×
ARAP DÜNYASI
1.10.2025

ANALİZ

Trump'ın Gazze Planı Başarılı Olabilir mi?: Beş Büyük Sorun!

ABD Başkanı Trump, Gazze için açıkladığı planın, ateşkes, rehine takası, İsrail’in kademeli çekilmesi ve Gazze’de uluslararası gözetimde yeni bir yönetim kurulması adımlarını içerdiğini duyurdu. Gazze’deki soykırım düşünüldüğünde her umut önemli. Ancak plan büyük sorunlar içeriyor.
ABD BAŞKANI Donald Trump, Gazze için hazırladığı yeni 20 maddelik barış planını “insanlık tarihinin en büyük günlerinden biri”, “ebedi barışa” götürebilecek bir çalışma olarak nitelendirdi. ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Benjamin Netanyahu ile ortak basın toplantısında duyurduğu 20 maddelik plan, abartıları çok seven Trump'ın beklentilerini karşılamaya uygun.

ABD basınında, aşırı iyimser çıkışlarıyla bilinen Trump’ın bu kez çıtayı çok yükseğe koyduğu yorumları yapılıyor. Ancak Gazze’de İsrail’in uyguladığı soykırım ve insani durumun vahameti göz önüne alındığında, her umut dikkate değer.

Trump’ın yeni planı, önceki “Gazze; Ortadoğu’nun Rivierası” hayallerine kıyasla daha gerçekçi bulunuyor. Aşamalı şekilde uygulanması öngörülen plan, Gazze’de kalıcı bir süreç için alan açabilir. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun kamuoyu önünde destek verdiği planın, Trump’ın Arap ve Müslüman liderlerle yaptığı görüşmelerin izlerini taşıdığı belirtiliyor.

Şimdi öne çıkan büyük sorular: Hamas'ın silahlarını bırakmalarını gerektiren bir teklifi kabul edip etmeyeceği, aşırılıkçı Netanyahu yönetiminin gerçekten Gazze’den çekilip çekilmeyeceği, Gazze'nin yeniden inşa kurulunun başkanı olarak Trump'ın dünyanın en sert dönüşümüne gerçekten hazır olup olmadığı ve İsrail soykırımından uzak, bağımsız bir Filistin devletinin kurulup kurulamayacağı.

Barış planlarının kaderi

Ortadoğu’da daha önce ABD, Avrupa ve Arap ülkelerinin girişimleriyle sayısız barış planı masaya konuldu, ancak çoğu hayata geçirilemedi. Trump’ın, “yüzlerce, binlerce yıllık sorunları çözmeye çok yakınız” sözleri bu nedenle ihtiyatla karşılanıyor.

Planın en kritik aşaması, Hamas’ın rehineleri 72 saat içinde serbest bırakması şartı. Bu gerçekleşmezse sürecin baştan çökebileceği ifade ediliyor.

Trump yönetiminin daha önce Ukrayna konusunda da barış iddialarıyla yola çıkıp başarısız olması, Gazze planı için de temkinli yaklaşımlara yol açıyor. Eleştirmenlere göre Beyaz Saray, çatışmaların tarihi ve duygusal boyutlarını sık sık göz ardı ediyor.

Planın içeriği

Planın içeriğinde ana hatlarıyla şu adımlar yer alıyor: Hemen ateşkes ilan edilmesi; Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin tahliyesi; İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi; Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’nin askerden arındırılması; Uluslararası bir yönetim organının gözetiminde geçici hükümet kurulması.

Planın en büyük riski, Hamas’ın rehineleri kısa sürede bırakmayı reddetmesi. Bu durumda Netanyahu’nun “Gazze’de işi bitirmek” için Trump’tan aldığı desteği kendi başına kullanabileceği öne sürülüyor.

Planın uygulanabilirliği ve ne ölçüde başarılı alabileceği konusunda hâlâ cevaplanmamış birçok soru var. Ortadoğu'nun şiddet dolu geçmişi göz önüne alındığında, şu aşamada iyimser olmak imkânsız. Endişelenmek için beş temel neden mevcut.

