×
KÜRESEL
12.07.2025

ANALİZ

Dünya Silahlanırken: Savunma Harcamaları Ulusal Ekonomileri Nasıl Etkileyecek?

Savunma harcamalarındaki artış, kamu maliyesini daraltarak ve ülke içindeki yatırımları kaydırarak küresel ve ulusal ekonomiyi yeniden şekillendirecek. Savunma harcamaları arttığında, sosyal refah harcamaları başta olmak üzere bütçenin diğer kalemleri küçülecek.
ON YILLAR SONRA ilk kez, zengin dünya kitlesel bir yeniden silahlanmaya girişiyor. Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşlar, Tayvan üzerindeki çatışma tehdidi ve Başkan Donald Trump'ın ittifaklara yönelik dürtüsel yaklaşımı, ulusal savunmayı güçlendirmeyi acil bir öncelik haline getirdi. 25 Haziran'da NATO üyeleri GSYİH'nin %3,5’ini doğrudan askeri yatırımlara, %1,5’ini de askeri açıdan ilgili projelere harcama konusunda anlaşmaya vardı. (İspanya üye ülkere yasal bir inisiyatif alanı oluşturulması konusunda ısrarcıydı). Eğer 2035 yılında bu hedefe ulaşırlarsa, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden önce yaptıklarından reel olarak her yıl 800 milyar dolar daha fazla harcama yapmış olacaklar. Bu askeri harcama patlaması, NATO'dan daha geniş bir alana yayılıyor.  Bir tahmine göre, İsrail geçen yıl GSYİH'sinin %8'inden fazlasını savunmaya harcadı. Güvercin Japonya bile savunma için para harcamayı planlıyor.

Savunma harcamasıyla ilgili büyük meblağlar, kamu maliyesini daraltarak ve ülke içindeki yatırımları kaydırarak küresel ve ulusal ekonomiyi yeniden şekillendirecek. Siyasetçiler yeniden silahlanmanın faydalarını seçmenlere pazarlarken, birçok lider askeri harcamaların güvenliğin yanı sıra ekonomik kazanımlar da sağlayacağını iddia edecektir. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, savunmanın "gelecek nesillere güvenli ve iyi ücretli işler" sunacağını vaat ediyor. Avrupa Komisyonu ise savunmanın "tüm ülkeler için faydalar" sağlayacağını öne sürüyor. Siyasi açıdan ne kadar cazip görünse de bu tür argümanlar yanlıştır. Savunma harcamalarını ekonomik vaatler için kullanmak maliyetli bir hata olur.

Büyük savunma bütçelerinin en belirgin ekonomik sonucu, kamu maliyesi üzerindeki yükü artırmak olacak. Ülkelerin borçları zaten yüksek. Ayrıca yaşlanan nüfus ve yüksek faiz oranlarının hükümetler üzerindeki mali baskısı giderek artıyor. Normal koşullarda Amerika hariç, ortalama bir NATO üyesinin yıllık savunma harcamalarını GSYİH'nın %1,5'i oranında artırması gerekecek.

Sonuç olarak, savunma harcamaları arttığında, sosyal harcamalar gibi bütçenin diğer kalemleri küçülecek ve Soğuk Savaş'ın sona ermesinden elde edilen barış getirisi azaltacak. Harcamaları kısmak veya vergileri daha fazla artırmak siyasi olarak imkansız olacak. Bu da birçok hükümetin daha yüksek açıklar vermesi anlamına gelir. Dolayısıyla savunma harcamaları, ülkeleri düşmanlara karşı daha güvenli hale getirirken, faiz oranlarını yükseltme ve kamu maliyesini daha kırılgan hale getirme riski taşıyacak.





Peki, savunma harcamalarının büyüme üzerindeki etkileri ne olacak? Açık finansmanlı harcamalar Keynesyen bir mali teşvik sağlayacaktır, ancak bu teşvikin mütevazı olması muhtemel. Bu mütevazı teşvik, zengin dünyada düşük işsizlik ve süregelen enflasyonun olduğu bir dönemde hoş karşılanmayacaktır. Dahası, savunma harcamaları maliyetlidir ve kimsenin yaşam standartlarını doğrudan iyileştirmez.

