×
ARAP DÜNYASI

ANALİZ

Irak’ta 10 Yıl Sonra Yerel Seçimler

Irak, 18 Aralık 2023 tarihinde gerçekleştirilecek yerel seçimlere hazırlanıyor. Ülkede yerel seçimler, yerel anlaşmazlıklardan ulusal problemlere, etnik-mezhepsel çatışmalardan iç dengelere ve bölgesel güvenliğe kadar birçok alana hitap ediyor.
ORTADOĞU COĞRAFYASI, bölgede meydana gelen tüm gelişmelerin kendinden büyük etkilere sahip olduğu bir alan. İsrail’in Gazze’yi bombalaması, 7 günlük ateşkes süreci gibi gelişmeler bir yanda devam ederken diğer yanda bölge ülkeleri içinde de farklı kritik gelişmeler ve süreçler söz konusu. 

Son dönemde kritik gündemin yaşandığı bölge aktörlerinden biri de Irak. Ülkede gerek 2003 öncesi gerekse 2003 sonrası düzende yerel ve ulusal düzeyde ortaya çıkan birçok mesele, farklı denklemlere etki etti. Şimdi de benzer bir süreç söz konusu. Irak, 18 Aralık 2023 tarihinde gerçekleştirilecek olan yerel yönetim (il meclisleri) seçimlerine hazırlanıyor. Ülkede yerel seçimler, yerel anlaşmazlıklardan ulusal problemlere, etnik-mezhepsel çatışmalardan bölgesel güvenliğe kadar birçok alana hitap ediyor. Bu nedenle yaklaşık iki hafta kalan Irak yerel seçimleri, ülke siyaseti açısından, iç dengeler, güvenlik ve var olma mücadelesi gibi çok sayıda parametre içeriyor. 

Peki neden?

İlk olarak, bu seçimler, Irak’ta 10 yıl aradan sonra bir ilk olacak. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) işgalinin ardından kurulan yeni düzende, ilk yerel seçimler 2005 yılında yapılmıştı. Daha sonra 2009 ve 2013 yıllarında gerçekleştirildi. 2014 yılında IŞİD terör örgütünün ortaya çıkışı ve yarattığı etki, sonrasında ise 2019 yılında başlayan Ekim protestoları hasebiyle seçim yapılmadı. Ekim protestoları sonrasında da siyasi anlaşma kapsamında il meclisleri kaldırılmıştı. Dolayısıyla 10 yıl sonra gerçekleştirilecek bu seçimler, yeni dengeler ve yeni kırılmalar anlamına geliyor.

İkinci önemli nokta; yerel seçimlerin sunduğu imkanlar. Seçilen il meclisleri, vali ve valiliğin idari görevlilerinin seçilmesinden sorumlu oluyor. Aynı zamanda gelecek dönemdeki parlamento seçimlerinde yarışacak siyasi aktörler ve onların birbirleriyle etkileşimi noktasında da yerel seçimlerin belirleyici rol oynayacağı ifade edilebilir. 2005 Irak Anayasası’yla oluşturulan yerel konseyler, eğitim, sağlık ve ulaştırma gibi çeşitli sektörlere yönelik bütçelerin belirlenmesi imkanına sahip oluyor.  Bu da etnik-mezhepsel çeşitliliğin, aşiretçilik ve aile bağlarının öneminin oldukça yüksek olduğu bir ülke olan Irak’ta ciddi bir güç demek. Dolayısıyla ülkede genel seçimler kadar önemli ve stratejik bir yerel seçim sürecinin yaşanacağı söylenebilir.

Üçüncü olarak seçim sistemi ve yöntem konusundan bahsedilebilir. Yeni sistem eyaleti tek bir seçim bölgesine bölen nispi temsile dayanıyor.  Bu durum da ülkede halkın iradesini tam anlamıyla yansıtan bir sonuçtan ziyade belirli grupların lehine işleyen bir yapı ortaya çıkarıyor. Mart ayında bu sisteme tekrar dönülmesinin seçmeni de oy kullanma konusunda heyecanlandırmayacağı ve büyük partilerin lehine bir durum ortaya çıkaracağı söylenebilir.