1. Güven eksikliği

Şu anda iki taraf arasında sıfır güven söz konusu. Planın bazı yönleri o kadar belirsiz ki, her iki tarafın da birbirini “sözünü tutmamakla suçlama” riski büyük.

İki taraf arasındaki son ateşkes, Netanyahu'nun Hamas'ı, bir sonraki aşamaya geçilmeden önce daha fazla rehineyi serbest bırakmadığı gerekçesiyle Gazze’ye saldırması üzerine sadece iki ay sürdü. Dahası Netanyahu, Hamas’la ateşkes görüşmelerinin yapıldığı süreçte, Katar’da Hamas temsilcilerinin bulunduğu bölgeye hava saldırısı düzenledi.

2. Plan asimetrik: Filistinlilerin sesi eksik, İsrail'in bakış açısını yansıtıyor!

Trump’ın planının bir diğer zayıf noktası, doğrudan Filistinlilerin sürece dahil edilmemesi. Plan, Gazze’nin uluslararası bir “Barış Kurulu” tarafından yönetilmesini öngörüyor. Kurulda eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de yer alacağı iddiası, bölgede “yeni sömürgeci” tartışmalarını alevlendirdi

Barghouti, “Zaten İngiliz sömürgesinden kurtulmak için 100 yıldan fazla mücadele ettik, ardından İsrail işgali geldi. Şimdi yeniden mi?” sözleriyle duruma tepki gösterdi.

Anlaşma, Filistinlilerden ziyade İsrail'i kayırıyor. Hamas'tan, elindeki tüm İsrail rehinelerini ve tüm silahlarını aynı anda teslim etmesi ve böylece tamamen savunmasız kalması isteniyor.

Hamas, İsrail'e ve özellikle Netanyahu'ya güvenmiyor. Netanyahu’nun rehinelere zarar verme endişesi olmadan bunu Gazze’ye tekrar saldırmak için bir fırsat olarak kullanabileceğinden endişe duyuyor.

Hamas ya da Filistin tarafı anlaşmanın şartlarını müzakere etmeye davet edilmedi. Şimdi ise bir ültimatom ve dayatmayla karşı karşıya: Şartları kabul et ya da İsrail "Soykırıma devam edecek".

Planın asimetrisi göz önüne alındığında, Hamas, silahlarını bırakan Hamas savaşçılarına af teklif edilmesine rağmen, planı kabul etmenin risklerinin potansiyel faydalarından daha ağır bastığına karar verebilir.

İsrail'den planda bazı tavizler vermesi isteniyor. Peki bunlar ne kadar gerçekçi? Örneğin anlaşma, Filistin Yönetimi'nin (FY) "Gazze'nin kontrolünü güvenli ve etkili bir şekilde geri alabileceği" bir gelecek öngörüyor. Netanyahu daha önce bunu kabul etmeyeceğini söylemişti.

Benzer şekilde, planda belirtildiği gibi "Filistin'in kendi kaderini tayin etmesine ve devletleşmesine giden güvenilir bir yolu" Netanyahu'nun kabul etmesi de oldukça zor olacaktır. Netanyahu, geçmişte bunu kesin bir dille reddetmiş, son olarak da geçen hafta BM Genel Kurulu'nda, boş koltuklara yaptığı konuşmasda bu görüşe şiddetle karşı çıkmıştı.

3. Önemli ayrıntılar eksik!

Planın uygulama stratejisi son derece belirsiz. İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin ardından yerini alacak olan "Uluslararası İstikrar Gücü" hakkında şu aşamada hiçbir şey bilmiyoruz.

Hangi ülkeler katılacak? Bu, ilgili personel için tehlikeli bir görev olacak. Netanyahu daha önce Gazze'de bir Arap gücünün kontrolü ele geçireceğinden bahsetmişti, ancak henüz hiçbir Arap devleti buna yanaşmadı.

Filistin Yönetimi reformlarına ilişkin planda herhangi bir zaman çerçevesi veya bu reformların neleri kapsayacağına ilişkin herhangi bir ayrıntı bulunmuyor.

Muhtemelen, mevcut Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yerine güvenilir bir liderin atanması için yeni seçimlere ihtiyaç duyulacaktır. Ancak bunun nasıl yapılacağı ve Gazze halkının katılıp katılamayacağı henüz bilinmiyor.