Savunma AR-GE çalışmalarının büyüme üzerindeki etkileri ise daha yüksek olabilir. Tarihsel olarak, savunma harcamalarının arttığı dönemlerde, askeri Ar-Ge, askeri tüketimden (maaşlar ve personel) veya yatırımdan (ekipman ve altyapı) daha fazla genişlemiştir. Kamu tarafından finanse edilen inovasyon, genellikle özel sektör inovasyonunu teşvik etme etkisine sahiptir. Yakın tarihli bir tahmine göre, savunma AR-Ge'si bir sektörün katma değerinin %1'ini oluşturduğunda, yıllık verimlilik artışı %8,3 artmaktadır. Bugün kullandığımız interneti ya da nükleer enerjiyi bir düşünün. Her ikisi de askeri araştırmalardan doğan imkanlar.

Silahlara yapılan harcamalar aynı zamanda ekonomideki talebi de değiştirecektir. Bu noktada politikacılar, sanayisizleşmenin etkilerini dengeleyebileceğini umuyorlar, ancak hayal kırıklığına uğramaları muhtemel. Diğer birçok üretim sektörü gibi savunma üretimi de artık oldukça uzmanlaşmış ve otomatikleştirilmiş durumda. Bu da yeniden silahlanmanın yeni teknoloji veya yabancı rekabet nedeniyle kaybedilenden çok daha az istihdam yaratacağı anlamına geliyor. Bir tahmine göre, Avrupa'daki NATO ülkelerinin yüksek savunma harcamaları 500.000 iş yaratabilir. Bu, AB'nin 30 milyon imalat işçisiyle karşılaştırıldığında yetersiz bir rakam.

Modern savaşın doğası, kitlesel iş yaratma olasılığını daha da azaltıyor. Ukrayna, bir ülkenin savaşa hazırlanmak için geniş tabanlı bir sanayi politikasına ihtiyaç duymadığını gösteriyor. Savaş alanında can kayıplarının çoğunun kaynağı olan insansız hava araçlarının üretimi nispeten basit. Yapay zeka, örneğin bu insansız hava araçlarının yönlendirilmesinde ve kullanımında ne kadar önemli hale gelirse, montaj hatlarında o kadar az iş yaratılıyor ve teknoloji şirketlerine o kadar çok rant sağlanıyor.

Yüksek savunma bütçeleri, hükümetlere güvenlik, verimlilik ve eşitlik arasında bir denge kurma zorunluluğu getirecek. Bütçeler büyüdükçe, yerel yetkililer, şirketler ve sendikalar paranın kendilerine akması için can atacaktır. Ancak karamsarlık bir hata olur. Avrupa'nın savunma harcamalarındaki sorunlardan biri, çok fazla ülkenin kendi donanımını üretmek istemesi. Örneğin, AB ülkeleri 12 tür muharebe tankı kullanırken, Amerika yalnızca bir tür tankı üretmektedir. Kopyalama israftır ve orduların birlikte çalışmasını engeller.

Hükümetlerin vatandaşların güvenliğini sağlamaktan daha önemli bir görevi yoktur. Kamu maliyesinin kırılganlığı, hükümetlerin vergi mükelleflerinin parasını mümkün olduğunca verimli harcamaları gerektiği anlamına gelir. Parayı kayırılan yerlere ve kayırılan sektörlere harcamak, yalnızca daha fazla vergi artışına veya sosyal harcamalarda kesintilere yol açar. Yeniden silahlanmanın başarılı olması için, hükümetlerin seçmenlere yönetim olarak güvenlik amaçlı harcama yapmaları gerektiğini dürüstçe savunmaları ve harcama disiplinine sahip olmaları gerekir. Her şeyi tek bir bütçeyle başarmaya çalışırlarsa, hiçbir şeyi doğru yapamazlar. Sonuç işgal olacaksa büyümeyi artırmanın bir anlamı yoktur.


Bu yazı, The Economist’te, 26 Haziran 2025 tarihinde “How the defence bonanza will reshape the global economy” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.