Hangi gruplar yer alacak? 

Seçimlerde yaklaşık 6.000 adayla 70 siyasi parti ve ittifakın yer alması bekleniyor.  Irak siyasetinin ülkenin temel grupları olan Şii, Sünni, Kürt ve Türkmen kesimleri ciddi hazırlıklar içerisinde. Birbirleriyle rekabet halinde olan bu gruplar, bir yandan da kendi aralarında bir yarış sürdürüyor. Öne çıkan Sünni gruplara bakmak gerekirse; Meclis Başkanı Muhammed el Halbusi başkanlığındaki İlerleme İttifakı ve Hamis Hançer liderliğindeki Egemenlik İttifakı seçimlerde ittifak kurmayı tercih etmedi.  

Öte yandan Kürt partiler kanadında da tek bir çatı altında toplanmanın zor olduğu görülüyordu. Nitekim sonuçta ortak bir koalisyon etrafında birleşemediler. KYB tek başına katılma ve Kürt Değişim Hareketi ise seçime katılmama kararı alırken KDP ve Kürdistan İslami Hareketi arasında bir ittifak kuruldu.

Türkmenler ise seçime Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Listesi olarak tek çatı altında katılıyor.

Şii gruplara gelince; burada işler biraz daha karışık. Eski Başbakan Nuri El Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti Koalisyonu, seçimlere siyasi ittifaklardan uzak, ittifak ve koalisyonlardan ayrı olarak tek listeyle girmeyi planlıyor. Maliki, Başbakan Şii Sudani liderliğindeki Fırat Hareketi’ne katılmayı reddetti.  

Eski Başbakan Haydar El-Abadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu da tek listeyle katılacak. Bu durumun diğer partiler açısından da geçerli olduğu görülüyor. Tek bir ittifak çatısı altında toplanmaktan ziyade her biri ayrı ayrı seçim yarışında yer almayı seçti. 

Mukteda el-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi’nin nasıl bir yol izleyeceği ise merak konusuydu. Seçimlere katılacak koalisyon ve partiler için belirlenen kayıt süresinin sona ermesinin ardından Sadr hareketinin herhangi bir liste sunma yoluna gitmeyeceği de netleşti. İyad Allavi liderliğindeki Ulusal Koalisyon ve Vatan Partisi de aynı yolu seçti. Sivil Değerler İttifakı ise 400 adayla seçimlerde yer alacak. Koalisyona bağlı partiler arasında Sosyal Demokrat Akım, Ulusal Aydınlanma Partisi, Ulusal Sivil Hareket, Demokratik Akım gibi oluşumlar bulunuyor.  

Muhammed Şii el-Sudani hükümetini oluşturan Koordinasyon Çerçevesi arasında açığa çıkmaya başlayan çatışma da seçimlere giden son viraj alınırken oldukça mühim. Seçimlerde, Hukuk Devleti Koalisyonu, Hadi el-Amiri liderliğindeki Nebni İttifakı ve Kays Hazali liderliğindeki Ulusal Elit İttifakı’nın yanı sıra diğer bireysel listeler de ortaya çıktı. Koordinasyon Çerçevesi’nin anlaşmazlık ve zorluklara rağmen başarı elde etmesi beklense de önemli rakipleri olacak.

Sadr’ın Boykot Çağrısı ve Halkın Katılımı 

Sadr Hareketi’nin eksikliğinin oluşturacağı yeni dengeler de seçimler ve sonrası açısından önem taşıyor. Sadr hareketinin seçime katılmama kararı Koordinasyon Çerçevesi’ndeki kilit güçleri il meclisleri konusunda daha rekabetçi hale getirdi. Daha önce Sadr’ın kontrolünde olan bölgelerde etkinlik sağlamak ve nüfuz alanlarını genişletmek isteyen güçler (Sadr’ın muhalifleri)  için il meclisleri artık daha önemli bir konumda.

