutulmayarak daha da öteye taşınıyor. Örneğin, Milliyetler İşlerinden Sorumlu Federal Konseyi Başkanı Igor Barinov “Rusya'daki göçmenlerin %43’ünün Rusya yasalarına göre yaşamak istemediklerini,  şeriata göre yaşamaya daha yatkın olduklarını” dile getiriyor.  Barinov, “Yaklaşık aynı sayıda göçmen kendi ülkelerinde kabul edilen kurallara göre yaşadığını ve Rusya'da toplumsal kabul görmüş değerleri göz ardı ettiklerini” vurguluyor. Ona göre “bu düşünceye sahip kişilerin %24'ü Rusya'da şeriat kurallarına göre yaşamak için protestolarda inançlarını savunmaya, % 15'ten fazlası ise yasa dışı siyasi eylemlere katılmaya hazır” durumda. 

Federal Konseyi Anayasal Mevzuat ve Devlet İnşası Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Lyubov Glebova ise yabancıların Rusya'da geçici oturma iznini veya çalışma patentini ancak Rus dili, Rus tarihi ve ülke mevzuatının temelleri hakkında bilgi sahibi olma sınavını geçmeleri halinde alması gerektiğini savunuyor. 

Konuyla ilgili yapılan tartışmalarda, yabancıların Rus okullarında ve belirli sınıflarda eğitim almaları için kota oluşturulması ve Rusçayı iyi konuşamayan çocukların eğitim kurumlarına kabulünün yasaklanması gerektiği öneriliyor. Devlet Başkanlığına bağlı İnsan Hakları Konseyi Başkanı Kirill Kabanov'a göre bu tür çocukların genel sınıfa girmeden önce ek dil eğitiminden geçmesi gerekiyor. Kabanov, ayrıca göçmenlerin oturdukları yerleşim yerlerini de tartışmaya açarak Rusya'nın birçok bölgesinde sözde etnik yerleşim bölgeleri (göçmenlerin ikamet yerleri) oluştuğunu, bunların suç yuvası ve aşırılıkçı duyguların üreme alanı haline gelebileceğini iddia ederek etnik yerleşim bölgelerinin oluşmasına karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Rusya’da göçmenlerin Rusya'dan sınır dışı edilmesi kararı bir takım çelişkili tepkilere neden oldu ve toplumda gerilimin artmasına yol açtı. Bu konudaki görüşler önemli ölçüde bölündü ve iki karşıt bakış açısı ortaya çıkardı.

Göçmenlerin sınır dışı edilmesini destekleyenler, bu kararın Rus vatandaşlarının çıkarlarını korumak için gerekli bir önlem olduğunu söylüyor. Göçmenlerin varlığıyla bağlantılı olarak suçtaki artışa değiniyorlar ve ülkedeki güvenliği artırma ve demografik durumu iyileştirme ihtiyacıyla ilgili konumlarını savunuyorlar. Bu tür görüşlerin genellikle göçmenlerle yaşanan olumsuz deneyimlere veya yabancı korkusuna dayandığı söylenebilir.

Ancak göçmenlerin sınır dışı edilmesine karşı olanlar böyle bir kararın adaletsiz ve ayrımcı olduğuna inanıyor. Göçmenlerin çoğunun çalıştığını ve ülkenin ekonomik yaşamına katıldığını ve sınır dışı edilmelerinin yabancı yatırımlarında azalmaya ve ekonomik durumun kötüleşmesine yol açacağını savunuyorlar. Ayrıca göçmenlerin önemli bir ekonomik katkı sağladığını ve bir kısmının Rusya'da yasal olarak kalma hakkına sahip olduğunu vurguluyorlar.

Bu yıl rublenin değer kaybetmesi sonucunda işçi göçmenlerin Rusya'da çalışmaya devam etme ilgisinin azalmaya başlaması endişeyle karşılanmış görünüyor. Özellikle makine/oto sanayisinde, inşaat ve yol endüstrilerinin yanı sıra konut ve toplumsal hizmetler sektöründe de işgücü kıtlığı yaşandığı belirtiliyor. İnsan Hakları Konseyi'nden Alexander Brod ise, göçmenlerle ilgili Rus toplumunun ve idarecilerin yaşadığı sorunların sebebinin siyasiler olduğunu öne sürüyor. Brod “yasa koyucular eğer acımasızca cezalandırmayı ve ihraç etmeyi teklif ederlerse, işgücü piyasasını ve demografik durumu tehdit eden ayrıntıları ve sorunları hesaba katmadıklarını gösterecek” (...) “nihayetinde göçmenlerin ülkeye adaptasyonu ve entegrasyonu politikasının oluşturulmadığı gerçeğini tüm sorumluluğunu üstlenerek kabul etmek gerek. Uyum merkezlerinin kurulmaması, göçmenler için menşei ülkelerinde hazırlığın yapılmaması, göç politikasının kaotik olması ve dolayısıyla Federal Göç Servisi'nin tasfiyesi büyük olasılıkla yanlış kararların sonucudur” değerlendirmesinde bulundu. 

Rusya’nın karşılaştığı ekonomik zorlukların yanında ayrıca göçmenlerin toplu ikamet ettiği yerlere baskın düzenlenmesi ve seferberlik politikası da “geri göç akışının” oluşmasında belli bir etki yaratmış görünüyor. Rusya’daki göçmenlerin Ukrayna savaşına gönderilmesine dair daha önce de tartışmalar yaşanmıştı. Özbekistan hükümeti, Rusya’da bulunan Özbek vatandaşlarının Ukrayna savaşına katılmalarını anayasa ihlali sayarak bu eylemin cezai müeyyideye tabi tutulacağını açıklamış ve bu tür girişimlerden uzak durulması konusunda uyarıda bulunmuştur. 

Bununla birlikte, Rusya’da ikamet eden Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerin hem Rusya hem de kendi ülkelerinin kimliklerine sahip olmaları iki devletin hukukuna tabi olmalarını gerektiriyor. Bir taraftan diğer ülkeler kendi vatandaşlarının Rusya’nın almış olduğu seferberlik kararına uymamalarını isterken, Rusya bu kişilerin vatandaşlık yükümlülüklerinin yerine getirmesini ve almış olduğu kararlara riayet etmelerini istiyor. Örneğin, bu bağlamda komünist partiden milletvekili Mikhail Matveev Devlet Dumasına, Rus vatandaşlığını alan göçmenlerin askerlikten kaçmaları nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılmalarına ilişkin bir tasarı sunmuş durumda.

Bu bağlamda Rusya iki tür göçmenlerle karşı karşıya: Rusya vatandaşlığını almış göçmenler ve Rusya vatandaşlığını almamış olanlar. Rusya bu iki kategori arasında ciddi bir fark görmüyor ve hukuki olarak Rus vatandaşı olan göçmeleri de diğerleriyle aynı sınıfta değerlendiriyor. 

Bu nedenle Rusya’da ulusal düzeyde meydana gelen herhangi bir ekonomik, siyasi veya toplumsal sorun ilk olarak ülkede bulunan yasa dışı göçmenleri etkiliyor. Bu sorunlar ulusal düzeyde tartışmaya başlandığında, Rusya’da bulunan yabancılara karşı bir tepki beraberinde geliyor. Göçmen sorunu Rusya’da en az 20 yıldan beri devam ediyor ve bu konuda iddialı tartışmalar yaşanıyor; ancak Rusya’nın buna karşı kayda değer bir çözüm ürettiği de söylenemez. Rusya bir taraftan göçmenlere ihtiyaç duyarken diğer taraftan onları öteki olarak görmeye de devam ediyor. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.