Ayrıca, Gazze'nin yeniden inşasını denetleyecek sivil otoritenin detayları da oldukça belirsiz. Tek bildiğimiz, Trump'ın kendisini "Barış Kurulu"nun başkanı olarak atayacağı ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de bir şekilde sürece dahil olacağı.

Bu kurulun etkili olabilmesi için Netanyahu hükümeti ve Hamas'ın mutlak güvenine ihtiyacı var. Orta Doğu'da güven her zaman eksiktir.

4. Batı Şeria'dan bahsedilmiyor

Batı Şeria açıkça bir çatışma noktası. İsrailli işgalci yerleşimciler ile Filistinli sakinler arasında her gün anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşanıyor ve bunların daha da kötüleşmesi muhtemel.

İsrail hükümeti, geçtiğimiz ay Batı Şeria'yı ikiye bölerek gelecekte bitişik bir Filistin devletinin yaşamasını imkânsız hale getirecek tartışmalı bir yeni yerleşim yeri inşa etme planına nihai onayı verdi.

Batı Şeria’nın, İsrail ile Filistin arasındaki her türlü genel çözümün merkezinde yer alması gerekiyor.

5. İsrail'in aşırı sağcı kabinesi barışın önünde bir engel

Bu, anlaşmayı bozan en büyük etken olabilir: Netanyahu kabinesindeki aşırı sağcı üyeler Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir, Hamas'ın tamamen yok edilmesi ve ortadan kaldırılmasından başka hiçbir şeyi kabul etmeyeceklerini söylüyor.

Bu plan kapsamında Hamas silahsızlandırılsa ve siyaset dışına çekilse bile, İsrail’in saldırgan ve işgalci siyaseti devam ettiği sürece, Gazzeliler’in kurtuluş ve bağımsızlık düşüncesi olduğu gibi kalacaktır.

Peki, planın şansı var mı?

Hamas, Trump'ın planını kabul ederse, yakında bu soruların birçoğunun cevabını alabiliriz.

Ancak ABD'nin İsrail'e anlaşmaya sadık kalması için baskıyı sürdürmesi için çok çalışması gerekecek. Filistinli baş arabulucular Katar ve Mısır'ın da Hamas'a baskı yaparak anlaşma koşullarını ihlal etmemesini sağlaması gerekecek.

Netanyahu, Hamas'ın anlaşmaya uymaması durumunda, anlaşmadan çıkmak için yeterli çıkış yolu olacağını varsayıyor. Netanyahu, Mart ayında ateşkesi bozup İsrail'in askeri saldırılarına yeniden başladığında bunu daha önce de yapmıştı.

Netanyahu, geçen hafta kısmen boş olan BM Genel Kurul salonunda yaptığı öfkeli konuşmada, savaşı sona erdirmek için daha önce koyduğu kırmızı çizgilerden hiçbirinden vazgeçmeyi düşünmediğini belirtti. Hatta, Filistin devletini tanıyan devletleri kınadı ve "İsrail, bir terör devletinin boğazımıza kadar sokulmasına izin vermeyecek" dedi.

Bu durumda, ABD lideri Netanyahu'ya baskı yapmasaydı, Netanyahu Trump'ın planını asla kabul etmezdi. Trump aynı zamanda Netanyahu ile yaptığı basın toplantısında, Hamas'ın anlaşmaya uymaması veya anlaşmayı kabul etmemesi durumunda, İsrail'in Hamas'a karşı işi bitirmek için tam desteğine sahip olacağını öne sürdü.

Bu vaat, Netanyahu'nun Smotrich ve Ben-Gvir'i planı desteklemeye ikna edebilmesi için yeterli olabilir. Ama şimdilik.


Bu yazı The Conversation’da 30 Eylül 2025 tarihinde “The 5 big problems with Trump’s Gaza peace plan” başlığıyla; CNN International’da 30 Eylül 2025 tarihinde “Trump must learn from failures in Ukraine if new Middle East plan is to succeed” başlığıyla yayınlanan yazılardan hareketle hazırlanmıştır.