Şii lider Sadr, 13 Kasım 2023 tarihinde yerel seçimleri boykot etme çağrısında bulundu. Seçimleri önemli kılan hususlardan biri de Sadr’ın bu hamlesi oldu. Zira hem yarışan aktörler hem seçmenlerin katılımı hem de Irak siyasi tarihi açısından oldukça ehemmiyet arz ediyor. ABD işgali sonrası yeniden yapılanma kapsamında 2005 yılında gerçekleştirilen ilk seçimler de Sünniler tarafından boykot edilmişti. Sünnilerin siyasi sistemde geri planda kaldığı sürecin başlamasında bu boykot kararının da etkisi olmuştu. Ancak Sadr grubu Irak’ta oldukça etkin ve güçlü. Yani bu boykot kararı siyasetin dışında kalmalarından ziyade denge değiştirici bir etki oluşturabilir. Bu anlamda Sadr liderliğindeki boykotun seçimler ve seçmenler üzerinde önemli bir etki oluşturacağı açık. Dolayısıyla bu adımın halkın seçimlere olan ilgisi üzerinde yansımaları görülebilir.

Seçimde yarışacak aktörlerin yanı sıra halkın ne düzeyde katılım göstereceği de önemli bir boyut. Geçmiş yıllardaki seçimlere bakıldığında ve Ekim 2019 protestoları göz önünde bulundurulduğunda Irak halkının demokrasi, adil seçim ve eşit temsil gibi hususlar noktasında yönetime pek de güven duymadığı anlaşılıyor. Koordinasyon Çerçevesi değişim ve yolsuzlukla mücadele sloganlarını öne çıkarıyor,  ancak bu sloganları reddeden bir halk hoşnutsuzluğu mevcut. Halkta oluşan güven kaybı, seçim vaatlerine yönelik reaksiyonlarını ve bunlara ne derece inanacaklarını da etkileyebilir. 

Öte yandan Seçim Komisyonu Seçim İdaresi Başkanı Abbas El-Fetlevi’nin "seçmen kütüklerinin güncellenmesi talebinin benzeri görülmemiş boyutta olduğunu ve 2003’ten bu yana önceki seçimlerde böylesi bir güncelleme işlemlerine tanık olunmadığını”  belirtmesi seçimlere ilginin yüksek olacağına dair bir beklentinin de söz konusu olduğunu gösteriyor.
 
Kerkük: Türkmenler Kimi Seçecek?

Son olarak bu seçimleri kritik kılan bir nokta da Kerkük. Kerkük adeta Irak’ın bir özeti gibi. Hangi açıdan Irak’ın özeti derseniz; ilk olarak etnik-mezhepsel çeşitlilik açısından. Irak toplumunu oluşturan tüm unsurların varlık gösterdiği bir bölge Kerkük. İkinci olarak çatışma ve anlaşmazlık konusu olması açısından Irak’ın sahip olduğu çatışma dinamiği rutininin bir benzerine sahip. Bu da Kerkük’ün, Arap, Kürt ya da Türkmen kesimlerin öne çıkma ve etkin olma mücadelesinin yüksek olduğu bir yer olmasına yol açıyor. Bir başka nokta ise güvenlik. Kerkük yalnızca ülkedeki farklı unsurların değil radikal grupların da nazar-ı dikkatini çekmekte. Bu noktada IŞİD’in geçmişte yol açtığı yıkımı ve Kerkük’teki etkilerini de hatırlayalım. Örgüt merkezi noktalara kadar ilerleyebilmişti. Dolayısıyla bölge, siyasi mücadelenin yanı sıra güvenlik açısından da oldukça önemli bir alan.

Bununla birlikte Kerkük’te Eylül ayında yaşanan son gelişmeler de seçim süreci kapsamında ele alınabilir. Bağdat’ın Kerkük’teki Ortak Operasyonlar Komutanlığı Binası’nı KDP’ye teslim etme kararı bölgede karışıklık yaşanmasına neden olmuştu. Arap ve Türkmenlerin bir kısmı protesto gösterilerinde bulunmuş, 2 Eylül 2023 tarihinde başlayan karışıklıklarla birlikte Kerkük-Erbil karayolunun araç geçişlerine kapatılması da gerilimi tırmandırmıştı. Bu durum KDP’nin, yerel seçimlerden önce Kerkük’te yeniden etkin olmak istediğini ortaya koymaktaydı. Dolayısıyla yaşananları seçimlerden bağımsız düşünmemek gerekir. 

Seçime tek listeyle katılacak olan Türkmenlerin konumu da oldukça kritik bir etkiye sahip. KDP, Kerkük’ü işgal altında bir şehir olarak görüyor. Bu nedenle de KDP çevrelerinde Kerkük valiliğinin Kürtlerin hakkı olduğu düşüncesi hakim. Ancak KDP ve KYB arasındaki anlaşmazlıklar seçimlere de yansıdı. İki grup, seçime ayrı listelerden girecek. Bu da Kürtler adına daha güçsüz bir senaryo oluşabilir demek. Öte yandan Sünni Araplar da kontrolü elde tutmak istiyor. Bilhassa IŞİD sonrası süreçte merkezi hükümetin ve Arap etkinliğinin biraz daha arttığı görülüyor. Bununla birlikte taraflardan hangisinin daha etkin olacağı konusunda belirleyici unsurun ise Türkmenler olduğu söylenebilir. Türkmenler Araplara daha yakın konumda; ancak Araplar, Türkmenlere Kerkük valiliğini vermeyebilirler. Bununla birlikte Kürtler ayrılıkçı yapıda olmalarına ve Iraklılık düşüncesinin bulunmamasına rağmen Türkmenlerle ittifak halinde daha tavizkar olabilirler. Bu da Türkmenlerin kuracağı ittifaklarda hangi kesime daha yakın olacağı sorusunun Kerkük dengeleri açısından oldukça belirleyici olacağını gösteriyor. 

Seçimlerde hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamadığı bir senaryoda Kürt-Türkmen ilişkilerinin stratejik ehemmiyet taşıyacağı söylenebilir. Son zamanlarda taraflar arasında yapılan görüşmeler ve bağlantılar da KDP ile Türkmenler arasındaki diyaloğun geliştiğini gösteriyor.  Ancak Kürt-Türkmen ilişkilerinde temel belirleyici dinamik olarak Kerkük’ün rolü de hesaba katılmalı. Zira Kerkük meselesi taraflar arasındaki temel gerginlik konusu. Yine de çeşitli dengeler ve stratejiler doğrultusunda adım atacak olan partilerin nasıl bir ittifak tercih edeceği meselesi mühim bir ayrıntı.

Netice itibarıyla uzun yıllar sonra yapılacak Irak yerel yönetim seçimleri; Kerkük, Sadr’ın boykotu, kurulacak ittifaklar ve halkın katılımı gibi faktörlerle şekillenecek. Yeni siyasi dengeler yeni süreçler anlamına da geliyor. Her seçimin hazırlık, uygulama ve seçim sonrası şeklindeki periyodları Irak’ta uzun tartışmaları ve bazen çıkmazları beraberinde getiriyor. Bu minvalde yerel seçimler, bahsi geçen faktörler kapsamında ve ötesinde etkiler doğurabilecek kapasiteye sahip. Irak’ı kritik ve zor bir süreç bekliyor.

ŞEYMA KIZILAY

2016 yılında Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2019 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “Uluslararası İlişkilerde Ulus İnşası Bağlamında Irak Örneği” başlıklı teziyle aldı. Doktora eğitimine Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda devam eden Kızılay, tez aşamasındadır. Çeşitli akademik çalışmaları bulunan Kızılay, farklı platformlarda çok sayıda analiz de kaleme almıştır. İngilizce ve orta düzeyde Arapça bilen Kızılay Ortadoğu çalışmalarına yoğunlaşmakla birlikte başlıca çalışma alanları arasında Afganistan, Pakistan, ontolojik güvenlik ve terörizm/güvenlik bulunmaktadır.